YAĞMA KONUSU TAPUNUN İPTALİNDE BİR YILLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRENİN BAŞLANGICI

YAĞMA KONUSU TAPUNUN İPTALİNDE BİR YILLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRENİN BAŞLANGICI

TC

YARGITAY

1. Hukuk Dairesi         

2018/1002 E.   

2020/3284 K.

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, korkutma (ikrah - tehdit) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı, davalıların, kardeşinin kendilerine borcu olduğunu söyleyerek, borcun ödenmemesi halinde kendisine ve ailesine zarar verecekleri yönünde tehdit etiklerini, tehdite hukuki görünüm kazandırmak amacıyla davalılar ile aralarında 15.01.2005 tarihinde protokol imzaladıklarını, protokol gereğince adına kayıtlı ... ada... parseldeki taşınmazını 01.07.2005 tarihinde davalı ...'a, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kendisine verilen ... parsel sayılı taşınmazdaki 11 ve 12 nolu bağımsız bölümlerini de 12.09.2005 tarihinde davalı ...'e temlik ettiğini, İkram'ın kendisinden temlik aldığı taşınmazı 16.08.2005 tarihinde diğer davalı ...'e devrettiğini, ... 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/168 Esas, 2010/40 Karar sayılı 20.01.2010 tarihli ilamıyla davalı ... ile diğer davalı ...'ın kardeşi nin de bulunduğu kişiler hakkında yağma ve diğer suç teşkil eden örgüt faaliyetleri kapsamındaki eylemlerinden dolayı mahkumiyet kararı verilerek, kararın Yargıtayca onanarak 03.02.2012 tarihinde kesinleştiğini, ceza mahkemesinde sanıkların bazılarının tutuksuz yargılanması, bazılarının ise kovuşturma sürecinde tahliye olması nedeniyle haklarında şikayetçi olamaması nedeniyle davada katılan sıfatını kazanamadığından çekişme konusu taşınmazların geçici olarak müsaderesine karar verildiğini, korkutmanın varlığının ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğunu, mahkumiyet kararının kesinleşmesinin verdiği güvenle eldeki davayı ikame edebildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
    Davalı ..., hak düşürücü süre itirazında bulunmuş, 11 ve 12 nolu bağımsız bölümleri dava dışı 3. kişiden satın aldığını, davacı ile ilgisinin bulunmadığını, iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., savunma getirmemiştir.
    Mahkemece, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacının ... ada... parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümü (dubleks villa niteliğinde) 01.07.2005 tarihinde davalı ...'a; İkram'ın da 16.08.2005 tarihinde diğer davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiği, ... parsel sayılı taşınmazdaki 11 ve 12 nolu bağımsız bölümlerin (her ikisi de çatı aralıklı mesken niteliğinde) dava dışı ... adına kayıtlı iken 12.09.2005 tarihinde birbirini takip eden yevmiyelerle davalı ...'e satış suretiyle devredildiği, ... 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/168 Esas, 2010/40 Karar sayılı dava dosyasında, davacının adının mağdur sıfatıyla geçtiği, davalı ... ile diğer davalı ...'ın dava dışı kardeşi ... ve dava dışı kişilerin "haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla suç örgütü kurup yönetmek, örgüte üye olmak, örgüte yardım etmek" suçlarından sanık sıfatıyla yargılandıkları, sanıkların gözaltına alınıp tutuklanmalarından bir süre sonra serbest bırakıldıkları, yapılan yargılama neticesinde 20.01.2010 tarihinde aralarında Bahattin ve Kerem'in de bulunduğu sanıkların mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın derecattan geçerek 03.02.2012 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 30.11.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun(TBK) 37. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun(BK) 29.) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nin 38. (BK'nin 30.) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız(hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir(TBK'nin 39. md). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası(tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
    Somut olayda; dosya kapsamı ile korkutmanın, davalının sanık olarak yargılandığı ceza davasının niteliğine göre mahkumiyet kararlarının kesinleşmesi sonucu ortadan kalktığı, böylelikle eldeki davanın 6098 sayılı TBK’nin 39. maddesi uyarınca bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmakla işin esasının incelenmesi, ceza dosyasının getirtilerek değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.