MÜVEKKİL İLE AVUKAT ARASINDAKİ VEKALET İLİŞKİSİNE DAYANAK TEMEL İLİŞKİ; YÜKLENİCİDEN KONUT ALIMINDAN KAYNAKLI OLDUĞUNDAN TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDAKİ KANUN KAPSAMINDA DAVAYA BAKMAKLA GÖREVLİ MAHKEME TÜKETİCİ MAHKEMESİDİR
T.C.
KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
2023/1938 E.
2023/1631 K.
28.12.2023 T.
VEKİLİN ÜZERİNE DÜŞEN ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE GETİRMEMESİ NEDENİYLE MUNZAM ZARARIN TAHSİLİ İSTEMİ
GÖREVLE İLGİLİ DÜZENLEMELER KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN OLDUĞUNDAN TARAFLAR İLERİ SÜRMESE DAHİ YARGILAMANIN HER AŞAMASINDA RESEN GÖZETİLMESİ GEREKMESİ
VEKALET İLİŞKİSİNE DAYANAK TEMEL İLİŞKİ YÜKLENİCİDEN KONUT ALIMINDAN KAYNAKLI OLDUĞUNDAN TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDAKİ KANUN KAPSAMINDA DAVAYA BAKMAKLA GÖREVLİ MAHKEMENİN TÜKETİCİ MAHKEMESİ OLMASI
DAVAYA BAKMAKLA GÖREVLİ MAHKEME TÜKETİCİ MAHKEMELERİ OLDUĞUNDAN DAVANIN GÖREVE İLİŞKİN DAVA ŞARTI NOKSANLIĞINDAN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKMESİ
ÖZETİ: Dava, vekilin üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle munzam zarar, talep ise ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekil olunan ile avukat olan davalılar arasındaki vekalet ilişkisine dayanak temel ilişki; yükleniciden konut alımından kaynaklı olduğuna göre, taraflar arasındaki vekalet ilişkisinde davalıların murisinin Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununda tanımı yapılan tüketici vasfında olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmakla görevli mahkemede Tüketici Mahkemesidir. Bu itibarla; taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununu kapsamında kaldığına göre davaya bakmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleri olduğundan Hukuk Muhakemesi Kanunu uyarınca davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından reddine karar verilmesi gerekmektedir.
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen ara kararına yönelik davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2006 yılında taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile B… B… A.Ş.den 110.000,00 TL karşılığında taşınmaz aldığını, yüklenici firmanın iflas etmesi üzerine yüksek yargının belediyeyi sorumlu tuttuğunu, akabinde müvekkilinin müevaffa Av. G... T... ve ortağı Av. C… Ç…'a vekalet verip 10.000,00 TL ödeme yaptığını akabinde davalı tarafından Konya Arabuluculuk bürosu nezdinde 2020/24939 nolu dosya 17/12/2020 tarihinde açılmış ve 18/01/2021 tarihinde anlaşamama ile son bulduğunu, mevzuat gereği anlaşamama akabinde hemen dava açılması gerekirken müvekkilinin ödeme yaptığı halde davalar açılmadığını, davalıların üzerilerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin zarar uğradığını ileri sürerek şimdilik 100,00 TL munzam zararın davalılardan tahsiline ve davalıların malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesinin 29/08/2023 tarihli ara kararında; "...Somut olayda davacı tarafından alacak istemli açtığı işbu dava sonrası davalının mal kaçırmaya yönelik girişimlerde bulunabileceği ve alacağının teminat altına alınması yönünden ihtiyati tedbir talep ettiği görülmektedir.
Davacının amacı para alacağını güvence altına almaktır. İhtiyati hacizin amacı sadece teminattır. Bu nedenle bir para alacağının korunması için ihtiyati tedbir yoluna değil, ihtiyati haciz yoluna başvurulabileceği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı avukatlar yönünden tedbir kararı verilmemesi nedeniyle hem müvekkili hem de davalılar yönünden başkaca yargılamaya sebebiyet vereceğini, davalı-müteveffa avukat yönünden ise 1 yıl geçmeden mirasçıların miras paylarına doğması muhtemel borcundan sebep tedbir koyulmasının gerekeceğini, yargılama sonunda ortaya çıkacak munzam zararlar da dikkate alındığında müvekkili yönünden telafisi mümkün olmayan hasarlar doğacağını belirterek davalıların malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda:
Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar re'sen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, vekilin üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle munzam zarar, talep ise ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k maddesinde, Tüketici "Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi" olarak, 3/1-ı bendinde ise Tüketici işlemi "Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem" olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu ve 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
6098 Sayılı TBK'ya göre daha özel bir Kanun konumunda olan Avukatlık Kanunu'nda, kamu hizmeti gören avukatların hak ve sorumluluklarına ve avukatlık sözleşmelerinin hüküm ve sonuçlarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Ancak, bu yöndeki bir belirleme, özel hukuk hükümlerine göre avukat – müvekkil arasında yapılan sözleşmelerin, TBK 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmelerinden ayrı bir sözleşme türü olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Yürürlükteki 6502 sayılı TKHK'da Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden ... gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, ... vekâlet, ... her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ... ifade eder." şeklinde tanımlandığına göre, artık Kanunun bu tanımından hareketle, avukat-müvekkil arasındaki vekalet sözleşmesinden kaynaklı ilişkinin niteliğinin buna göre belirlenmesi gerekeceği açıktır.
Hal böyle olunca, vekil - müvekkil arasında vekalete dayalı sözleşmesel bir ilişki kurulduğu gözetilerek, sözleşmesel ilişkinin temelindeki işlemin, tüketici işlemi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre mahkemelerin görevli olup olmadıklarının belirlenmesi gerekeceği tartışmasızdır (Uyuşmazlıkların Giderilmesine ilişkin Yargıtay 13.H.D. 2018/3546 E. 2018/7886 K. 12/07/2018 T. İlamı)
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekil olunan ile avukat olan davalılar arasındaki vekalet ilişkisine dayanak temel ilişki; yükleniciden konut alımından kaynaklı olduğuna göre, taraflar arasındaki vekalet ilişkisinde davalıların murisinin 6502 sayılı yasada tanımı yapılan tüketici vasfında olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmakla görevli mahkemede Tüketici Mahkemesidir.
Bu itibarla; taraflar arasındaki uyuşmazlık 6502 sayılı TKHK kapsamında kaldığına göre davaya bakmakla görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleri olduğundan, İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı HMK'nın 114/1-c ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan sebeplerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esasa ilişkin istinaf itirazları incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi ara kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dava şartı noksanlığından karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2023/661 Esas sayılı dosyasından ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen 29/08/2023 tarihli ara kararın KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Davacı tarafça yatan 269,85 TL istinaf karar harcının talep halinde İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
İsinaf karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/12/2023