TEHDİT VE ŞANTAJ SUÇU - MAHKUMİYETE YETER KESİN VE YETERLİ DELİL - UZLAŞMA

TEHDİT VE ŞANTAJ SUÇU - MAHKUMİYETE YETER KESİN VE YETERLİ DELİL - UZLAŞMA

T.C.
YARGITAY
6. CEZA DAİRESİ
2023/16077 E.
2023/12126 K.
6.7.2023 T.

TEHDİT VE ŞANTAJ SUÇU ( Sanığın Katılan ile Arasındaki Alacak Verecek İlişkisi Nedeniyle Borcunu Ödememesi Halinde Hukuk Yollarını Kullanarak Borcu Ödememesinin Hesabını Soracağı Şeklindeki Söylemi Söylendiği Bağlam İçinde Değerlendirildiğinde Anayasal Şikayet Hakkı Kapsamında Kaldığı - Şantaj Suçunun Unsurlarının Oluşmadığı Gözetilmeden Yerinde Görülmeyen Gerekçeyle Mahkumiyet Kararı Verilmesinin Hatalı Olduğu )

MAHKUMİYETE YETER KESİN VE YETERLİ DELİL ( Sanığın Şantaj Edildiği İddiasını Duyan Tek Kişinin Tanık Olduğu/Sanık ile Katılan Arasında Katılanın Hukuk Bürosu Tarafından Açılan İcra Takibi ve Haczi Nedeniyle Anlaşmazlık Bulunduğu Tanık Katılan ile Aynı Hukuk Bürosunda Çalıştığından Tarafsızlığında Şüphe Bulunduğu - Tanığın İfadesinin Tek Başına Hükme Esas Alınamayacağı/Masumiyet Karinesi ve Şüpheden Sanık Yararlanır İlkeleri Uyarınca Sanığın Savunmasının Aksine Mahkûmiyeti İçin Her Türlü Şüpheden Uzak Kesin ve Yeterli Delil Bulunmadığı Halde Mahkûmiyetine Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

UZLAŞMA ( Sanığın Eyleminin 5237 Sayılı Kanun'un Md. 150/1'deki Hukuki İlişkiden Kaynaklanan Alacağını Tahsil Amacıyla Uzlaşmaya Tabi Olan 5237 Sayılı Kanun'un 106/1-1. Cümlesindeki Suçu Oluşturduğu Gözetilmeden Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

5237/m.106,107,150

ÖZET : Dava, tehdit ve şantaj suçuna ilişkindir.

Sanığın, katılan ile arasındaki alacak verecek ilişkisi nedeniyle, borcunu ödememesi halinde hukuk yollarını kullanarak borcu ödememesinin hesabını soracağı şeklindeki söylendiği bağlam içinde değerlendirildiğinde; ifadesinin Anayasal şikayet hakkı kapsamında kalması karşısında, şantaj suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,

Şantaj suçunun unsurlarının bulunduğu kabul edilse dahi, sanığın katılanı gıyabında şantaj edildiğinin iddiasını duyan tek kişinin tanık olduğu, katılan ve tanığın ifadeleri her ne kadar birbiriyle uyumlu olsa da, sanık ile katılan arasında katılanın hukuk bürosu tarafından açılan icra takibi ve haczi nedeniyle aralarında anlaşmazlık bulunduğu, tanığın, katılan ile aynı hukuk bürosunda çalışması nedeniyle tarafsızlığında şüphe bulunduğundan tanığın ifadesinin tek başına hükme esas alınamayacağı anlaşılmakla masumiyet karinesi ve şüpheden sanık yararlanır ilkeleri uyarınca sanığın savunmasının aksine atılı suçtan mahkûmiyeti için her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı halde beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,

Sanığın eyleminin, 5237 Sayılı Kanun'un 150. maddesinin birinci fıkrasındaki, hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağını tahsil amacıyla uzlaşmaya tabi olan 5237 Sayılı Kanun'un 106/1-1. cümlesindeki suçu oluşturdu gözetilmeden karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

DAVA : İlk Derece Mahkemesince şantaj suçundan verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298. maddesinin birinci fıkrası, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'na 7249 Sayılı Kanun ile eklenen 59. maddesinin son fıkrasına eklenen, "Avukatların, avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları hakkında 04.12.2004 tarihli ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286. maddesinin ikinci fıkrası uygulanmaz" şeklindeki düzenleme gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

KARAR : I. HUKUKİ SÜREÇ

A. ... (Anadolu) Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/27350 esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında silahla tehdit suçundan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 53. maddesi uyarınca kamu davası açılmıştır.

B. ... 53. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 16.09.2020 tarihli ve 2020/609 Esas, 2020/615 Karar sayılı kararıyla; sanık hakkında tehdit suçundan 5271 Sayılı Kanun'un 223. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

C. ... 53. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 11.05.2022 tarihli ve 2021/39 Esas, 2022/741 Karar sayılı kararıyla; sanık hakkında şantaj suçundan 5237 Sayılı Kanun'un 107. maddesinin birinci fıkrası, 62. maddesi, 51. maddesinin birinci fıkrası, 52. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezasının ertelenmesine ve 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

D. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin 29.11.2022 Tarihli ve 2022/2621 Esas, 2022/3053 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılan vekili ve sanık müdafinin istinaf başvurusunun 5271 Sayılı Kanun'un 280 ici maddesinin birinci fıkrasının (a) fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

A. Sanık Müdafi Temyiz Sebepleri

1. Sanık hakkında şantaj suçun unsurlarının oluşmadığına,

2. 5237 Sayılı Kanun'un 44. maddesi nedeniyle aralarında bağlantı bulunan ... 38. Ağır Ceza Mahkemesi ile birleştirilerek hüküm kurulması gerektiğine,

3. Tarafsız olmadığı belli olan katılanın ortağı olan, fetö üyeliğinden kesinleşmiş kararı bulunan tanık ...'ın beyanları esas alınarak başka hiç bir somut delil bulunmadığı halde mahkûmiyet hükmü kurulduğuna,

4. Eksik inceleme ile sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulduğuna,

5. Masumiyet karinesi ve şüpheden sanık yararlanır ilkeleri gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine,

B. Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri

1. Üst sınırdan hüküm kurulması gerektiğine,

2. Takdiri indirim sebepleri bulunmadığı halde uygulandığına,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. İlk Derece Mahkemesi'nin Kabulü

1. Sanığın katılan ile ortak arkadaşı olan tanık ile buluştuğu ve tanığa FETÖ soruşturmasında alınan katılanın isminin de geçtiği bir ifade tutanağını göstererek katılanın icradan tahsil edilen parayı getirmemesi halinde bunun hesabını ödeyeceğinden, ayrıca bu hususu bir başsavcı vekili ile de konuştuğundan bahisle şantajda bulunduğunun kabul edildiği görülmüştür.

2. Katılanın aşamalarda alınan beyanlarının birbiri ile tutarlı olduğu görülmüştür.

3. Katılan ile aynı hukuk bürosunda ortak çalışan tanık ...'ın benzer beyanlarda bulunduğu görülmüştür.

4. Sanığın aşamalarda olayın gelişimi ile uyumlu ve tutarlı beyanlarda bulunduğu anlaşılmıştır.

5. Sanık avukata karşı başlatılan icra takibinde sanığın borçlu asil olduğu ve isnat olunan eylemin avukatlık görevinden kaynaklanmadığı, aynı gerekçe ile soruşturma izni istenen Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün genel hükümlerin uygulanmasının uygun olduğu görüşünü içeren 26.03.2020 tarihli cevabı dava dosyasında bulunmaktadır.

B. Bölge Adliye Mahkemesi'nin Kabulü

İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE

1. Sanık avukata karşı başlatılan icra takibinde sanığın borçlu asil olduğu ve isnat olunan eylemin avukatlık görevinden kaynaklanmadığı gerekçesi ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün genel hükümlerin uygulanmasının uygun olduğu belirtilmişse de sanık, katılan ve tanık beyanlarından aradaki ilişkinin vekalet alacağına ilişkin olduğu anlaşılmakla isnat olunan eylemin avukatlık görevinden kaynaklandığı ancak ceza yargılamasında safhadan dönülmezlik ilkesi dikkate alındığında, sanık hakkında tekrar soruşturma izni alınmasına gerek görülmeyerek dosya esastan incelenmiştir.

2. Sanığın, katılan ile arasındaki alacak verecek ilişkisi nedeniyle, borcunu ödememesi halinde hukuk yollarını kullanarak borcu ödememesinin hesabını soracağı şeklindeki söylendiği bağlam içinde değerlendirildiğinde; ifadesinin Anayasal şikayet hakkı kapsamında kalması karşısında, şantaj suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,

3. Şantaj suçunun unsurlarının bulunduğu kabul edilse dahi, sanığın katılanı gıyabında şantaj edildiğinin iddiasını duyan tek kişinin tanık M.Y.B. olduğu, katılan ve tanık M.Y.B.'nin ifadeleri her ne kadar birbiriyle uyumlu olsa da, sanık ile katılan arasında katılanın hukuk bürosu tarafından açılan icra takibi ve haczi nedeniyle aralarında anlaşmazlık bulunduğu, tanığın, katılan ile aynı hukuk bürosunda çalışması nedeniyle tarafsızlığında şüphe bulunduğundan tanığın ifadesinin tek başına hükme esas alınamayacağı anlaşılmakla masumiyet karinesi ve şüpheden sanık yararlanır ilkeleri uyarınca sanığın savunmasının aksine atılı suçtan mahkûmiyeti için her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı halde beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,

Kabule göre de;

4. Sanığın eyleminin, 5237 Sayılı Kanun'un 150. maddesinin birinci fıkrasındaki, hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağını tahsil amacıyla uzlaşmaya tabi olan 5237 Sayılı Kanun'un 106/1-1. cümlesindeki suçu oluşturdu gözetilmeden karar verilmesi,

Hukuka aykırı bulunmuştur.

SONUÇ : Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanık müdafi ve katılan vekilinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden ... Bölge Adliye Mahkemesi'nin 10. Ceza Dairesinin 29.11.2022 Tarihli ve 2022/2621 Esas, 2022/3053 Karar sayılı Kararının 5271 Sayılı Kanun'un 302. maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname'ye aykırı olarak, oybirliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 Sayılı Kanun'un 304. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca ... 53. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise ... Bölge Adliye Mahkemesi'nin 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 06.07.2023 tarihinde karar verildi.