İİK’NİN 97/A MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN MÜLKİYET KARİNESİ ÜÇÜNCÜ KİŞİLER LEHİNEDİR

İİK’NİN 97/A MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN MÜLKİYET KARİNESİ ÜÇÜNCÜ KİŞİLER LEHİNEDİR

T.C.

Yargıtay

8. Hukuk Dairesi         

2018/1625 E. 

2020/2948 K.

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : İstihkak
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 20.04.2017 tarihli ve 2015/267 Esas, 2017/265 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davalı alacaklı vekilinin tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı üçüncü kişi vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:


    K A R A R

    Davacı üçüncü kişiler vekili, alacaklı ile dava dışı … arasında görülen İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/854 E. sayılı istihkak davasında üçüncü kişinin davasının ret edilmesi üzerine, alacaklı tarafça … tarafından kapatılan ve müvekkili tarafından 17.06.2014 tarihinde boş olarak kiralanan iş yerinde müvekkillerine ait altınların haczedildiğini İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/854 E. sayılı dosyasına konu olan malların haciz mahalline dava dışı Süleyman tarafından getirildiğini, İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/854 E. sayılı dosyasına konu olan malların haciz mahallinde bulunmasının bu mallar dışındaki malların da borçluya ait olduğuna karine teşkil etmeyeceğini belirterek, istihkak iddiasının kabulünü talep ve dava etmiştir.
    Davalı alacaklı vekili, işyerinde yapılan inceleme sonucu bulunan evrak ve belgelerin muvazaalı işlemi gösterdiğini ileri sürerek, üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı borçlu, işlerinin kötü gitmesi nedeniyle iş yerini kapattığını, kendisinden sonra haciz adresinde …’nun faaliyette bulunduğunu, bu şahsın da işyerini kapatması üzerine davacıların burayı kiralayıp işletmeye başladıklarını, haczedilen altınlarla bir ilgisinin bulunmadığını beyan etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, haczedilen malların ve haciz mahallinin borçluya ait olduğunu gösterir kesin delillerin mevcut olmadığı, haciz mahalline borçlu adına gönderilen ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edildiği, borçlunun bu adresi terk etmiş olduğu, dosyada mevcut davacı tarafından ibraz edilen tüm fatura ve belgelerin istihkak konusu hacizli malların borçluya ait olmadığını gösterdiği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davaya konu 21/11/2014 tarihli hacizde davacı adi ortaklığın istihkak iddiasında bulunduğu, İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/854 Esas sayılı dosyasında davaya konu olan ve daha önce haczedilen menkullerin haciz mahallinde bulunduğu, davacı üçüncü kişilerin delil olarak faturaya ve 08/07/2014 tarihli adi ortaklık sözleşmesi ile adi yazılı nitelikteki kira sözleşmesine dayandığı, bu belgelerin dava dışı …’nun açmış olduğu istihkak davasının görüldüğü tarih aralığında düzenlendiği, davacı üçüncü kişiler ile takip borçlusunun aynı iş kolunda faaliyet gösterdiği, bu nedenlerle davacı tarafın istihkak iddiasının muvazaalı olarak ileri sürüldüğü gerekçeleri ile istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
    Dava konusu haciz borçlunun yokluğunda yapılmış olup, haciz mahallinde borçluya ait evrakın bulunduğuna dair haciz tutanağına yansımış her hangi bir bilgi yoktur. Bu durumda İİK’nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişiler lehinedir. Haciz her ne kadar dayanak bono adresinde yapılmış olsa da, dayanak bono adresine gönderilen ödeme emrinin borçlunun taşındığı gerekçesi ile de iade edildiği, ayrıca bononun tanzim tarihinin 2011 olması haciz tarihinin ve üçüncü kişi davacıların faaliyete başlama tarihinin ise 2014 yılı olduğu gözetildiğinde, tek başına haczin bono adresinde yapılmış olması karinenin borçlu lehine olduğunun kabulü için yeterli değildir. Bunun yanında davacı üçüncü kişiler haciz mahallini boş olarak kiraladıklarını ve faaliyete başladıklarını beyan etmeleri ile dosya kapsamında dava dışı …’nun huzurunda daha önce aynı yerde yapılan 15.03.2013 tarihli hacizde, altın haczinin bulunmadığı, yükte hafif pahada ağır malın haczedilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı bu husus iş yerinin boş olarak kiralandığı iddiasını da doğrular mahiyette olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.