TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNİN YETKİ BELGESİ OLMADAN İMZALANMASI

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNİN YETKİ BELGESİ OLMADAN İMZALANMASI

T.C.

YARGITAY

22. HUKUK DAİRESİ

2018/558 E.

2018/3740 K.

15.02.2018 T.

Özet: Uyuşmazlık; toplu iş sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Davalılar tarafından imzalandığı anlaşılan 01.09.2016 – 31.08.2018 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin davacı Bakanlığa gönderilmesi sonrasında toplu iş sözleşmesinin hükümsüzlüğü talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından, herhangi bir araştırma yapılmaksızın sadece yetki belgesinin bulunmadığı gerekçesiyle dava kabul edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da aynı gerekçe ile istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Bir toplu iş sözleşmesinin yetki belgesi olmadan imzalanması, behemehâl sözleşmenin hükümsüz olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Bu noktada önemli olan ve tespiti gereken husus, toplu iş sözleşmesinin taraflarının yetki şartlarına sahip olup olmadığıdır. Nitekim bu davanın gerekçesi kanunda açık olarak “taraflardan birinin veya ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı ve bu nedenle sözleşmenin hükümsüzlüğü” şeklinde ifade edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce öncelikle davalılar arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi getirtilmeli, sözleşmenin imza tarihi itibariyle tarafların yetki şartlarına sahip olmadığı belirlenmeli, bu kapsamda imza tarihi itibariyle işyeri/işletme çalışan sayısı ile sendika üye sayısı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, bu hususta taraf delilleri ile Bakanlık ve SGK kayıtları eksiksiz olarak dosya kapsamına dahil edilmeli ve bu suretle toplanacak deliller değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNİN İPTALİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalılar arasında 18.01.2017 tarihinde imzalanan 01.09.2016 – 31.08.2018 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin sendika tarafından 03.03.2017 tarihli yazı ekinde … Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne ulaştırıldığını, İl Müdürlüğü tarafından kayda alınan toplu iş sözleşmesinin 06.03.2017 tarihli yazı ekinde Bakanlığa gönderildiğini, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 42. maddesinin birinci fıkrasında “Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir” ve ikinci fıkrasında “Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir”, “Yetki belgesi bulunmaksızın yapılan toplu iş sözleşmesi” başlıklı 45. maddesinin birinci fıkrasında ise “Yetki belgesi bulunmaksızın yapılan bir toplu iş sözleşmesinde taraflardan birinin veya ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı ve bu nedenle sözleşmenin hükümsüzlüğü, Bakanlıkça durumun tespitinden itibaren kırk beş gün içinde, ilgililerce veya Bakanlıkça mahkemede dava yolu ile ileri sürülebilir” hükümlerinin yer aldığını, kayıtların incelenmesinde davalılar arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinin Bakanlıktan yetki alınmadan imzalandığının anlaşıldığını ileri sürerek davalılar arasında imzalanan 18.01.2017 tarihinde imzalanan 01.09.2016 – 31.08.2018 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulü ile toplu iş sözleşmesinin hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalılar temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasanın 53. maddesinde düzenlenmiştir. “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2/1-ğ maddesinde tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanan sendikaların amacı ise, yine aynı maddede, üyelerinin ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak olarak ifade edilmiştir. Şüphesiz, sendikaların belirtilen amacı gerçekleştirebilecekleri en iyi araç, serbest toplu pazarlık hakkı çerçevesinde bağıtlanacak bir toplu iş sözleşmesidir.
Toplu iş sözleşmesi yetkisi, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir.(Günay, Cevdet İlhan: İş Hukuku Yeni İş Yasaları, Ankara 2013, s.942.)
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun “Yetki” başlıklı 41. maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
6356 sayılı Kanun’un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” başlıklı 42. maddesine göre ise “Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir. Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir. İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir. Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz…”
6356 sayılı Kanun’un 43. maddesinin birinci fıkrasına göre de “Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.”
6356 sayılı Kanun’un “Yetki Belgesi” başlıklı 44. maddesine göre de “Tespit yazısına süresi içinde itiraz edilmemişse sürenin bitimini takip eden altı iş günü içinde; yapılan itiraz reddedilmişse ya da kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen sendikanın itirazı sonucunda yetki şartlarına sahip olduğunu tespit eden kesinleşmiş mahkeme kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde; ilgili sendikaya, Bakanlıkça bir yetki belgesi verilir.”
Ayrıntılı olarak belirtilen düzenlemeler doğrultusundaki usûle göre yetki belgesinin alınmasından sonra yapılacak çağrı ile toplu görüşme süreci başlayacaktır. Toplu görüşme sürecinde taraflarca anlaşma sağlanması durumunda toplu iş sözleşmesi imzalanacak, aksi halde ise arabuluculuk aşaması ve daha sonra da grev aşaması gündeme gelecektir.
Hukukumuzda toplu iş sözleşmesinin oluşturulması için öngörülen olağan süreç bu şekilde olmakla birlikte, yetki belgesi olmaksızın bir toplu iş sözleşmesi imzalanması durumunda yapılacak hususlar özel bir düzenleme konusu yapılmıştır. “Yetki belgesi bulunmaksızın yapılan toplu iş sözleşmesi” başlıklı 6356 sayılı Kanun’un 45. maddesinin birinci fıkrasına göre “Yetki belgesi bulunmaksızın yapılan bir toplu iş sözleşmesinde taraflardan birinin veya ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı ve bu nedenle sözleşmenin hükümsüzlüğü, Bakanlıkça durumun tespitinden itibaren kırk beş gün içinde, ilgililerce veya Bakanlıkça mahkemede dava yolu ile ileri sürülebilir.”
Somut uyuşmazlıkta, davalılar tarafından 18.01.2017 tarihinde imzalandığı anlaşılan 01.09.2016 – 31.08.2018 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin davacı Bakanlığa gönderilmesi sonrasında toplu iş sözleşmesinin hükümsüzlüğü talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından, herhangi bir araştırma yapılmaksızın sadece yetki belgesinin bulunmadığı gerekçesiyle dava kabul edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da aynı gerekçe ile istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Belirtmek gerekir ki, bir toplu iş sözleşmesinin yetki belgesi olmadan imzalanması, behemehâl sözleşmenin hükümsüz olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Bu noktada önemli olan ve tespiti gereken husus, toplu iş sözleşmesinin taraflarının yetki şartlarına sahip olup olmadığıdır. Nitekim bu davanın gerekçesi kanunda açık olarak “taraflardan birinin veya ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı ve bu nedenle sözleşmenin hükümsüzlüğü” şeklinde ifade edilmiştir.
Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesince öncelikle davalılar arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi getirtilmeli, sözleşmenin imza tarihi itibariyle tarafların yetki şartlarına sahip olmadığı belirlenmeli, bu kapsamda imza tarihi itibariyle işyeri/işletme çalışan sayısı ile sendika üye sayısı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, bu hususta taraf delilleri ile Bakanlık ve SGK kayıtları eksiksiz olarak dosya kapsamına dahil edilmeli ve bu suretle toplanacak deliller değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.02.2018 tarihinde oy birliğiyle olarak karar verildi.