TAŞINMAZ, YAPILAN İHALENİN KESİNLEŞMESİ SONUCUNDA DAVA DIŞI ÜÇÜNCÜ KİŞİ MÜLKİYETİNE GEÇMİŞ OLDUĞUNDAN AİLE KONUTU OLARAK TESPİTİNE KARAR VERİLMESİNİN MÜMKÜN OLMAMASI

TAŞINMAZ, YAPILAN İHALENİN KESİNLEŞMESİ SONUCUNDA DAVA DIŞI ÜÇÜNCÜ KİŞİ MÜLKİYETİNE GEÇMİŞ OLDUĞUNDAN AİLE KONUTU OLARAK TESPİTİNE KARAR VERİLMESİNİN MÜMKÜN OLMAMASI

T.C.

ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

2. HUKUK DAİRESİ

2023/76 E.

2023/439 K.

16.03.2023 T.

TAŞINMAZ ÜZERİNDEKİ İPOTEĞİN KALDIRILMASI İSTEMİ

TAŞINMAZ, YAPILAN İHALENİN KESİNLEŞMESİ SONUCUNDA DAVA DIŞI ÜÇÜNCÜ KİŞİ MÜLKİYETİNE GEÇMİŞ OLDUĞUNDAN AİLE KONUTU OLARAK TESPİTİNE KARAR VERİLMESİNİN MÜMKÜN OLMAMASI

MALİK OLMAYAN EŞİN, AİLE KONUTU ÜZERİNDEKİ HAKKININ TAŞINMAZIN PARASAL DEĞERİNİ İSTEMEYİ İÇERMEMESİ

MALİK OLMAYAN EŞİN BARINMA HAKKININ KORUDUĞU DİKKATE ALINDIĞINDA KADININ TAŞINMAZIN DEĞERİNİ TALEP ETME HAKKI BULUNMAMASI SEBEBİYLE DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİNİN HUKUKA UYGUN OLMASI

ÖZETİ: Dava, taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, yapılan ihalenin kesinleşmesi sonucunda dava dışı üçüncü kişi mülkiyetine geçmiş olup, aile konutu olarak tespitine karar verilmesi mümkün değildir. Öte yandan, Türk Medeni Kanunu'nun ilgili maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukukî işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu’nun ilgili madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukukî işlem özgürlüğü "aile birliğinin ve malik olmayan eşin barınma hakkının korunması" amacıyla sınırlandırılmıştır. Malik olmayan eşin, aile konutunda ayni bir hakkı yoktur, şahsî hakkı vardır. Bu hak, taşınmazın parasal değerini istemeyi içermez. Ancak, ipotek tesisine ilişkin sözleşmenin hükümsüzlüğünün kanıtlanması halinde, ipoteğin kaldırılmasına karar verilebilir. Somut olayda, kadın, taşınmazın mülkiyetinin ihale sonucu dava dışı üçüncü şahsa geçmesi nedeniyle maddî-manevî tazminat talep etmiş olup, Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinin malik olmayan eşin barınma hakkını koruduğu dikkate alındığında, kadının dava konusu taşınmazın değerini talep etme hakkı bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında, davacı tarafından istinaf talebinde bulunulmakla, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı asıl, dava dilekçesinde özetle; A. İli Ç. İlçesi Ç. Mahallesi 17894 Ada 1 Parsel 54 no'lu bağımsız bölümü 1999 yılından itibaren aile konutu olarak kullandıklarını, taşınmaz üzerine davalı eş tarafından konulan ipotekten haberdar olmadığını, ipotek işlemine rıza ve onayının bulunmadığını, taşınmaz üzerine konulan ipotekte eş rızası bulunmadığı için ipotek işleminin geçersiz olduğunu, buna rağmen taşınmazın cebri icra ile satışına sebebiyet verildiğini beyanla, taşınmaz üzerine konulan 08/04/2010 tarihli 650.000,00 TL bedelli ipoteğin kaldırılmasına, taşınmaz icra satış dosyasına tedbir konulmasına ve icranın durdurulmasına, herhangi bir sebeple davanın konusuz kalması halinde yine taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ile, yolsuz tescil sonucu üçüncü kişiye mülkiyet devrini gerektirir satıştan kaynaklanan maddî-manevî zararların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı banka vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının ipotek tesis işlemine rızasının bulunduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi talebi ile yapılan takip sonucu 18/07/2017 tarihinde yapılan ihalede taşınmazın 710.000,00 TL bedelle üçüncü kişiye ihale edildiğini, uyuşmazlık konusu taşınmaz satıldığı için ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini, dava konusu taşınmaz satıldıktan sonra artık aile konutu olduğundan bahisle dava açılamayacağını, ipoteğin teminat işlevini yerine getirdiğini ve hukuki varlığının sona erdiğini, bu konuda pek çok Yargıtay kararı bulunduğunu beyanla, taşınmaz üzerine 28/04/2020 tarihli tensip tutanağı ile konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

Mahkemece, "... Dava konusu taşınmazın Ankara 5. İcra Müdürlüğü'nün 2017/1592 E sayılı dosyasında 18/07/2017 tarihinde üçüncü kişi T. Y. Emlak Tic Ltd Şti'ne ihalesinin yapıldığı, yapılan ihale için G. U.'ın açtığı ihalenin feshi davasının 25/06/2019 tarihinde kesinleştiği, ihalenin kesinleşmesi ile mülkiyetin ihale alıcısına geçtiği, mülkiyetin kazanımı için ayrıca tescil şartının gerekli olmadığı, ihale ile satışı yapılan ve ihalesi kesinleşen konutun aile konutu olarak tespit edilemeyeceği, davacının bu işlemler nedeniyle maddî-manevî tazminat talep edemeyeceği" gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :

Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; ihalenin dava tarihinden sonra kesinleştiğini, bu hususun göz önüne alınmadığını, ihalenin kesinleşmesinin yolsuz tescili geçerli hâle getirmeyeceğini, usulüne uygun eş rızası alınmaksızın ipotek konulduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :

HMK'nın 355. maddesi uyarınca, re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.

Dava, aile konutu olduğu iddia edilen taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılması ve terditli olarak davanın konusuz kalması ihtimalinde oluşması mümkün zararların tazmini davası niteliğindedir.

Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; A. ili Ç. ilçesi Ç. Mahallesi 17894 Ada 1 Parsel 54 No'lu bağımsız bölüm sayılı taşınmazın 31/12/1998 tarihinde davalı eş G. U. tarafından edinildiği, taşınmazın tapu kaydına davalı T. İ. Bankası lehine, borçlusu ". ve B. C. Pazarlama İnşaat Ticaret Sanayi A.Ş" olan, 650.000,00 TL bedelli 08/04/2010 tarihli ipotek konulduğu, 27/01/2017 tarihinde Ankara 5. İcra Müdürlüğü'nün 2017/1592 sayılı takip dosyası kapsamında taşınmaz tapu kaydına ipoteğin paraya çevrilmesi şerhi işlendiği, taşınmazın 18/07/2017 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye ihale edildiği, davalı eş tarafından açılan ihalenin feshi davasının Ankara 14. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2017/576 E 2018/317 K sayılı kararı ile reddine karar verildiği, bu karara yönelik istinaf başvurusunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi'nin 2018/2982 E 2019/545 K sayılı kararı ile esastan reddine karar verildiği ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2019/8312 E 2019/11053 K sayılı 25/06/2019 tarihli kararı ile onandığı, borçlu şirketin açtığı ihalenin feshi davasının ise Ankara 16. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2017/886 E 2018/399 K sayılı dosyası ile reddedildiği, bu karara yönelik istinaf başvurusunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi'nin 2020/1253 E 2020/240 K sayılı kararı ile esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu çerçevede;

Dava konusu taşınmaz, 18/07/2017 tarihinde yapılan ihalenin kesinleşmesi sonucunda dava dışı üçüncü kişi mülkiyetine geçmiş olup, aile konutu olarak tespitine karar verilmesi mümkün değildir. Öte yandan, Türk Medeni Kanunu'nun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukukî işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu’nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukukî işlem özgürlüğü "aile birliğinin ve malik olmayan eşin barınma hakkının korunması" amacıyla sınırlandırılmıştır. Malik olmayan eşin, aile konutunda ayni bir hakkı yoktur, şahsî hakkı vardır. Bu hak, taşınmazın parasal değerini istemeyi içermez. Ancak, ipotek tesisine ilişkin sözleşmenin hükümsüzlüğünün kanıtlanması halinde, ipoteğin kaldırılmasına karar verilebilir. Somut olayda, davacı kadın, taşınmazın mülkiyetinin ihale sonucu dava dışı üçüncü şahsa geçmesi nedeniyle maddî-manevî tazminat talep etmiş olup, TMK'nın 194. maddesinin malik olmayan eşin barınma hakkını koruduğu dikkate alındığında, davacı kadının dava konusu taşınmazın değerini talep etme hakkı bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

Açıklanan gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan sebeplerle;

1- Davacının istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,

2- İstinaf aşamasında adli yardım nedeniyle tahsil edilmeyen 179,90 TL karar harcı ile 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının, davacıdan alınarak HÂZİNEYE GELİR KAYDINA,

3- İstinaf aşamasında davacı tarafından harcaması yapılan yargılama giderlerinin ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,

4- İstinaf aşamasında davalı banka tarafından harcaması yapılan 60,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalı bankaya VERİLMESİNE,

5- HMK'nın 333. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansının kullanılmayan kısmının ilgilisine İADESİNE,

6- İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından, vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,

7- Kararın taraflara TEBLİĞİNE,

Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK'nın 361. ve devamı maddeleri gereğince, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde, mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle, Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023