NİTELİKLİ KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNA YARDIM ETME - AZMETTİRME - SUÇUN İCRASINI KOLAYLAŞTIRMA

NİTELİKLİ KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNA YARDIM ETME - AZMETTİRME - SUÇUN İCRASINI KOLAYLAŞTIRMA

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
2018/1-271 E.
2022/227 K.
31.3.2022 T.

NİTELİKLİ KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNA YARDIM ETME ( İnceleme Dışı Sanığın Maktulü Öldürmeye Aylar Önce Karar Verdiği Kararını Yakınlarına Söylediği - Amcasının Oğlunun Ölüm Haberini Yayınlayan Haber Sitesinin Okuyucu Yorumları Bölümüne “İntikam Yemeği Soğuk Yenir” Başlıklı ve “Soğuk Meze” Başlıklı “Akan Kan Yerde Kalmayacak..." Mesajlarını Amcasının Oğlu ile Birlikte Yazdıklarını İfade Ettiği/Sanıkların İnceleme Dışı Sanığa Maktulün Kaldığı Cezaevinden Sevk Edileceği Hastane ve Sevkin Yapılacağı Gün ve Saati Öğrenip Bildirerek Suça Yardım Ettiklerinin Kabulü Gerektiği )

AZMETTİRME ( Azmettirmeden Bahsedebilmek İçin Belli Bir Suç İşleme Hususunda Henüz Bir Düşüncesi Olmayan Kişide Başkası Tarafından Suç İşleme Kararının Oluşmasının Sağlanması Gerektiği - Kişi Daha Önceden Suçu İşlemeye Karar Vermiş ise Bu Takdirde Azmettirmenin Değil Artık TCK'nın 39/2. Maddesi Kapsamında Manevi Yardımın Söz Konusu Olacağı/İnceleme Dışı Sanığın Olaydan Yaklaşık Bir Yıl Kadar Önce Maktulü Öldürme Niyet ve Kararını Yakın Akrabalarına ve Arkadaşlarına Söylemesi Haber Sitesinde Yorum Olarak Yazması da Gözetildiğinde Suç İşleme Kararını Tek Başına Aldığı )

SUÇUN İCRASINI KOLAYLAŞTIRMA ( Sanıkların Aylar Önce Öldürme Kararını Tek Başına Alarak Bu Kararında Sebat Eden İnceleme Dışı Sanığa Maktulün Cezaevinden Sevk Edileceği Hastaneyi ve Sevkin Gün ve Saatini Öğrenerek Bildirdikleri - Sanıkların Eylemlerinin Suç İşleme Kararını Kuvvetlendirme Fiilin İşlenmesinden Sonra Yardımda Bulunacağını Vaat Etme Suçun Nasıl İşleneceği Hususunda Yol Gösterme Suçun İşlenmesinden Önce veya İşlenmesi Sırasında Yardımda Bulunarak İcrasını Kolaylaştırma Şeklindeki Seçimlik Hareketleri İçeren Suça Yardım Kapsamında Kaldığının Kabulü Gerektiği )

5237/m.38,39,40,82

ÖZET : Dava, nitelikli kasten öldürme suçuna azmettirme ve yardım suçlarına ilişkindir.

Hakkında tasarlayarak kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanığın, amcasının oğlunu kasten öldüren maktulü öldüreceğini, olaydan yaklaşık bir yıl kadar önce yakın akrabalarına ve arkadaşlarına söylemesi, amcasının oğlunu ölüm haberini yayınlayan bir yerel haber sitesinin okuyucu yorumları bölümüne, maktulü öldürme niyet ve kararını hiçbir sakınca görmeksizin açıkça yazarak dışa vurması, olaydan önce bu suçu işlemek maksadıyla tabanca tedarik etmesi, maktulü öldürme fikrini başkalarının uyandırmasına gerek kalmadan, suç işleme kararını tek başına alması ve olay günü maktulü tasarlamak suretiyle kasten öldürmesi hususları ile azmettirmeden bahsedebilmek için, belli bir suç işleme hususunda henüz bir düşüncesi olmayan kişide, bir başkası tarafından suç işleme kararının oluşmasının sağlanmasının gerekmesi, kişi daha önceden suçu işlemeye karar vermiş ise, bu takdirde azmettirmenin değil, artık TCK'nın 39/2. maddesi kapsamında manevi yardımın söz konusu olacağına ilişkin yerleşik içtihat hükmü birlikte değerlendirildiğinde; sanıkların, olaydan aylar önce maktulü öldürme kararını tek başına alarak bu suç kararında sebat ve ısrar eden inceleme dışı sanığa, maktulün kaldığı cezaevinden diş tedavisi için sevk edileceği hastane ve sevkin yapılacağı gün ve saati, infaz koruma başmemuruna maddi menfaat temin etmek suretiyle öğrenip kendisine bildirilmesi şeklinde gelişen eylemlerinin, Kanun'da suç işleme kararını kuvvetlendirme, fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etme, suçun nasıl işleneceği hususunda yol gösterme, suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırma şeklindeki seçimlik hareketleri de içeren suça yardım kapsamında kaldığının kabulü gerekmektedir.

DAVA : N. Ç., C. Ç. ve N. Ç. hakkında nitelikli öldürme suçuna azmettirme ve yardım suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanıkların eylemlerinin nitelikli kasten öldürme suçuna yardımı oluşturduğu kabul edilerek TCK'nın 82/1-a, 39/1-2, 29/1, 53/1-2-3 ve 63. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve mahsuba ilişkin S. (Kapatılan) 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.01.2015 tarihli ve 12-2 Sayılı hükümlerin sanıklar müdafileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.10.2017 tarih ve 2511-3027 sayı ile;

“2-a) Sanıkların kardeşleri M. Ç.'in maktul Ö. K. tarafından öldürülmesinden sonra intikamlarını almak amacıyla baş infaz koruma memuru sanık A.'dan maktulün tedavi için gideceği diş hastanesinin gün ve saatini öğrenip sanık A.'e bildirip A.'in maktulü tedavisi bittikten sonra ateşli silahla öldürdüğü anlaşılan olayda, sanıklar C., Nuri ve Nevzat'ın azmettiren konumunda bulunduğu kabul edilerek 5237 Sayılı TCK'nın 38/1. maddesi esas alınmak sureti ile cezalandırılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme TCK'nın 39. maddesi uygulanarak eksik cezalar tayini,

b-) Sanıkların kardeşlerinin öldürülmesinden dolayı haksız tahrikin ulaştığı boyut dikkate alınarak, TCK'nın 29. maddesi uyarınca üst sınıra yakın indirimler yapılmasının gerekli olduğu gözetilmeden 2/4 oranında indirim tatbikiyle fazla cezalar tayini,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise; 20.12.2017 tarih ve 119519 sayı ile;

“...Hükümlü A. Ç.'in, maktulü öldürmeye önceden karar verdiği, bu kararını, oluşa uygun kabul edilen açık ve samimi ikrarından da anlaşılacağı üzere, fiilden önceki bazı söz ve eylemleri ile de açığa vurduğu, maktulün öldürülmesi eyleminde A.'e yardım etme konusunda fikir birliğine varan diğer sanıklar Nuri, Nevzat, C. ve Özkan'ın, birlikte hazırlanan plan uyarınca, sanık A. H.'ın da hazırlanan bu plana dahil edilmesi başta olmak üzere, eylemi kolaylaştıracak lojistik destek sağladıkları, hükümlü A. Ç.'in işlediği 'tasarlayarak öldürme' suçuna 'fail' veya 'azmettiren' olarak katıldıklarına dair, kesin ve inandırıcı kanıtların bulunmadığı, eylemlerinin bu suça 'yardım' seviyesinde kaldığı anlaşılmakla, hükmün sadece, sanıklar N. Ç., N. Ç. ve C. Ç.'in, kardeşlerinin öldürülmesinden dolayı haksız tahrikin ulaştığı boyut dikkate alınarak, TCK'nın 29. maddesi uyarınca üst sınıra yakın indirimler yapılmasının gerekli olduğu gözetilmeden 2/4 oranında indirim tatbikiyle fazla cezalar tayini nedeniyle bozulması yerine, ayrıca sanıkların azmettiren konumunda bulunduğu kabul edilerek 5237 Sayılı TCK'nın 38/1. maddesi esas alınmak sureti ile cezalandırılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme TCK'nın 39. maddesi uygulanarak eksik cezalar tayini nedeniyle de bozulmasına karar verilmesi Kanun'a aykırıdır.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.03.2018 tarih ve 3670-1218 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

KARAR : Sanık H. Ö. hakkında yalan tanıklık suçundan verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin, sanık A. Ç. hakkında nitelikli kasten öldürme ve 6136 Sayılı Kanun'a aykırılık, sanıklar A. H. ve Ö. Y. hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna yardımdan kurulan mahkûmiyet hükümleri ise Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanıklar N. Ç., C. Ç. ve N. Ç.hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna yardımdan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Görüldüğü gibi Yargıtay 1. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar N.Ç., C. Ç. ve N. Ç.'in inceleme dışı sanık A. Ç.'in nitelikli kasten öldürme suçuna yardım eden mi yoksa azmettiren olarak mı iştirak ettiklerinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

19.10.2012 tarihli vukuat raporunda; “Ceza İnfaz Kurumumuzda kasten öldürme ve 6136 Sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/4 esas, 2012/139 karar sayılı kararı ile müebbet hapis ve 1 yıl 2 ay 5 gün hapis ile 1.000 TL adli para cezasına hükmen tutuklu olarak bulunan Ö. K.19.10.2012 tarihinde tedavi için götürüldüğü S. Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesinde saat 16.30 sıralarında silahlı saldırı sonucu vefat etmiştir.” bilgisine yer verildiği,

19.10.2012 tarihli tutanakta; “19.10.2012 tarihinde saat 13.30 sıralarında S. Cezaevinden S. Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesine götürmek için 8 hükümlü-tutuklu 1 astsubay, 3 uzman jandarma ve 13 erbaş ve er ile alınarak S. Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesine gelindi. Hastanenin bodrum katında bulunan hükümlü ve tutuklular için ayrılan odaya emniyetli bir şekilde alındılar. Daha sonra hükümlü ve tutuklulara ayrılan odanın yanında bulunan muayene odasında diş tabibi tarafından gerekli kontrolleri yapılarak takriben 5-6'sının zemin katta bulunan polikliniklere getirilmeleri söylendi. Zemin katta bulunan polikliniklere gidecek olan her mahkûmu bir rütbeli personel, biri silahlı olmak üzere toplam 3 er vererek polikliniklere göndermeye başlandı. Üst kattan tutuklu Ö. K.'ın getirilmesi istendi. Uzman Jandarma Ç. S. A. ile birlikte biri silahlı olmak üzere toplam 3 erbaş ve er, kelepçeli olarak tutuklu Ö. K.'ı almak için zemin kattaki polikliniğe gönderilmiştir. Takribi olarak 30 dakika sonra 16.15 sıralarında zemin kattan 5-6 el silah sesi duyuldu. Bodrum kattaki 7 mahkûmun emniyeti alındıktan sonra yeteri kadar kuvvetle acilen zemin kata çıkıldı. Tutuklu Ö. K. kanlar içerisinde hareketsiz olarak yerde yatıyordu. İsmini sonradan öğrendiğimiz A. Ç. isimli şahıs J. Er M. G. tarafından yere yatırılarak etkisiz hâle getirilmiş vaziyette görüldü. Şahsın silahı 9 mm çapındaydı ve yaklaşık 1 metre gerisinde bulunuyordu. Ö. K.'ı vuran A. Ç. yatırıldığı yerden ‘O benim kardeşimi vurdu. Ben de intikamımı aldım.' diye bağırıyordu. Orada bulunan görevlilere 112 Acil ve 155 Polisi aramaları söylendi. Takriben 5-10 dakika sonra da acil ve polis ekipleri geldiler. Şahıs ve silahı polis ekiplerine teslim edilmiştir. 112 Acil ekipleri, tutuklu Ö. K.'a yapmış oldukları müdahalede, şahsın ölmüş olduğunu beyan ettiler.” tespitine yer verildiği,

19.10.2012 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; maktulün ölüm nedeninin vücuda isabet eden 8 adet mermi çekirdeği tarafından meydana getirilen kalp, her iki akciğer, karaciğer ve dalak laserasyonları sonucu iç ve dış kanama olduğunun ifade edildiği,

İzmir Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 12.11.2012 tarihli ekspertiz raporunda; incelemeye konu silahın çalışır vaziyette ve 6136 Sayılı Yasa'ya göre yasak niteliğini taşıdığı, gönderilen 9x19 mm çapında 8 adet kovan ile 9 mm çapında Parabellum tipi 7 adet deforme mermi çekirdeği ile 1 adet mermi çekirdeği gömlek parçasının yapılan incelemesinde gönderilen yarı otomatik tabanca ile atıldığının belirtildiği,

Mahkemeden alınan izin üzerine Emniyet Müdürlüğünce inceleme dışı sanık A. H.'ın evinde yapılan aramada; 18.10.2012 tarihinde toplam tutarı 8.568,55 TL olan borç ödemesi ve para havalesine ilişkin işlemlere dair makbuz ve fişlerinin bulunduğu,

Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.04.2012 tarihli ve 4-139 Sayılı karardan; maktul Ö. K.'ın 29.06.2011 tarihinde N. Ç., C. Ç. ve N.Ç.'in kardeşi M. Ç.'i tasarlayarak öldürme suçundan müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,

İletişimin tespitine ilişkin raporlarla ilgili olarak düzenlenen uzmanlık raporunda;

“A. H.'ın kullandığı 535 ... numaralı GSM hattının N.Ç.'le (Y. Y. adına kayıtlı) 530... numaralı GSM hat ile iletişimleri, (10 görüşme )

12.10.2012 tarihinde saat 17.09'da A. H.'ın kullandığı 535 450 89 45 numaralı GSM hattı aradığı, 34 saniyelik görüşme olduğu;

12.10.2012 tarihinde saat 17.13'da A. H.'ın kullandığı 535 450 89 45 numaralı GSM hattı tarafından arandığı, 23 saniyelik görüşme olduğu;

13.10.2012 tarihinde saat 10.317da A. H.'ın kullandığı 535 450 89 45 numaralı GSM hattı aradığı, 40 saniyelik görüşme olduğu;

14.10.2012 tarihinde saat 21.55'da A. H.'ın kullandığı 535 450 89 45 numaralı GSM hattı tarafından arandığı, 23 saniyelik görüşme olduğu;

14.10.2012 tarihinde saat 23.58'da A. H.'ın kullandığı 535 450 89 45 numaralı GSM hattı tarafından arandığı, 28 saniyelik görüşme olduğu;

15.10.2012 tarihinde saat 11.40'da A. H.'ın kullandığı 535 450 89 45 numaralı GSM hattı aradığı, 13 saniyelik görüşme olduğu;

17.10.2012 tarihinde saat 19.54'de H.Ş. adına kayıtlı büfedeki kontörlü arama yapılan sabit hattan Y. Y. adına kayıtlı 0530 ...numaralı GSM hattın arandığı, 116 saniyelik görüşme olduğu,

18.10.2012 tarihinde saat 09.38'de Cezaevi Gardiyanlar Bölümüne ait 256 226 00 11 numaralı Ankesörlü Telefondan telefon kartı ile Y. Y. adına kayıtlı hattın arandığı, 27 saniyelik görüşme olduğu,

18.10.2012 tarihinde saat 14.55'te cezaevi gardiyanlar bölümüne ait 256 226 00 11 numaralı ankesörlü telefondan telefon kartı ile arandığı, 37 saniyelik görüşme olduğu,

18.10.2012 tarihinde saat 15.32'de H. Ş.'e ait büfeden kontörlü arama yapılan 256 225 82 44 numaralı sabit GSM hattı tarafından arandığı, 8 saniyelik görüşme olduğu,

A. H.'ın kullandığı 535 450 89 45 numaralı GSM hattının C. Ç.'le (Y. S.adına kayıtlı) 507 470 45 96 numaralı GSM hattı ile iletişimleri, (5 görüşme);

18.10.2012 tarihinde saat 15.45'te C. Ç.tarafından kullanıldığı anlaşılan 507 470 45 96 numaralı GSM hattı tarafından arandığı ve 100 saniyelik görüşme olduğu,

18.10.2012 tarihinde saat 16.31'de C. Ç. tarafından kullanıldığı anlaşılan 507 470 45 96 numaralı GSM hattı tarafından arandığı ve 9 saniyelik görüşme olduğu,

19.10.2012 tarihinde saat 12.39'da C. Ç. tarafından kullanıldığı anlaşılan 507 470 45 96 numaralı GSM hattı tarafından arandığı ve 45 saniyelik görüşme olduğu,

19.10.2012 tarihinde saat 15.19'da C. Ç. tarafından kullanıldığı anlaşılan 507 470 45 96 numaralı GSM hattı tarafından arandığı ve 18 saniyelik görüşme olduğu,

19.10.2012 tarihinde saat 16.30'da C. Ç.tarafından kullanıldığı anlaşılan 507 470 45 96 numaralı GSM hattı tarafından arandığı ve 29 saniyelik görüşme olduğu anlaşılmıştır.

A. H.'ın kullandığı 535 450 89 45 numaralı GSM hattının C. Ç. tarafından kullanılan 532 362 87 77 numaralı GSM hattı ile iletişimleri, (2 görüşme),

19.09.2012 tarihinde saat 22.25'te C. Ç.'in kullandığı 532 362 87 77 numaralı GSM hat tarafından arandığı ve 80 saniyelik görüşme olduğu,

14.10.2012 tarihinde saat 20.45'te C. Ç.'in kullandığı 532 362 87 77 numaralı GSM hat tarafından arandığı ve 36 saniyelik görüşme olduğunun,

A. H. ile sanık N. Ç.tarafından kullanılan 532 312 04 54 hat arasında telefon irtibatının tespit edilemediğinin;” belirtildiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan N. K. istinabe olunan Mahkemede; “2011 yılı Haziran ayında eşim Ö. K. bir cinayete karıştığı iddiasıyla yargılandı ve ceza aldı, önce Denizli'de cezasını çekiyordu, daha sonrasında S. Cezaevine nakledildi. 2-3 ay kadar o cezaevinde yattı. Olay tarihinde eşim Ö. dişindeki sorun nedeniyle S. Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesine götürülmüş ancak hastanenin içinde silahlı saldırıya uğrayıp vefat etmiştir. Ben olayı görmedim. Eşimi öldürmesine neden olan ve bu olaya karışan kişilerden şikâyetçiyim. Davaya katılmak istiyorum. Eşim cinayet olayına karışmasından sonra ortadan kaybolmuştu. Bu dönemde N.Ç.'in kardeşi C. Ç.telefonla beni arayıp eşimin teslim olmasını istiyordu. Herhangi bir tehdidi olmamıştır, ancak ben önlem olarak tehdit edildiğimden bahisle haklarında şikâyetçi olmuştum. Ancak N. Ç.ve ailesi şimdiye kadar beni herhangi bir şekilde tehdit etmediler. Bir zararları olmamıştır.”,

Mağdur N.K.; “Maktul Ö. K. oğlum olur. Ben yalnız yaşıyorum. Olay oldu, geçti. Şu an kimseden şikâyetçi değilim. Şikâyetimden vazgeçiyorum. Mahkemeye de gelip gitmek istemiyorum. Bugün bir yakınım getirdi. Bir daha gelmem gerekirse, gelip gidecek durumum yoktur. Ben ayrı bir yerde yaşıyorum. Onlar ayrı yerde yaşıyorlardı. Olayın olmasına ilişkin görgüye dayalı bilgim yoktur. Olaydan önce oğlumun öldürüleceğini ilişkin herhangi bir konuda duyumum yoktur. Oğlum cezaevindeyken 3-4 kez ziyaretine gidip geldim. Bu ziyaretlerde de bana bir şey söylemedi. Benim anlatacağım başka bir husus yoktur.”,

Tanık M.Ç. istinabe olunan Mahkemede; “Sanıklardan A. Ç. benim öz oğlum olur, maktul Ö. K.'ın daha önce öldürdüğü M. Ç. benim kayınbiraderimin oğludur, ancak M. Ç.'i ben büyüttüm, 15 yıl benim yanımda kaldı, benim çocuklarımla birlikte aynı evde büyüdüler, M. Ç.'i de kendi çocuklarım ile birlikte emzirdim, öz çocuğum gibiydi, hatta benim çocuklarım onu abisi olarak bilirler, benim çocuklarım M. Ç.'in kendilerinin amca oğlu olduklarını dahi ilk başlarda bilmezlerdi, onu kardeşi bilirlerdi, bu şekilde birlikte büyüdüler, öz kardeş gibiydiler, öldürüldüğünde kendi kardeşleri öldürülmüş gibi üzüldüler, oğlum olan sanık A. Ç. ile daha önce öldürülen M. Ç.'in ailesi arasındaki ilişkileri çok iyiydi, daha doğrusu oğlum A. ile M. Ç.'in annesi arasındaki ilişkileri çok iyiydi, M. Ç.'in babası zaten 1982 yılında ölmüştü, oğlum A. amcasını zaten hiç tanımadı. Oğlum A., M.'in kendisinin öz kardeşi olmadığını daha sonra öğrendi. 15 yıl sonra ben söyledim öğrendikten sonra da oğlum A. ile M.'in annesi arasındaki ilişkileri çok iyiydi. İlişkilerinde herhangi bir değişiklik olmadı. M. Ç. 15 yıl sonra bizim çocuğumuz olmadığını bizden duyup öğrenince annesinin yanına gitti ancak ilişkilerimiz yine eskisi gibi devam etti. Benim çocuklarımla M. Ç.arasındaki ilişki o kadar iyiydi ki M. Ç.'in ölümünün 1. yılında onun acısından dolayı benim öz oğlum olan ve 24 yaşında olan B. Ç.intihar ederek hayatına son verdi. Bu bile ilişkilerimizin ne kadar iyi olduğunu göstermektedir. Bizim acımız çok büyüktür, ben 3 oğlumu kaybettim. B. ve M. toprağa girdi, A. de cezaevine girdi. M. Ç.öldürüldükten sonra oğlum A. Ç.abisi M. Ç.'in büyük büyük fotoğraflarını yaptırıp evin çeşitli yerlerine asmıştır. Acısını bu şekilde hafifletmeye çalışmıştır.”,

Tanık D. Ç.Kollukta; “Amcam N. Ç.'in oto galerisinde işçi olarak çalışırım. Bana sorduğunuz Ö. K.isimli şahsı yaklaşık olarak 15 yıldır tanırım. Kendisi rahmetli amcam M. Ç.'in çocukluk arkadaşı idi. Ö. K. amcam ile birlikte takılırdı. Kendisi ile herhangi bir şekilde başkaca bir muhabbetim yoktu. Amcam M. Ç. 2011 yılı Haziran ayı içerisinde öldürüldü. Ben bu olayın meydana geldiğinde başka bir suçla ilgili aranıyordum. Bu sebepten fazla dışarıda gezemiyordum ve olayın nasıl olduğunu sonradan duydum. Amcamın Ö. K. tarafından tabanca ile öldürüldüğünü ve Ö.'ın sonradan İzmir'de yakalandığını duymuştum. Bu olayın sonrasında ben çok üzüldüm. M. Ç.benim amcamdan öte, abim gibi, kardeşim gibi idi. Kendisinin benim üzerimde çok hakkı ve emeği vardı. Bu şekilde öldürülmesine çok içerledim. Bu olayın akabinde 01.12.2011 tarihinde Denizli il merkezindeki Tabakhane bölgesindeki Aybar isimli yere tabanca ile ateş ettim ve bu olay ile ilgili tutuklandım. Aybar isimli yeri Ö. K.'ın teyzesinin oğlu olan A. Y.işletiyordu. Ben Ö. K.'a ulaşamadığım için bu şekilde içimdeki üzüntüyü hafifletmek istemiştim. Ben bu olayda kimseye zarar vermedim. Ben A. Y.'un gazinosuna ateş etmeden önce 24.11.2011 tarihinde babamın amca oğlu olan A. Ç. ile birlikte a..haber.net isimli internet sitesi üzerinden bazı mesajlar yazdık. Bana gösterdiğiniz bu mesajların çıktısı içeriğindeki ‘İntikam yemeği soğuk yenir.' başlıklı ‘M.Ç.sadece amcamız değildi, bizim geleceğimizdi ve bizim geleceğimizi elimizden aldılar, şimdi sıra bizde, bu kan yerde kalmayacak ve adı geçen herkesin kanı akacak. M. Ç. ölmedi, biz hepimiz M. Ç.'iz, alayınıza da yeteriz, A. Ç.-D. Ç. 28 yılın kahrını çektik ama iyi, ama kötü M. Ç. için bir ömür kahır da çekeriz, ceza da çekeriz, bize koymaz, çünkü kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmadı, mekanın cennet olsun amca.' ibareli mesaj ile ‘Soğuk Meze' başlıklı, ‘Akan kan yerde kalmayacak, biz hepimiz seniz, biz hepimiz M.'iz, alayına yeteriz, sen rahat uyu amca, A. Ç.-D.Ç.' ibareli mesajları yazdık. Bu mesajları o gün için üzüntü ve sıkıntı ile yazmıştık. Amacımız tamamen ruh hâlimizi anlatmaktı. Dediğim gibi ben önce Kocabaş Cezaevine girdim, yaklaşık 11 ay tutuklu olarak kaldım. Ben cezaevinde iken A. Ç.2-3 kez ziyaretime geldi. Kendisi ile en son görüşmemde bana yaptığımız bu yemin ile ilgili olarak ‘Ben senin yanına geleceğim az kaldı, eninde sonunda, onu denk getireceğim.' dedi. ‘Onu' dediği kişi, Ö. K. oluyordu. Ben kendisine herhangi bir şekilde bir şey demedim. Ö. K.2012 yılı sonlarına doğru A. Ç.tarafından S. il merkezi diş hastanesinde tedavi için çıkarıldığı esnada tabanca ile vurularak öldürülmüş. Ben olay olduğunda Kocabaş Cezaevinde idim ve olayı gazeteden öğrendim. A. Ç.'in, Ö. K.'ı nasıl ve ne şekilde öldürdüğünü bilmiyorum. Ancak benim bildiğim A. Ç.'in sürekli olarak bir silahı olurdu ama üzerinde gezdirmezdi. Olayda kullandığı silahı nereden bulduğunu ve temin ettiğini bilmiyorum. Ö. K.'ın cezaevinden ne zaman, nasıl ve nereye çıkacağını öğrendiğini bilmiyorum ama A. Ç.benim ziyaretlerime geldiğinde bana hitaben ‘Takipteyim, bulacağım.' diyordu.”,

Tanık İ. A. Cumhuriyet Başsavcılığında; “M.Ç.isimli şahsı Ö. K.öldürmüştür. Ö. K. yakalanarak S. Cezaevine konulmuştur. Cezaevinde bulunan Ö. K., S. Diş Hastanesi'ne götürülürken M. Ç.'in yakını olan amcasının oğlu olduğunu öğrendiğim A. Ç.tarafından öldürülmüştür. Ö. K.'ın öldürüldüğü olayda kullanılan tabancayla hiçbir ilgim yoktur. 0507 ...numaralı telefon hattı bana aittir, 0532 ... numaralı hat bana ait değildir, ben Ö. D.'a telefon açıp tehdit içeren bir söz söylemedim, böyle bir olay olmadı, cezaevine 29 Ekim 2012 tarihinde girdim, 07.06.2013 tarihinde tahliye olacağım, E. A. ile Ö. D.aynı tayfadır, bunlar benim düşmanımdır, benim hakkımda bu tip sözler söylemektedirler. Ben M. K. isimli bir kişiyi de tanımıyorum, suçlamaları kabul etmiyorum, benim bu olaylarla hiçbir ilgim yoktur.”,

Tanık L. A. Mahkemede; “Ben cezaevi revirinde çalışıyorum. Sabahki programı alıp götürürüm. Cezaevi jandarmasıyla birlikte götürürüz. Aynı ringte gideriz. Evrakı takip ederim. Randevularını alırım. A. H., Ö.'la ilgili beni aradı. Salı ve çarşamba günü bir kez evi, bir kez cep telefonumu aradı ama hangi gün nereyi aradığını hatırlamıyorum ancak iki gün arka arkaya aramıştı. İlk aradığında B3 koğuşunda Ö. K.'ın köylüsü olduğunu, annesini tanıdığını, diş sorunu olduğunu önümüzdeki haftalara almam konusunda ricacı oldu. ‘Mümkünse öne alın.' dedi. Ben de bu konuda sıkıntı olduğunu, sırası geldiğinde gidebileceğini, yine de bakabileceğimi söyledim. Zira kendisi baş memurdur. Ben ise memurum. Yapılabilecek bir şey varsa yardımcı olmayı isterim. Ertesi gün mesaiye gittim. Maktul Ö.'ın sırası gelmiş. Sıra listesine baktığımda 8-10 kişiyi alabiliyoruz. Onu da alabileceğimizi gördüm. Akşama tekrar beni aradı. Alıp alamayacağımı sordu. Ben de sırası geldiğini, onu alacağımızı söyledim. O da teşekkür ederek telefonu kapattı. Ben sadece ‘Sırası gelmiş. Bu hafta onu halledeceğiz.' dedim. Konuşmamız bu şekilde bitti. Zaten benim özellikle cuma günü öğleden sonra söylememize gerek yok, genel olarak zaten cezaevindeki görevliler bilir. A. da baş memur olduğu için bu uygulamayı bilir. Perşembe günü de diş hastanesine gidecek kişilerin listesini hazırladım. Listede Ö.'ın da ismi vardı. Sırası gelen kişilerin dilekçeleri R.Ş.'e teslim ettim. O da listeyi hazırlayıp jandarmaya teslim etmiş. Olaydan uzunca bir süre geçtiği için tam olarak hangi ifadeyi kullandığımı hatırlamıyorum, ancak sırası gelmiş, bu işi halledeceğim dedim. Bu hafta veya önümüzdeki haftalarda bu işi halledeceğim şeklinde bir ibare kullanıp kullanmadığımı hatırlamıyorum. Perşembe günü hastaneye gidenlerin kartlarını çıkartıyorum. Sadece gelişte ve gidişte A.'ı vardiyada gördüm. Ancak A.'ın durumu sorup sormadığını hatırlamıyorum. Gerek sanık A., gerek diğer baş memurların, zaman zaman sağlık sorunu olan hükümlü veya tutuklular için beni arayıp bilgi aldıkları veya ricacı oldukları olmuştur. Evimi de ararlardı.”,

Nitelikli kasten öldürme ve 6136 Sayılı Kanun'a aykırılık suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri kesinleşen inceleme dışı sanık A. Ç. Kollukta; “Denizli'de annem ve babamla birlikte yaşamaktayım. Hayvan pazarlarında, temizlik işlerinde çalışıyorum. 29 Haziran 2011 Çarşamba günü saat 19.30 sıralarında öz amcamın oğlu olan M. Ç., Denizli, Çamlık Caddesi'nde Ö. K.tarafından silahla vurularak öldürülmüştü. Ö. K.bu olay sonrası yakalanarak Denizli Cezaevine girdi. Daha sonra S. Cezaevine nakil olduğunu öğrendim. Benim ölen amcamın oğlu M. Ç. ile aram çok iyiydi ve kendisini çok sevmekteydim. Öz kardeşim olan B. Ç.de, amca oğlum M. Ç.'i çok severdi. M. abimin ölümünden sonra kardeşim B. Ç.oldukça etkilendi ve içine kapanık, durgun bir hâle dönüştü. Kardeşim B. sık sık rahmetli amca oğlumun mezarına giderdi ve bu olaydan çok etkilendiğini biliyordum. Amca oğlumun ölümünden 1 yıl 2 gün sonra yani 02.07.2012 tarihinde kardeşim B. tüfek ile göğüs kısmından kendisini vurarak intihar etti. Kardeşimin intihar etme sebebi amca oğlumun ölümünden dolayı yaşamış olduğu sıkıntılardan kaynaklanmaktadır ve onun acısına dayanamadığı ve bana sık sık dile getirdiği şekilde bu ölüm olayından kendisinin çok etkilendiğini biliyorum. Kardeşimin ölümü de beni de çok etkiledi. Amca oğlumun ve kardeşimin ölümünden kendimce Ö. K.isimli şahsı sorumlu tuttum. İkisinin de ölmesine neden olan bu şahıstır. Bu ölüm olayları üzerine psikolojim oldukça bozuldu, geceleri uyuyamaz hâle geldim ve Ö. K.'ı öldürürsem rahatlayabileceğimi ve acılarımdan kurtulabileceğimi düşündüm. 17 Ekim 2012 tarihinde yani bu tarihten 2 gün önce Denizli'de, çarşıda gezerken İ. A.isimli mermer işi yapan, ancak açık kimliğini, telefonunu ve adresini bilmediğim şahıs ile karşılaştım, bu şahıs amca oğlumun ölmesinde bizzat Ö. K. isimli şahsa silahı temin eden, veren şahıstır. Bu yüzden kendisine bu olaylarla ilgili ne bildiğini tekrar sordum, bana silahı Ö. K.'a sahte altın işi yaptığını bildiği için emaneten verdiğini, ancak bu silah ile amca oğlumun vurulması için vermediğini ve silahı isteyerek ve kötü niyetle vermediğini söyledi, ben üzerine biraz daha gidince Ö. K. ile ilgili bana bilgi vereceğini söyledi ve Ö. K.'ın S. Kapalı Cezaevinden kendisine ulaşarak bu cuma diş hastanesine jandarma refakatinde gideceğini ve kendisinden içimlik esrar maddesi temin etmesini istediğini söyledi. Ben de bu şahsa kinim olduğu için bu bilgiyi değerlendirmek istedim, ancak kendisini cuma günü diş hastanesine gideceğini nasıl öğrendiğini ve ne şekilde öğrendiğini sormadım. Bir şekilde benim için önemli olan bu bilgiydi. Ben de aynı gün yani çarşamba günü Denizli'den otostop çekmek suretiyle S.'a geldim ve Ö. K.'ın cuma günü gideceği diş hastanesinin yerini bizzat görerek öğrendim ve aynı gün Denizli'ye geri döndüm. Yanımda herhangi bir kimse yoktu. Cuma günü yani 19.10.2012 tarihinde sabah erken saatte Denizli'den şehirler arası otobüs ile S.'a geldim ve direkt olarak diş hastanesine gittim ve dikkat çekmemek için kendime diş sırası aldım. Saat 07.50 sıralarında sıra numarası aldım ve cezaevinden gelecek, ceza infaz aracını beklemeye başladım. Bu sırada belimde 9 mm CZ 75 marka silah vardı. Bu silahı 3-4 ay kadar önce tanımadığım Roman bir şahıstan 3.500 TL vererek aldım, silahın herhangi bir ruhsatı yoktur. Daha sonra diş hastanesinde Ö. K.'ın gelmesini bekledim. Saat 15.00 sıralarında cezaevi otobüsünü görünce Ö.'ın da mahkûmların arasında olabileceğini düşündüm ve çıkışını beklemeye başladım. Bu bekleme esnasında dişlerime baktırdım ve muayene de oldum. Askerler mahkûmları, mahkûm polikliniğine getirmeye başladılar. Ben bu arada uykusuzluğumdan dolayı bir an gözlerim kapanmış, sonra bir sesin ‘Son mahkûm' şeklinde ifadesini duyunca bir anda kendime geldim. Mahkûmlar bu esnada muayene odasına girmişlerdi. Son mahkûmun muayene odasında sırtüstü, kafası kapıya dönük vaziyette yattığını gördüm, ancak yüzünü net olarak göremedim. Başında askerler bekliyordu. Koridorda bu son mahkûmun çıkışını bekledim. Muayene bittikten sonra, askerler toparlanarak gitmeye hazırlandıkları esnada, Ö. K.'ın askerlerin kolunda muayene odasından çıkması ile birlikte, şahsın diş muayenesi sebebi ile başının öne eğik olması ve eli ile ağız kısmını kapatması sebebi ile yüzünü göremedim ancak o olduğunu kanaat getirerek tam bu esnada yaklaşık 3 metre kalana kadar yürüyerek yanına kadar gittim ve bu şahsın yüzüne doğru ‘Özcan!' şeklinde seslenmemle şahıs elini ağzından çekerek bana bakması ile Ö. K.olduğunu teşhis ettim ve belimde hazır olan ve kurulu olan yani mermiyi namluya vermiş vaziyette belimden çıkartarak Ö. K.'ın yüzüme bakması ile arka arkaya ateş etmeye başladım ve Ö. K. yere yığıldı, yerdeyken de bir el daha ateş ettim, silahımın şarjöründe toplam 9 mermim olduğunu hatırlıyorum ve tamamını bu şahsın üzerine boşalttım, bu esnada jandarmalar beni yakalayarak elimdeki silahı aldılar. Ben yerde etkisiz hâlde yatarken bu şahsın da yerde can çekiştiğini gördüm ve kalabalığın ‘Öldü, öldü!' dediğini duydum. Bu yapmış olduğum olayda herhangi bir kimse benim Ö. K.'ı öldürmem için telkinde, zorlamada bulunmadı, her şeyi kendim planlayarak yaptım. Yaklaşık 10 gündür cep telefonu kullanmıyorum ve taşımıyorum, daha önceden 0533 .., 0542 ..., 0543 ... ve 0539 ..numaralı hatları şu an hatırlayamadığım arkadaşlarıma ve dostlarıma ait telefon makinalarında birer veya ikişer defa kullanarak kırıp attım. Bu hatları kullandığım tarihleri hatırlamıyorum.”,

Cumhuriyet Başsavcılığında; “Ben polis merkezindeki ayrıntılı ifademi tekrar ederim. Tekrar olayı ayrıntılı olarak anlatmak istemiyorum. İfademde zaten olayı anlattım, neden vurduğumu, gerekçelerini söyledim. Suçta kullandığım silahı 3-4 ay önce tanımadığım bir kişiden satın almıştım. Husumetli bir insan olduğum için silah aldım. Kimlerin bana husumeti var bilemiyorum, bu nedenle şu kişinin husumeti var diye söyleyebileceğim bir kişi yoktur, kendimi korumak için bu silahı aldım. Ben 3-4 ay öncesinde de amcamın oğlunu öldüren, kardeşimin intiharından sorumlu tuttuğum Ö. K.'ı öldürmeye niyetliydim, böyle bir kararım vardı. Kardeşimin intihar soruşturması Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılmıştır. Dosya numarasını bilmiyorum, ismi B. Ç.'dir. Maktulün S.'a nakil geldiğini zaten biliyordum, onun dün diş hastanesine tedaviye çıkacağını, kendi arkadaşı İ. A.bana söyledi. Ben Denizli'de daha önceden tanıdığım İ. A.ile bu hafta çarşamba günü karşılaştım, sabah saatleriydi. Kendisine amcamın oğlu olayı arkasında kimlerin olduğunu sordum, bana bu olaylarla ilgisi olmadığını, Ö.'ın amcamın oğlunu öldürdüğü olaydaki silahı İ. bu yargılamanın yapıldığı 4. Ağır Ceza Mahkemesinde söylememişti ancak benimle karşılaştığında bu silahı kendisinin verdiğini ancak bu silahın Ö. tarafından öldürmek maksadıyla aldığını bilmediğini, altın işi yapacağını söyleyen Ö.'a o işte kullanılması için bu silahı verdiğini yoksa amcamın oğlunun ölümü olayı için Ö.'ın bunu kullanacağını bilmediğini bana söyledi ancak bildiğim kadarıyla İ. bu dosyada yargılanmadı. Kendisi bana bu işle bağlantısı olmadığını söyledi. Hatta kendisinin Ö.'la bağlantısının olmadığının ispatı olarak Ö.'ın diş hastanesine bu cuma tedavi için çıkacağını, kendisinden içimlik esrar istediğini kendisinin de bu talebi kabul etmediğini bu nedenle bu olayda ilgisi olmadığına inanmamı istedi, ben bu cümleden Ö.'ın diş hastanesine gideceğini öğrendim. Kendisi benim Ö.'ı öldüreceğimi bilmiyordu. Ayrıca kendisi anlattığım gibi kendi masumiyetini ispatlamak için ‘Bak ben Ö.'a uyuşturucu götürmüyorum.' manasında Ö.'ın gideceği günü ve yeri söyledi. Yani kendisinin benim işleyeceğim suça doğrudan bir yardımı yoktur. Ben İ.'in bu bilgiyi nereden aldığını bilemiyorum. Ben İ.'in telefonunu bilmiyorum. Ancak onunla son 3 ayda bir kere görüştüm. Bu görüşme yüz yüze olmuştur. Hiç telefonla görüşmedim. Ö. K.'ı ben kendim öldürdüm. Bana yardım eden başka kimse yoktur. Yani gözcülük yapan da yoktur ya da başka bir şekilde yardım eden yoktur. Son olarak diyeceğim bir şeyim yoktur, pişman değilim.”,

Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Ben daha önce poliste ve Cumhuriyet savcılığında vermiş olduğum avukat yanındaki ifadelerimi tekrar ediyorum. İfadelerime ekleyeceğim yoktur. Maktul iki tane can almıştı. Benim kardeşim de onun yüzünden intihar etti, bu olay sonunda ben rahatladığımı düşünüyorum.”,

Mahkemede; “29.11.2011 tarihinde Ö.K.tarafından abim vuruldu. İzmir otogarında telefon görüşmesinde polisler tarafından yakalandı. Ö. K.mahkeme heyeti gördüğü hâlde beni tehdit ediyor, sülalemizi kaldıracağını söylüyordu. Duruşmalara giriş ve çıkışlarda bunu devamlı yapıyordu. Cezaevinde kaldığı bir arkadaşı M. Ö. isimli kişi A. D.K.'ya anlatıyor. 'Kendine dikkat et, sana zarar verir' diye söylüyordu. Abimle aram çok iyiydi. Maddi ve manevi konuda destek oluyordu. Öz abimdi, amca oğlum oluyor, öz abimden üstündür. M. Ç. vefat ettikten sonra psikolojim bozuldu. Hatırımı sorardı. Her şeyimle ilgilenirdi, kardeşim B. Ç.'e de sahip çıkardı. Onunla da bağı kuvvetliydi. B. tüfekle intihar etti. Babam kalp krizi geçirdi. Kardeşimi de defnettik. Ben de vuruldum. Husumetli duruma düştüm. Kendime silah aldım. Kardeşimin olayından 2-3 gün sonra tarih olarak hatırlamıyorum Roman birisinden 3.000 TL'ye silah aldım. Ben kendimi korumak için aldım. Pazar işleri ile uğraşıyordum. Mezarlığa gelip gidiyordum. Ayın 16'sıydı olay gününden 4 gün önceydi İzmir'e gittim. Bayraklı'da bir gün kaldım. Eniştemden para istedim, o gün orada kaldım, arkadaşlarımla buluşmak için dışarı çıktım. Amca oğlu N.Ç.ile Pasaport'ta karşılaştım. Haftada bir ya da ayda 2-3 kez İzmir'e giderdim. Amca oğlumun arkadaşı vardı. Ben tanımıyorum. Saat akşama doğruydu. Saati hatırlamıyordum. Hava hemen hemen kararmıştı. Bana ‘Yanımda kal. Arkadaşlarının yanına gitme. Otelde kalırız.' dedi. Otele gittiğimizde kimlik üzerimde değildi. Soğuk damga mührü de gözükmüyordu. Sorun oluyordu. Benim kimlik olmayınca otel beni almadı. Bana kimlik belgesi almak için karakola gittik. Olumsuz oldu. Amca oğlumun arkadaşı ‘Bizde kalalım.' dedi. Ben de kalmak istemedim. İsmi H.'di, iddianameden D. soyadı olduğunu öğrendim. Amca oğluma kimlik üzerimdeymiş dedim. Otelde kaldık. Gece yarısı polisler bastı. Benim GBT'de sorun olduğundan parmak izimi aldılar. Kimlik bilgilerine girdiler tekrar beni otele bıraktılar. Öğleden önce, ertesi günü 18'inde ayrıldım. Ben otogardan Denizli'ye geldim. Otobüsle, ben Denizli'de oturuyordum. Arkadaşlarımı aradım. Garaj Denizli'ye uzaktı, beni alın diye aramıştım. M. beni bekliyordu. O gün perşembe günüydü. Mahkeme kararıyla her hafta perşembe günleri imza atıyorduk. Arkadaşlarım beraber yemek yiyelim dediler. Abimin ölümünde Ö.'a silahı veren İ.'le karşılaştım. Arkadaşlarım uzak kalmasını istedim. Olaydan bir gün öncesi 18'iydi. İ. A.'le karşılaştım. ‘Özcan olayı yaptıktan sonra alkol ve uyuşturucu almışsınız.' dedim. Kabul etmedi. ‘Özcan'a silahı veren sensin ve arkadaşların da söylüyor, mahkemede söylemedin.' dedim. Ben kötü amaçla vermedim, altın işi yapacağı için verdiğini söyledi. Maktul uyuşturucu ve para için İ.'i çağırmış. Cuma günü diş hastanesine gideceğini, İbo'nun mutlaka onu görmesini, esrar temin etmesini söylemişti. Benim arkadaşlarımın da haberi vardı. Ö.'ın da geleceğinden bahsetti. Annesi ve birkaç arkadaşı da biliyormuş, dedi. Bundan emin olmak istedim. İmza atmaya gitmedim. Ailemin yanına gideceğim dedim. Pazarcı bir arkadaşımın yanına gittim. İrfan'dan aracını aldım. Diş hastanesinin olduğu yere geldim. Ayın 18'inde geldim. İçine girmedim. Hastanenin yerini gördüm. Denizli'ye geri döndüm. Silah aldım. Bu olayı kimseye anlatmadım. Beni ihbar edeceklerini düşündüm. Benim için M. Ç.'in yeri farklıydı. Ben adalete güvenmedim. Bileti sabah 04.30'a kestim. Taksiyle garaja gittim. O gün gece sabaha kadar gezdim. 17'sinde İ.'le imza günü görüştüm. Ama adli kontrol altında tutulduğumuz gündü, öyle hatırladım. İstemeyerek de olsa Allah'ın verdiği bir canı aldım. Bir anda oldu. O günkü ifademde iki gün önce demiştim. Telefon kullanmıyordum. Sabaha kadar dolaştım. Silah olduğu için S.'a gelmeden beni indirmesini söylemiştim muavine, sabah saat 06.30'du. Taksiye bindim hastaneye gittim. Hastanenin altında açılmış olan kafeteryada oturdum. Saat 07.49 gibi hastaneden vizite kağıdı aldım. Dişlerimi gösterdim, muayene oldum, dişlerimi yaptırmayı düşündüm. Saat 14.00'e kadar bekledim. Saat 15.00'te hastaneden çıkıyordum. Mahkûmlar asker ve jandarma refakatinde muayene oluyorlardı, ‘Son mahkûm' diye seslenildiğini duydum. Arkası dönük, yüzünü görmediğim için onun olduğunu bilemiyordum. Koridorda saklandım. Koridorda yürürken komutana doktor seslendi. Uzman çavuş evrakı alacağı sırada onun olduğunu anladım. Arkasına yanaştım, ‘Özcan!' diye seslendim. Bana döndüğü sırada ateş ettim. Bana doğru döndükten sonra ateş ettim. Kollarında jandarma vardı. Tam dönemedi. Sağ çaprazda döndü. Kendim teslim oldum. Silahı bıraktım. Olay yerinden kaçabilirdim. Havaya bir el ateş edip kaçabilirdim. Tüm mermiyi boşaltmıştım. Ben yaşayacağımı düşünmemiştim. Askerliğimi F tipi cezaevinde yapmıştım, askerin beni vurma yetkisi vardı. O şekilde yakalandım. Beni azmettiren, ne de yardımda bulunan oldu. M. abim öldükten sonra bozuk hayatım oldu. Psikolojim bozuldu. Pazarcılık yapıyorum, kendi başıma, temizliğe gidiyordum. Yazın balık satıyordum. Maddi ve manevi konuda destek oldu. Abim öldükten sonra her şey bitti. Kardeşimi de kaybettim. Diğerleri M. abimin kardeşleridir. Akrabalarımla aram iyidir, ihtiyacım olduğunda bazen giderdim. M. gibi diğer kardeşleri ile yakın değildim. Yakın bir ilişkim yoktu. N. Ç.'le İzmir'de otelde kaldım, aramızda herhangi bir bağ yoktur N. Ç.'le. Ö.'ı öldürmeye karar verdim. Sahte kimlik yaparak cezaevine girmeyi de düşündüm. Bunun ceza alması için avukat tutmuşlar. Adalete sığınmışlar, yaşadığım şeyler göz önüme geldiği için öz kardeşim ve M.'i kaybettiğim için bu saatten sonra, yaşasam ne olur, yaşamasam ne olur diye düşündüm. İ.'den öğrendim Ö.'ın hastaneye gideceğini, İ.'le benim hiçbir sorunum yoktu. Kamera kayıtlarında görünen şahıs ben değilim. H. Y.isimli kişi bu kişi de intihar etti. İ. bana bilgi verdim diyemez, çünkü riske girecek, silah verdiğini de söylemiyor. Akrabaları, yakınları var. Annesi dedi. Bir ben bilmiyorum, arkadaşları biliyor dedi. İ.'in bana söylediğine göre biliyorlarmış, Ö.'ın hastaneye gideceğini, ben bildiğimi söylüyorum. İ. bilgiyi kimden almış bilmiyorum, olay günü yalnız geldim. Amca çocuklarıma söyleyemezdim beni ihbar edeceklerdi. Annem ve babama da söyleyemezdim. Daha yeni kardeşimi kaybetmiştik. Kardeşim B. Ç.'in intihar nedeni kardeşimin evlilik planları yattı. Sadece rahmetli kardeşim yardım ediyordu. Kız meselesi olduğu geçiyor. Geleceğimize dair söz veren biriydi. Uzak da olsa varlığı yetiyordu. Cezaevinde de tevkif olduğumda da yardımını esirgemezdi. Kardeşimin vasiyeti üzerine abimin yanına defnettik. Cep telefonu kullanmadım. Ayrı ayrı hatlar aldım ama kendime cihaz almıyordum. Telefon kullanmasını da sevmiyorum. Geçmiş yıllarda oldu. Son 2 sene telefon kullanmadım. Yeğenlerimin telefonlarını kullanıyorum. Kendime ait numaramın olmasını istemiyordum. N.Ç. ve Ö. Y. ile S.'a hiç gitmedim. Hayatım boyunca gitmedim. Telefon kullanmadım. Kullanılmasını da istemeyen biriyim, söylemiş olduğunuz telefon benim yanımda olan çocuk. Ben sevdiğim kişilere ve aileme S. Ç.'e ait olan telefon numarasını veriyordum. Bu telefonu yanımda hiç taşımıyorum. Alıyorum kullanıyorum. Telefon 1-2 gün yanımda kalmıyor. Bu telefon numarasını başka kimselere vermiyorum. Sevdiğim kişilere veriyorum. Yeğenim olarak görüyorum. Evlerimiz yan yana, bitişik oturuyoruz. S. ve İzmir'de ben bu telefonu kullanmadım. İzmir'e gittiğimde de telefon yoktu. Olaydan bir gün öncesi geldim telefon da yoktu. Nevzat'la İzmir'de tesadüfen karşılaştım. Ben A. Haber sitesine internette yazı yazdım. Bu haber de çıkmıştı gazetelerde. Yaklaşık bir yıl öncesinde kafaya koymuştum bu olayı gerçekleştireceğimi, intikam yemini etmiştim. Nevzat'la otelde kaldığımı belirtmedim, sorulsaydı onu da belirtirdim. Tesadüfen karşılaştım. Dosyada ismini öğrendim. İsmi H.'di. Tesadüfen değil bizim orada olduğumuzu biliyordu. O H.'in iddiası olabilir. Ben amcamın oğlunu gördüm. Amcamın oğlu İzmir'de ne yaptığımı sordu, onun yanında. Ö. Y.'ı simaen tanırım. Rahmetli abimin yanında amca çocuklarımın yanında tanırım. Ne iş yaptığını bilmiyorum. Ö.Y.'la 1-2 sefer karşılaştım. Görüştüm. Candan bir muhabbetim yok. Sadece selam verip almışımdır. Olay günü C. ve Ö.'la hastane civarında karşılaşmadım. Ö.'ın tehditlerinden bahsettim. Yazılı olarak dilekçe verdim. Yaşadığım sıkıntıları polis nezaretinde söyleyemedim, dilekçemde yazdım. Ö.'ın tehditlerini, mahkemenin giriş ve çıkışlarındaki tehditlerini belirtmiştim. İ. A., öldüreceğimi bilmiyordu, aramızda bir husumet yok. Ö. için de geçerli, annesini, çocuklarını ve eşini de öldürürdüm. Ailesi bana zarar vermedi. Kardeşleri zarar vermedi. Bana Ö. zarar verdi. Ben hepsinin yerini ve mevkisini de biliyordum. Vurma cesaretim de var. İ. ile husumetim yoktur, o gün tesadüfen karşılaştık. Daha önce bir kez daha karşılaşmıştım. Yanında bir iki arkadaşı vardı. Yalnızdım. Onunla konuştum. ‘Beni olaylara dahil etme.' dedi. Bir daha kendisine ulaşamadım. Yerini de biliyordum.”; Mahkemede son celsede; “Önceki savunmalarımı tekrar ediyorum, içinde bulunduğum ağır tahrikin etkisiyle eylemi gerçekleştirdim, çok pişmanım, keşke bu olaylar olmasaydı, beni bu olay nedeniyle kimse azmettirmedi, eylemi tek başıma gerçekleştirdim, kimse beni yönlendirmedi, yardımda bulunmadı, adaletinize güveniyorum.”,

Nitelikli kasten öldürme suçuna yardımdan hakkında verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık Ö. Y. Cumhuriyet Başsavcılığında; “Baz istasyonlarından benim telefonum sinyal vermiş. Bu şekildeki bana sorulan tespitleri kabul etmiyorum. Bana sorulan ve tespit ettiğinizi söylediğiniz gün ve saatlerde diğer şüphelilerle birlikte değildim. Ben S. Adliyesine gelmiştim. Ben S. Adliyesine tek başıma plakasını bilmediğim beyaz bir arabayla gelmiştim. Benim geliş güzergâhım İzmir'dir. Bindiğim araba N. Ç.'in arabasıdır. Ben S.'da 1-2 saat kaldım çünkü avukatımla görüşmem gerekiyordu. Onu yürüyerek aradım ancak bulamadım çünkü yerini bulamadım. Bana adliyenin karşısı demişti. İsmini bilmediğim Denizli'den bir avukat bunu söylemişti. Kendisi ben S.'a gelmeden 3-4 hafta önce söylemişti. Bu 3-4 hafta içerisinde bu avukatla bir görüşmem olmadı. Ben zaten buralara geldiğim için 3-4 hafta önceki telefon görüşmesine dayanarak buraya geldim yalnız bulamadım. Yanlış anlaşılma oldu, ben Nevzat'ın kullandığı arabayla S.'a gelmiştim, cinayetin işlendiğini söylediğiniz sabah, saat 08-09 gibi N. beni bulvara bıraktı. Arabayı N. kullanıyordu. Kendisi bana ‘İşim var.' dedi bu nedenle de adliyeye kadar getirmeyip bulvarda bıraktı. Ben yürüyerek adliyeye geldim. Adliyeye gelmeden önce saat 11- 12 gibi yemek yedim. Benim S.'a bulvara geldiğim saat 08-09 civarındaydı. Yemek yedim, 12 civarına kadar oyalandım, çay içtim, ancak tam gittiğim yerleri hatırlamıyorum, dolaştığım yer neresi bilmiyorum. Ben S.'ı çok iyi bilmiyorum. Son 3 senede kaç defa geldiğimi hatırlamıyorum. Ben bu zaman arasında Nevzat ile kesinlikle görüşmedim. Nevzat beni bıraktığında yine aynı yerde buluşacağız diye söyledi, saati söyleyip söylemediğini hatırlamıyorum, sonra kendisiyle beni bıraktığı bulvarda buluştuk. Ben buluşma öncesi kendisine kesinlikle telefon açmadım. Ben buluşma saatini hangi saat olduğunu tam hatırlamıyorum Nevzat kendisi yalnız başına geldi. Ben Nevzat'a buluşma yerine gittiğimde neden telefon açmadığımı hatırlamıyorum. 19.10.2012 tarihinden önce S.'a geldim. N. Ç.'le biz İzmir'e gidiyorduk. İzmir'e geçemedik, gelmişken S.'dan arsa bakalım dedi. Bu anlatım ayın 15' inde oldu. Biz S.'da hiçbir kamu görevlisiyle görüşmedik. Yaklaşık bir iki saat kaldık. Bir iki saati geçmiş de olabilir. Ayın 13'ünde de S.Ç. isimli bir arkadaşla geldik. S.'da pazar vardı. O pazaryerinin olduğu bölgedeydik. Başka yere gitmedik. 2 saat kaldık. Aradığımız arkadaşı bulamadık. Aradığımız kişinin ismini hatırlamıyorum. Bu iş benim işimdi kendi işim için bu arkadaşı arıyordum. Arkadaşımdan alacağım vardı. Yaklaşık 2.000 TL alacağım vardı. Bu alacak 5-6 yıl önceden kalmaydı bu nedenle kişinin ismini hatırlamıyorum. Bu kişinin dükkânı yoktur. Pazarcıdır. Açık kimlik ve eşgal vereceğim bir husus yoktur. Y. S.'ı tanımam, Y. Y.'ı tanımam H. D.'i bir kere gördüm, A. Ç.'i aileden dolayı tanırım. Ben cinayetten önceki günlerde İzmir'e ayın 18'de C. Ç. ile gittim. Arabayı C. Ç.kullanıyordu. Beni İzmir'de bıraktı ben Aliağa'ya gittim. Gece otelde C. ile birlikte kaldım. A. Ç.'i orada hiç görmedim. Az önceki anlattığım kişiyle geri döndüm arabayı N.Ç.kullanıyordu. Şüpheliler N. ve C. ile alakalı onların yanında sigortalı çalışan elemanım onların şoförlüğünü yaparım. Ben onların şoförlüğünü yaparım, ayrıca diğer ticari birtakım işlerini ben yaparım. Şoförüm ama direksiyonum var. Ticari alım satımlarda diğer ticari alım satımlarla da ben ilgilenirim. Ben Denizli içinde şoförlük yaparım. Uzun yollarda arabayı C. ve Nevzatın kendisi kullanır. Ben suçsuzum.”,

Mahkemede; “Ç. ailesinin uzun zamandır şoförüyüm. Bu sanıklarla birlikte sabahtan akşama kadar birlikteydim. İzmir S., Muğla iline gidilmiştir. İzmir'e C. ile gitmiştim. Olaydan bir gün önce gittim. Muğla, S.'a de daha önceleri apart bakmak için gitmiştik. Olaydan önceki gün C. ile İzmir'e gitmiştik. Aliağa'da benim icralık alacak dosyam vardı. Üç tane dosyam vardı. C. de kömür işi ortak işleri olduğu için gitmişti. Nevzat'ın gittiğinden haberim yoktu. Sonradan haberim oldu. S.'dan İzmir'e giderken oyalandık. İzmir'de A.'i görmedim. Gittiğimiz gün öğlen gibi C.'den ben ayrıldım. Aliağa'ya dosyama bakmaya gittim. Akşamüzeri L. Kafe'de C. ile buluştuk. Gece otelde kaldık. Balçaova'da termal bir otelde kalmıştık. C. ile birlikte idik. C. benim işlerim bitmedi. Sabah N.Ç. ile birlikte Denizli'ye gitmek için yola çıktık. C. beni N.'ın yanına bıraktı. 19'u sabahı yola çıktık. S.'da Germencik ilçesinde termal bir otele uğradık. Kuyucak'taki adliyeye uğramak istedim. Kuyucak adliyesinin kapandığını öğrendik. S.'ın girişinde beni bıraktı. Nazilli adliyesinin baktığını söyleyince, Nazilli ilçesindeki adliyeye gidemedik. Zira geç olmuştu. S. merkezde 1 saattir oyalanmış olabilirim. Nevzat'ın bacanağı ve ben birlikte yemek yedik. Daha sonra Denizli'ye gittik. Denizli'ye gittiğimizde akşam üstüydü. Saati tam hatırlamıyorum. C.'i görmedim. Ben o muhitte oturmuyorum. S.'da C. ile buluşmadım. A.'i şahsen tanımıyorum. Akrabalığım yoktur. Denizli'de galeride 1-2 defa görmüşümdür. 15.10.2012 tarihinde A. ve ben S.'a gelmedim. Herhangi bir şekilde buluşmadım. 0532 372 06 08 numaralı cep telefonunu 3-4 yıldır kullanıyorum. İzmir'de otelde kaldığımızda otel ücretini C. ödedi. S.'da C. ile buluşmadık. Ben diş hastanesi civarına gitmedim, yerini de bilmem, iddiaları kabul etmiyorum, tahliyemi istiyorum, bu şirkette sadece şoförlük yapıyorum.”,

Nitelikli kasten öldürme suçuna yardımdan hakkında verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen inceleme dışı sanık A. H.Cumhuriyet Başsavcılığında; “Polis bana sorduğunda C. isimli şahsı tanımıyorum dedim. Ben bugün adliyeye çıkartılan C. Ç.isimli şahsı ve Ç.soy isimli diğer kişileri tanımıyorum. İlk defa bugün daha doğrusu gözaltındayken ilk defa gördüm, adliyede bugün ilk defa kendilerini görüyorum, ben bu şahısları tanımam. Hiçbir şekilde bu kişilerle yüz yüze bir araya gelmedim. Kızım Deniz'in Denizli'de kaldığı apartın sahipleri olduğu için C. isimli şahıs beni arıyormuş. Görüşmemiz budur. 2011 ve 2012 yılında görüşmüşümdür. Kızımın apart için ödediğim para 450 TL'dir. Kendisi devletten burs olarak aldığı 280 TL dışında ara sıra ben de kızıma para gönderiyorum. Ben Y.Y.isimli şahsı tanımıyorum, bu şahsın kullandığını söylediğiniz 0530 ... numaralı telefonunu hiç aramadım. Daha doğrusu bende kayıtlı değildir, arayıp aramadığımı bilemem. Cinayetten bir gün önce arkadaşım Ö.'dan kartını iki defa aldığım doğrudur. Kartı alma nedenim bir bahis vardı. Ö.'la bahse girdik, ona hemen para bulabilirim dedim. O da para bulamazsın dedi. Ben de ondan kartını aldım. Sabah 10-11.00 civarında öylesine bir numarayı aradım. Telefona çıkan kişiye Ö. Ü.hesabına 10.000 dolar para yatırın dedim, karşıdaki adam şok oldu. Buradaki maksadım Ö.'la şakalaşma olduğu için güya ben ona para bulabilirim diye dalga geçmekti. Karşıdaki ‘Ne 10.000 doları?' dedi ve telefonu kapattı. Cezaevinin ankesörlü telefonundan görüşmek üzere Ö.'dan tekrar öğleden sonra kartını aldım. Ben Ö.'la dalga geçmek için bak telefon açacağım paran yatmıştır diye ve bilmediğim bir numarayı aradım. Sabahki telefon numarasıyla öğleden sonraki telefon numarasını nasıl aynı numara olabildiği hususuna gelince sabahtan aradığım telefon numarası hafızamda kalmıştı. Bu nedenle ezbere arayabildim. Ben aynı gün Ö.'a bir yerden param gelecek diyerek erkenden çıktım. Aradan 7-8 ay geçti, nereye gittiğimi hatırlamıyorum ancak ben bana sorduğunuz büfeye her gün gidiyorum, işten çıktığım zaman o büfeye giderim kontörüm yetmezse telefon da açarım. Benim maktulün hastaneye sevki için ilgilendiğim doğrudur, bunu ben bütün mahkûmlar için yapıyorum. Ben Ö.'ın ailesini tanımam. Ö.'ın benden kendisi için ilgilenmemi istemesi nedeniyle ben onun sevkiyle ilgilendim. Ö. öldürülmeden yaklaşık 1 ya da 1,5 ay önce benden bu talepte bulunmuştu. Yanımda bu olayı duyan Behçet Gözcü vardı. Tanık olarak onu size bildirmiştim. Ben H.Ö.'e de benim maktulle konuşmam konusunda bilgisi olup olmadığı konusunda konuşmuşumdur. Ancak ayrıntılarını hatırlamıyorum. Ben olayda suçsuzum.”,

Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Hazırlıkta vermiş olduğum ifadelerimi aynen tekrar ederim, C. Ç.isimli şahsı bizzat tanımıyordum, sadece telefonla görüştüğümüz olmuştur, soy ismini de bilmiyordum, soruşturma nedeniyle kendisini gördüm, N.Ç.'in tanımıyorum, kendisiyle hiçbir şekilde görüşmedim, soruşturma nedeniyle tanıdım, kızımın Denizli'de kaldığı apartın sahibi C. Ç.'dir kızım da bana apartın sorumlusunun C. olduğunu söylerdi, cinayetten bir gün önce kızımın kaldığı oda arkadaşıyla yaşanan sorunlar nedeniyle C. ile görüşmemiz oldu, telefonda kendisine durumu sordum, o da sorunu hallettiğini, odaları ayırdığını, bana genel itibarıyla izah etti, görüşmelerimiz bu nedenledir. Kızım hatırladığım kadarıyla 8-9 aydır bu apartta kalmaktadır. Daha önce iki arkadaş kaldıkları için 375,00 TL ödüyordum, ayrıldıktan sonra aylık 450,00 TL ödemeye başladım, bunlar makbuzludur. Denizli Bozkurt Cezaevi'ne mahkûm götürmem esnasında orada Diyarbakırlı S. isimli bir infaz koruma memuruyla tanışmıştım, kendisiyle bir samimiyet kurmuştuk, kızımın ilk olarak arkadaşlarıyla evde kalması ve sorun yaşaması nedeniyle bu konuyu da konuşmuştuk, o da bana C. Ç.'in işlettiği aparttan bahsetmişti, ben de kendisine yardımcı olmasını istemiştim, o da gidip pazarlık yapmış, ben o sebeple kızımı aparta yerleştirmiştim, yoksa apartı o anda görmüş de değilim, daha sonra kontrol etmek amacıyla gidip bakmıştım. Y. S. isimli bir şahsı tanımıyorum, bu isimde bir kişiyi aramadım, bende kayıtlı böyle bir numara yoktur, cinayetten bir gün önce arkadaşım Ö.'ın kartını iki defa aldığım doğrudur, alma sebebim aramızda bir bahse girmemizdir, Ö.'a ben hemen istersem 10.000 dolar bulurum dedim, o da bulamazsın dedi, ondan kartını aldım, sabah 10-11 civarında öylesine bir numara aradım, telefona çıkan kişiye Ö. Ü.hesabına 10.000 dolar yatır dedim, karşıdaki ses şok oldu, telefonu kapattım, amacım Ö. ile şakalaşmaktı, ilk konuşmamızda karşıdaki adam ne 10.000 doları dedi ve telefonu kapattı, cezaevinin ankesörlü telefonundan öğleden sonra Ö.'dan aldığım kartla tekrar aynı numarayı aradım, telefona çıkan şahsa 10.000 dolar yatırmamışsın dedim, tekrar telefon kapandı, hatta 2. defa aradıktan sonra santralde görevli N. T.isimli arkadaş da PTT'yi arayarak Ö. Ü. adına paranın yatıp yatmadığını bizzat sordu, böyle bir para yatmamıştı, kafamda şartlandırdığım bir numaraydı onun için aklımda kalmıştı, ikinci defa onun için aradım, maktul Ö. benim hemşehrim olurdu. Yalnız ben sadece hemşehrilerimle değil tüm mahkûmlara yasa çerçevesinde yardımcı olmaya çalışıyordum. Ö.'ın ailesini tanımam sadece Ö. bana yaşlı bir annesi olduğunu söylemişti. Kendisi de diş hastanesine gitmek istediğini söylemişti, ben de bu durumu ve yaşlı annesini düşünerek onun hastaneye sevki ile ilgilendim, olayın olmasından 1 ya da 1,5 ay önce benden bu talepte bulunmuştu hatta o esnada infaz koruma memuru B.G. de yanımdaydı, onu tanık olarak bildirmiştim, kendisi bana dayı diye hitap ediyordu, sayım alırken ‘Dayı benim diş işi ne oldu?' diye sormuştu, hatta ben kendisini sayım bittikten sonra azarladım, maktul Ö. tahminimce yaklaşık bir yıl kadar cezaevinde kaldı, Y. S. isimli şahsı tanımıyorum, kayıtlarda çıkmışsa böyle bir numarayı aramışımdır ancak ben bu şahsı tanımıyorum, Ç. ailesi ile daha öncesi itibarıyla herhangi bir irtibatım, tanışmışlığım, yakınlığım olmamıştır, kendilerini soruşturma sebebiyle gördüm. Geçtiğimiz şubat ayının 10'unda kızımla birlikte Denizli'ye gittik, apartta kızımın kaldığı yerle ilgili sorun çıkmıştı, apartla ilgili yetkili bir kişi ile görüşmek istedim, Hacı B.dedikleri bir şahısla kızımın durumunu görüştüm, bu şahsın N.Ç. olup olmadığını bilmiyordum, N. Ç.'i daha öncesi itibarıyla tanımıyordum, 18.10.2012 tarihinde Akbank'ta eşimin hesabına yatırmış olduğum paralar eşimin çekmiş olduğu tüketici kredisinden artan kısımla, Isparta'dan 3.000 TL gelmişti, eşimin ailesi göndermişti, Güneykent kasabasından gönderilmişti. Bu paralarla birlikte A.'a 5.000 TL ve 900 küsur TL yatırdım, yatırırken eşim de yanımdaydı, 965,00 TL ev kredisinin ödemesiydi, V.'a Deniz veya Melis'in hesaplarından birine 50,00 TL yatırmışımdır. Çanakkale'deki kızım Melis bilet alacağını söylemişti, bu sebeple bu parayı yatırmış olabilirim. Piyasaya yüklü bir borcum yoktur, maaşımda haciz vardır, 650 TL kesinti yapılmaktadır, bunun haricinde herhangi bir borcum yoktur, ufak tefek borçlar muhakkak oluyor ancak bunlar cüzi miktarlardır. Benim Ö.K.'ın öldürülmesi olayında hiçbir ilgim yoktur, iddiaların hiçbirisini kabul etmiyorum, 27 yıldır S. Cezaevi'nde çalışmaktayım, bu süre içerisinde tutuklulara ve hükümlülere yasalar çerçevesinde yardımcı olmaya çalıştım, Ö.'a da bu çerçevede yardımcı olmaya çalışmıştım, başka hiçbir amacım yoktu, yukarıdaki savunmamı aynen tekrarla serbest bırakılmamı talep ederim.”,

Mahkemede; “Ahmet'i tanımam, kimseyi tanımam. Kızım Denizli'de apartta kalıyor. Ben sadece C. isimli apartın sorumlusuyla görüşme yaptım, bu olayla ilişkilendirilmem çok tuhaf kendimi nasıl savunacağımı da bilemiyorum. Kızım Denizli'de okuyor. Kızım apartla ilgili görüşüyor, pahalı geldiğini söyledim, S.'ı aradım. Bu yeri bildiğini söyledi. Eşiyle birlikte gitmişler. Aparta taşındıktan sonra biz de bu cinayet olayından çok önceydi, 4-5 ay önceydi, net hatırlayamıyorum. Sanıklardan biri Hacı dedikleri biriydi. Buradakilerden biri yoktu. C. ile kızımdan istedim. Bir sorun olursa konuşayım diye. Olaydan önce konuştuk. Olay gününden bir gün önce beni kendi telefonundan 3 defa aradı. Beni C. aramıştı. Kızımın sorunu ile ilgili görüşmüştük. Ben vardiya baş memuruyum. Ben Ö. ile üç defa görüştüm. Rutin işimizdi. Ben 500 mahkûmla görüşürüm. O gün geçerken duruyordu. Bana ‘Diş hastanesine sevkim oldu.' dedi. Bana yardımcı ol, demişti. Ben çıktım, yürüdüm. Revircilere rahmetlinin 5-6 dişi vardı. 30-31 yaşlarında idi. O gün o durumunu görünce sağlık bilgim var. Sağlık bilgisi üzerinde de bilgim var. Revircilerin yüzlerine söyledim. Annesini hiç görmedim. İlgisiz davrandıkları için annesini tanıdığımı söyledim. Baş memura, oradaki bütün memurlara söyledim. Herkesin bir yapısı var, ben şef gibiyim. Söylediğim bir şey yapılmadığı zaman sıkılıyor insan, ben herkes için söylerim. Ö.'ın sevk edileceği tarihi bilmiyordum. Karşı tarafa da bilgi vermedim. Ben bunlarla ne işim olur ben memurum. C. ile irtibata geçtim. Kızımın sorunlarından konuştum. N. Ç. ile de görüşmedim. İsmini de bilmiyorum. Kızımın sorunu için gittim. Hacı diye birisi varmış. S.'dan geldiğimi söyleyin dedim. Bu telefon konuşması doğrudur. Aramızda samimiyet yok. Keşke tanısam samimi olsam. Onur duyarım. Çocuğum orada kalıyor huzurlu, kameralı görüntülü, can güvenliği ve sağlığı önemlidir. Bu telefon konuşmasından sonra N. Ç. ile görüşmedim. Telefon konuşmasından sonra Nuri gelsin diye bekledim. Ayrıldım. Denizli'de oyalanmadım. Telefon konuşmasından sonra Denizli merkezinde durmadım. Baz bilgilerini kabul etmiyorum. Durmadım. Dursaydım, durdum derdim. Diğer sanıklarla telefonla konuşmadım. Sadece C. ile görüştüm. Ben cebi arıyordum. Cep telefon numarasını arardım. C. sorun olduğunda beni arardı. Cep telefonumu arardı. Cezaevini aramazdı. Hiç kimseyle görüşmem. N.Ç.ile görüşmedim. Görüşsem görüştüm derdim. Keşke görüşseydim. İyi olurmuş. İddianamede belirtilen cep telefonuyla görüşmüşümdür. Bu Nuri değildir. C. Ç. ile aralıklı olarak görüştüğümü kabul ediyorum, Ö. Y.'ı tanımam, kendisini hiç görmedim. Apartta o kalabalık arasında varsa bilmiyorum. Birebir görmedim. Ö.'ın telefonla cezaevinde görüşmedim. C.'in yüzünü görmedim. Telefonla görüştük. 13.10.2012 tarihinde ben kendilerini görmediğim kişilerle nasıl buluşayım, kabul etmiyorum. 14.10.2012 tarihinde C. Ç. beni aradıysa doğrudur. Kızımla ilgili konuyla konuşmuşuzdur. 14.10.2012 tarihinde saat 23.58'te N.Ç.'i aramadım. Kabul etmiyorum. Ö.Y. ile görüşmedim. Daha önce beyan etmiştim. Cezaevi Ovaeymir beldesi sınırlarında yer alıyor. Ö. Ü. memur arkadaşım, kullandığı telefonuyla konuştum. Bazen iddia oynarız, borç para istesen de vermez, postaneyi arattırdım. Senin adına para yatırılıp yatırılmış mı gibi 10.000 TL ya da 10.000 dolar gibi bir para ortada yoktur. Tesadüfen aradım. Art niyetli değildir. İki defa aradım. Hafızamda olduğu için aradım. C. Ç. ile 45'li numara ise doğrudur görüşmüşümdür. Saat 15.45 ve 16.31'de beni aradı. Üç sefer olay günü 19'unda aradı. Ben o tarihi hatırlıyorum. 18'inde de olaydan bir gün önce de aramış. C. ise onunla ilgili tapeleri kabul ediyorum. Sorun yok bu konuda. 18'inde Özkan ile görüşmedim. Bir de burada görüyorum. 18'indeki ödemeler biz yazları Isparta'ya gül toplamaya gideriz, 2008 yılından beri kredi ödüyoruz bankalara, o gün 8.600 TL gibi, A., V.'a ödeme yaptım, kredi kartı ödemeleriydi, kızıma 50 TL gönderdim. Bu para elime 3.000 TL kayınvalidem gönderdi. A.'tan 3.000 TL eşim kredi çekti. İcra müdürlüklerinde borç dosyam var. Devlete borcum 6 milyar 800 milyon liradır. H.'ye borcum yoktur. V.'a 6.000 TL borcum var. Toplam borcum 6 milyar 800 milyon TL'dir. Para evde duruyordu. Eşimle çıktım yatırdık. Kayınvalidem PTT Bank ile parayı gönderdi. Saati hatırlamıyorum. Yanlış bir şey söylemek istemiyorum. Yanıltmak istemem. Evden aldım parayı teker teker yatırdım. F. Ç.eşimin ismidir. Eşimden boşandım. Ben çekme katta yaşıyorum. Verdiğim adres doğrudur. Fiili olarak eşimden boşandım. Karı koca hayatı yaşıyoruz hâlâ, kağıt üzerinde boşandık. Resmi olarak boşandık. Sadece altlı üstlü oturuyoruz. 5.000 TL maaş alıyoruz eşimle birlikte. Olay günü C. Ç.ile görüştüm. Konu ise yine kızım hakkında idi. Bir hafta sonra kızlarımın üniversitesi başlıyor. Onları garajdan uğurlamak istiyorum. Başka bir şey değil.”,

Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.

Sanık N. Ç.20.03.2013 tarihinde Kollukta; “Bana sormuş olduğunuz A. Ç.benim amcamın oğlu olur. Benim A. Ç. ile sıklıkla görüşmemiz yoktur. İşlerimiz yoğundur. Bizim inşaatlarda M. Ç. öldürülmeden önce bir müddet çalıştı, daha sonrada galeriye seyrek de olsa gelirdi. Sabıkalı olduğu için yanımızda bulundurmak istemiyorduk. M. Ç., Ö. K. tarafından öldürüldü. Bu olaydan sonra A. Ç. gerek Facebook, gerekse diğer yorum yapılan haberlerde bu işin intikamını alacağını yazmış, çevresine de bunu söylemiş, bize herhangi bir şey söylemedi. Abimin öldürülmesinden sonra A. Ç.'in kardeşi B. Ç. intihar etti. Bu olaydan sonra da A. Ç. tamamen bunalıma girdiğini A. kendisi söylüyordu. Olayın olduğu gün ben İzmir'den gelmiştim. Mahalledeyken olayı öğrendim. Olayın nasıl gerçekleştirdiğini bilmiyorum. Büyük abimiz olan E.Ç. bu olayın bizi etkilediğini söyleyerek A. Ç. ile görüşmemizi istemedi. Ben de cezaevine görüşe gitmedim. A. Ç.'in silahı olup olmadığı, silah taşıyıp taşımadığı hakkında bilgim yoktur. Ö. K.'ı tanırım ve S. Cezaevi'nde olduğunu da biliyorum, ne zaman bu cezaevine gittiğini bilmiyorum. Benim Ö. K.'ın cezaevinden tedavi için diş hastanesine gideceği hakkında bilgim yoktur. Daha sonra A. Ç.'in de bunu Mermerci İbo lakaplı İ. A.'den öğrendiğini ifadeleri inceleyen avukatlardan öğrendim. A. Ç.'in bu bilgiyi ne şekilde elde ettiği hakkında bundan başka bir bilgim yoktur. A. Ç.benim amcamın oğludur. Kendisi eski ismi Karaman olan yeni ismini hatırlayamadığım mahallede oturduğunu biliyorum. Bekârdır, ailesi ile kalıp kalmadığını bilmiyorum. İş olarak zaman zaman pazarlarda balıkçılık yaptığını biliyorum, başka da bir iş yaptığını bilmiyorum, kendisi ile akrabalık bağı dışında bağlantım yoktur, samimiyetim yoktur. A. Ç.kendine bir hat alır bir müddet kullanır faturasını ödemez telefon hattı da kapanır gider. Bu nedenle kullandığı sabit bir hattı olmadı. Benim telefonumda da kayıtlı bir telefon numarası yoktur. A. Ç.'in olay öncesi, olay günü veya sonrası S.'a gelip gittiği hakkında bilgim yoktur. Bilgim olsa engel olurdum. S.'da akraba, iş veya arkadaş olarak irtibatlı olduğum herhangi bir kimse yoktur. Ben işim gereği her hafta İzmir'e gider gelirim. Bundan dolayı S.'dan geçerim. Ben olaydan 2-3 gün öncesi İzmir'de idim. 19.10.2012 tarihinde tekrar Denizli'ye döndüm. S.'dan geçerken durup durmadığımı hatırlamıyorum Ben İzmir'e abim C. Ç.'in İzmir'de iş ortağı olan Ege Batı isimli iş yerinin sahibi H. isimli soyadını bilmediğim şahsın yanına gittim. Bu şahıs kömürcülük yapmaktadır. Abim C. Ç. de başka bir araçla İzmir'e gitti. Abimle ben gezme amaçlı olarak gitmiştik. İzmir'de iken başka bir ile, ilçeye gidip gitmediğimizi hatırlamıyorum. Ben İzmir'e tam olarak hatırlamıyorum ancak F.F.marka araçla gittim. Ancak bu arabanın kime ait olduğunu ve plakasını hatırlamıyorum. Bu aracı kendi galerimden çıkardığım bir araç olabilir. İzmir'e giderken yanımda başka birisinin bulunup bulunmadığını hatırlamıyorum. İzmir'den C. abim ile beraber ayrıldık ancak ben ondan önce yola çıktığım için onun ne zaman yola çıktığını bilemiyorum, ayrıca farklı araçlar ile ayrıldık. Abim C.'in yanında herhangi birisinin olup olmadığını bilmiyorum. C. abim İzmir'e başka bir araba ile gitmişti. Onun kullandığı araba Volkswagen olabilir. Bu aracın kime ait olduğunu bilmiyorum. 19.10.2012 gecesi Denizli'ye geldikten sonra mahallede iken olayı öğrendik, saatini hatırlamıyorum ancak güneş batmıştı, bunun üzerine ben tekrar muhtemelen aynı araç ile S.'a hareket ettim. S. il merkezine gelmeden gitmekten vazgeçtim ve geri döndüm. Denizli'ye gelerek bir gün sonra yani 20.10.2012 tarihinde A. Ç.'in mahkemesine gittim. S.'ı ve mahallelerini pek bilmem, genelde ana yoldan gelir geçerim. S. Ceza İnfaz Kurumu'nda jandarma görevlisi, infaz koruma görevlisi, mahkûm olarak kalan, S. Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi'nde herhangi bir rütbede görevli memur veya işçi, herhangi bir kamu kurumunda çalışan, görev yapan tanıdığım yoktur. S. ve ilçelerinde memur olan benim bildiğim akrabam da yoktur. Ö. K.'ı ve eşini tanırım. Bundan başka tanıdığım yakını yoktur. Benim Ö. K.'ın eşi ile herhangi bir görüşmem olmamıştır. Bildiğim kadarı ile bizim ailemizden de bununla görüşen yoktur. Ben kimseyi arayarak tehdit etmedim, yüz yüze de tehdit etmedim. Ailemden herhangi bir kimsenin de tehdit ettiğini sanmıyorum.”,

09.05.2013 tarihinde Kollukta; “Maddi durumun iyidir. Ben müteahhitlik yapıyorum. Benim ve abim N. Ç.adına kayıtlı H. İnşaat isimli şirketimiz vardır. Bu günlerde Ö.Ç. İnşaat isimli yeni bir şirket kurdum. Bu şirket yalnız benim adıma kayıtlıdır. H.İnşaat olarak Unicity l ve Unicity 2 isimli iki apart inşaatını yaptık. Bu iki apart faaliyete geçtikten sonra Unicity l isimli apartı abim C. Ç. işletiyor. U. 2'yi ise B. isimli bayan ile bu bayana yardımcı olan yeğenim M. H. Ç. işletir. Ben apartların inşaatlarını yaptım. Apartların faaliyetlerini bilmem. Yani kimler kalır, kaça kiraların, kimler satın almıştır bilmem. Apartların satışları ile ilgili abim N. Ç.ilgilenir. Apart 1'i C. abim, Apart 2'yi ise B. isimli bayan kiraya verir. S.'da herhangi bir kurumda yani cezaevinde gardiyan, jandarma görevlisi, diş hastanesinde çalışan herhangi bir görevli ile S.'da yaşayan kimsem yoktur. 23.08.2012 tarihinde ben S. Cezaevi'ne gitmedim. S.'a niçin geldiğimi hatırlamıyorum. S.'a yemeğe gelmiş olabilirim. Ö. Y. ile birlikte gelmiş olabilirim. Ben A. Ç. ile samimi değilim. Kedisi ile sık görüşmem, kendisini en sonra olaydan yaklaşık 10 gün kadar önce Denizli'de görmüştüm. Sonra olay olana kadar görmedim. A. Ç.'in olay günü S.'a nasıl geldiğini ve olayda kullandığı silahı nereden veya kimden aldığını bilmiyorum. A. Ç. sürekli telefon değiştirirdi. Ben kendisinin en son hangi hattı kullandığını bilmiyorum. Kendisi ile herhangi bir görüşmem yoktur. Ben 17.10.2012 tarihinde kendime ait olan 34 .. plakalı B. marka aracımla Denizli'den İzmir'e gittim. Bu aracımın plakasını ilk ifademde hatırlamamıştım. Sonradan hatırladım. 17.10.2012 tarihinde Denizli'den İzmir'e giderken S.'da durakladığımı ve yemek yediğimi hatırlıyorum. S.'dan İzmir'e genellikle otobandan giderim. Bazen Ortaklar beldesine de yemek yemeye gittiğim olur. 17.10.2012 tarihinde Denizli'den İzmir'e giderken yanımda bir bayan arkadaşım vardı. Bu tarihte S.'da yemek yedikten sonra otoban üzerinden İzmir'e gittim. H. D.isimli şahıs C. abimin asker arkadaşı olur. Kendisi İzmir'de kömür işi yapar. İzmir'e gidip geldikçe görüşürüm. Kendisi de Denizli'ye yanımıza gelir. 17.10.2012 tarihinde İzmir'e gittiğimde H. D. ile yüz yüze Alsancak tarafında görüşmüşümdür. 17.10.2012 tarihinde İzmir'e gittim. 19.10.2012 tarihinde Denizli'ye döndüm. İzmir'de genellikle H. D.'in evinde kalırım. Ben 17.10.2012 tarihinde İzmir'e gittiğimde ailemden kimse İzmir'de yoktu. 18.10.2012 tarihinde de İzmir'de idim. İzmir'de dolaştım. Bu tarihte C. abimde İzmir'e gelmişti. Kendisi ile Kordon tarafında yüz yüze görüştüm. Kendisi yalnızdı. Ben C. abimle görüştüğümde H. D.yanımızda yoktu. Yine yanımızda başka kimse yoktu. İzmir'de kaldığım sürede genelde H. D.'in evinde kalırım ancak 17-18.19.10.2012 tarihlerinde İzmir'de nerede kaldığımı hatırlamıyorum. 19.10.2012 tarihinde öğle saatlerinde Ö. Y. ile birlikte benim aracımla İzmir'den S. üzerinden Denizli'ye gittim. S.'da bir iki saat takıldık. S.'da herhangi bir kimse ile görüşmedik. Özkan sürekli yanımdaydı. Sonrasında akşama doğru Denizli'ye gittik. A. Ç.'in annesi Emirşah abimi arayarak A.'in birini vurduğunu söylemiş, biz de çıktık A.'in evine gittik. Evinde olayı öğrendik. Olayı öğrendiğimiz saati hatırlamıyorum. Ben İzmir'den C. abimden önce çıktım. C. abimin Denizli'ye saat kaçta döndüğü konusunda bilgim yoktur. Ben A. Ç.'in cinayet olayını işlediğini duyduğumda C. abimde yanımızdaydı. Ö. Y. yanımızda değildi. Olaydan sonra S. tarafına doğru geldik. Kuyucak yakınlarında uygun olmayacağını düşündüğümüzden Denizli'ye geri döndük. İzmir'de C. abimde hangi araç olduğunu hatırlamıyorum. A. Ç.çok şık hat değiştirirdi. En son hangi hattı kullandığını biliniyorum. Bende kayıtlı 0543 ...numaralı numarası vardır. Kendisi ile sık görüşmem. Kendisi ile telefonda en son ne zaman görüştüğüme hatırlamıyorum. Yeni A. Ç. ile olaydan yaklaşık 10 gün kadar önce yüz yüze Denizli'de görüşmüştüm. Bana sorduğunuz 0532 3377639 numaralı telefonu H. D.'e aittir. Kendisi hâlen nerede olduğunu bilmiyorum. Ben 17.10.2012 tarihinde İzmir'e gittiğimde kaldığım otel ya S. Otel ya da S. Otel'dir. 17.10.2012 tarihinde A. Ç. ile otelde aynı odada kaldık. 18.10.2012 tarihinde sabah A. Ç. ile birlikte otelden ayrıldık. Sonra A. Ç. ‘Ben ablama gidiyorum.' diyerek yanımdan ayrıldı. Aynı gün akşam ben yalnız olarak otele geri döndüm. 18.10.2012 tarihinde geceyi aynı otelde geçirdim. 19.10.2012 tarihinde İzmir'de kaldığım otele yakın bir yerde C. abimle görüştük. Sonra C. abime otele yakın yerde ayaküstü bulunduğumuzu sırada Ö. Y. yanımıza geldi. C. abim yanımızdan ayrıldı. Ben Ö. Y. ile birlikte bir müddet sonra İzmir'den S.'a doğru hareket ettik. S.'a geldiğimizde S.'da yemek yedik. S.'da birkaç saat oyalandık. Sonrasında Denizli'ye giderken yolda hatırlamadığım yerdeki bir benzinlikte duraklayıp çay içtik ve bir şeyler yedik. Sonra Özkan ile birlikte akşama doğru Denizli'ye vardık. S.'da tam olarak ne kadar kaldığımızı bilmiyorum. Denizli'ye saat 18.00- 19.00 sıralarında vardık. A. Ç. ile birlikte kaydığımız otel parasını nasıl ödediğimizi hatırlamıyorum Ancak genellikle İzmir'de kaldığımız sürede masraflarımızı H. D. karşılar. Otel paralarını da H. D. vermiş olabilir. Tam olarak hatırlamıyorum. A. Ç. ile otelden ayrıldıktan sonra bir daha görüşmedik. Otelde A. Ç. ile aynı odada kaldığımda kendisi ile herhangi bir şey konuşmadık. A. Ç. de bana bir şey anlatmadı. Yalnız ablasıgile gideceğini söyledi. Doğrudur 19.10.2012 tarihinde 34 AH 1433 plakalı aracımla sabah saatlerinde İzmir'den S.'a otoban üzerinden geldim. 19.10.2012 tarihinde sabah saatinde S.'a Ö.Y. ile geldiğimizde direkt Nazilli ilçesine kadar gittik. Nazilli ilçesinden Ortaklar beldesine doğru geri döndük. Ortaklar'da Ö. Y. bir şey alacaktı ancak Özkan'ın ne alacağını ve tam olarak ortaklara girip girmediğimizi hatırlamıyorum. Ortaklar tarafına gittiğimizde saat 11.30-12.00 sıraları idi. O bölgede bir müddet oturduk. Sonra S.'a geldik. S.'da şehir merkezinde takıldık. S. şehir merkezinde kimse ile buluşmadık. S. merkezde 3-4 saat kadar kaldık. Benim cinayet olayı ile herhangi bir ilgim yoktur. A. Ç.' in S.'da olduğunu kesinlikle bilmiyordum. S.'da bulunduğum sürede Ö.Y. yanımdaydı. S.'dan saat 16.00 sıralarında ayrıldım. Denizli'ye giderken yolda herhangi bir yakınımla görüşmedim. Yalnız bir benzinlikte durup çay içtik sonra yola devam ettik. Ben Denizli ye gittikten sonra Emirşah abimin evinde olayı öğrendim. Ben Denizli'ye gittikten sonra abim C.'in ne zaman Denizli'ye geldiğini bilmiyorum. S. İ. isimli şahsı Denizli'de simaen tanının. Kendisinin adliyede çalıştığını biliyorum. Ailemden tanıyan olup olmadığını bilmiyorum. S. İ.'ın S.'da görev yapan bir gardiyanın kızının aparta yerleştirilmesi için ricada bulunup bulunmadığını bilmiyorum. Ben üzerime atılı herhangi bir suçlamayı kabul etmiyorum.”,

Cumhuriyet Başsavcılığında; “Ben Ö. K.'ın öldürülmesi olayı ile ne ilgiliyim ne de bilgiliyim, polis merkezinde verdiğim tüm ifadelerim doğrudur, ekleyecek hususlar olacak. Ben infaz memuru A. H.'ı tanımam, sorduğunuz Y. Y. isimli şahsı da tanımam. Benim A. H. ile Y. Y.isimli şahıslarla da telefon görüşmem olmamıştır. Ben cinayetten bir gün önce İzmir'e H. D.'in yanına gittim. Onlar Kordon'da otururken gece geç saatlerdi, A.'in oradan geçtiğini tesadüfen görünce onu da çağırdım. Biraz konuştuk, onun kardeşi intihar ettiği için ilgilenme ihtiyacı hissettim. Kendisi ablasının evine gideceğini söyledi, ben de ‘Bu saatte gitme.' dedim, cebinde de parası olmadığını bildiğim için 20 TL verdim, aldım otele götürdüm, otelde kaldık, sabah kahvaltı yaptık, otelden çıktık. Sabah 11.00 gibi ayrıldık. Ayrıldığı gün, bu anlattığım gün cinayetten bir gün önceki gündür, onunla karşılaşmamız iki gün öncesi gecesidir, yani 17.10.2012 tarihindedir. Ben A.'in cinayeti işlediği zaten bildiğim için başım derde girer korkusuyla polise bir gün önceki geceyi birlikte geçirdiğimizi söyleyemedim. İkimiz aynı otelde aynı odada kaldık. C. ile Nuri bizimle aynı otelde olmadıkları gibi İzmir'de değillerdi. Ben cinayetten bir gün önce yani anlattığım gibi A.'le ayrıldıktan sonra akşama doğru C.'le bir araya geldik, zaten C. işi nedeniyle İzmir'e sık sık geldiğinden o da İzmir'e gelmişti, C. yalnızdı. C.'le o gün akşam yani gece yarısı civarı ayrıldık. O giderken yalnız gitti. Ben otelde tek kaldım. 19.10.2012 sabahleyin ben tek başıma otelde çıktım. Özkan'la bir araya geldik, yalnız nasıl bir araya geldiğimizi hatırlamıyorum, Ö. D.'ye dönecekti, beraber yola çıktık. S. çıkışında yani Germencik'te termal otele bakmaya gittik. Sonra yola devam ettik. Germencik'te çay içtik. Yola devam ettik. Saatini hatırlamıyorum, S.'da çay içtik. S. şehir merkezine hangi saatte geldiğimizi hatırlamıyorum, aradan uzun zaman geçti. Hangi saatte ayrıldığımızı hatırlamıyorum. S. il merkezinde yani şehirde ne kadar kaldığımızı tam hatırlamıyorum. S.'da kaldığımız süre içerisinde şehir merkezine Özkan'la girdim, nereye girdiğimizi hatırlamıyorum. Özkan'ın işleri vardı. Bu nedenle Nazilli'ye hareket ettik. Bu süre içerisinde A. Ç.'le bağlantımız olmadı, atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben A. Ç.'le hareket etmiş, ona yardım etmiş ya da suça azmettirmiş değilim.”,

Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “A.H.'ı ilk kez soruşturma nedeniyle gördüm, daha öncesi itibarıyla kesinlikle tanımıyordum, Y.Y.isimli şahsı da tanımam, Ne A.H.ne de Y. Y. isimli şahıslarla herhangi bir telefon görüşmem olmamıştır. Cinayetin işlendiği günden iki gün önce İzmir'e H. D.'in yanına gitmiştim. Çeşitli sebeplerle sık sık İzmir'e gidip gelirim, Ekim ayı içerisinde de üç kez gittim, 17 Eylül tarihinde İzmir, Kordon'a gittiğimde sürekli oturduğum L. Kafe'de H. ile birlikte akşam oturuyorduk, A.'in oradan geçtiğini tesadüfen gördüm, hatta o olup olmadığı hususunda tereddüt yaşadım, çağırdım biraz konuştuk, kendisini çok bunalımlı gördüm, kardeşinin de intihar ettiğini düşününce amcamın bir daha acı yaşamaması için kendisi ile ilgilenmek istedim, öncesi itibarıyla sabıkalı olduğu için de bir suça karışır diye korktum, kendisi ablasının evine gideceğini söylemesine rağmen kendisine güvenmedim, ‘Bu saatte gitme.' dedim, hatta kendisine harçlık da verdim, aldım, kaldığım otele götürdüm, o gece otelde birlikte kaldık, güvenemediğim için farklı bir odaya bile gönderemedim. Aynı odada kaldık. Sabah birlikte kahvaltı yaptık, daha sonra otelden çıktık, tahminim saat 11.00 gibi ayrıldık, ayrıldığımız gün cinayetin işlenmesinden bir gün öncesidir. Daha öncesi itibarıyla A. ile o gün birlikte kaldığımızı söyleyememiştim çünkü A.'in cinayet işlediğini bildiğim için çekindim, başımın derde gireceğini düşündüm. Sabıkam yoktur, bugüne kadar adliyelik hiçbir işim olmamıştır, biraz da bundan çekindim. Ben S. Otel'de kaldım, abim C. ile Özkan, Balçova K. Otel'de kalmışlardır. O gün akşama doğru C. ile bir araya geldik, C.'in işi nedeniyle sık sık İzmir'e gelip giderdi, beraber gelip gittiğimiz de olmuştur. 18.10.2012 tarihinde gece yarısı C. ile ayrıldık, ben otelde tek kaldım. 19.10.2012 tarihi sabahleyin otelden tek başıma çıktım Özkan ile bir araya geldik, Özkan da Denizli'ye gelecekti, beraber yola çıktık, Özkan'ın S.'da işleri varmış, bunlar için durmamız gerekti, ayrıca Germencik'teki termal otele bakmaya da gittik, Germencik'te de çay içtik, benim o gün Denizli Belediyesi'nde atmam gereken imzalar vardı, inşaat ruhsatının çıkarılması amacıyla atmam gereken imzalardı ancak Özkan'ın işleri uzadı, ben de mesaiye yetişemedim. O gün kesinlikle A. Ç. ile herhangi bir irtibatım olmadı, zaten böyle bir şey yapacağını bilseydik, kesinlikle ben ihbar ederdim, kardeşimin öldürülmesi olayı nedeniyle Denizli Barosu'na kayıtlı en iyi avukatları tutmuştuk, yaklaşık 25.000 TL kadar bir para ödemiştik, biz Ö. K.'ın kanunen en yüksek cezayı alması için avukatlarımızı tutmuştuk, zaten kendisi ağırlaştırılmış müebbet cezası almıştı, yine Ö. başka bir suçtan dolayı yine 46-47 yıl cezaya çarptırılmıştı, böyle bir şey yapmış olmam mümkün değildir. Ö. K.'ın ailesi ile de hiç bir husumetimiz olmadı, aksine kendilerine yardımcı olmaya bile çalıştık, ben üzerime atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum, A. Ç.'i suça azmettirmem, ona yardım etmem mümkün değildir, ziyaretine bile gitmiş değilim, maddi durumum son derece iyidir, yaklaşık 150 işçi çalıştırmaktayım, böyle bir işe kalkışmam mümkün değildir. Yukarıdaki savunmalarımı aynen tekrarla serbest bırakılmamı talep ederim.”,

Mahkemede; “İddiayı kabul etmiyorum. A. amcamın oğludur. Aramız normaldir. Pek görüşme fırsatımız olmuyor değil, arada bir görüşüyoruz. İnşaat işi olduğundan geç saatlerde gelebiliyoruz. Ben müteahhidim. Şirketin %50'si benim, %50'si Nuri abim adınadır. Aparttaki dairelerin %80'i satıldı. A.'ı tanımıyorum. Kızının kaldığını ilk defa duydum. Apart 1'e C. abim bakıyor. B. Hanıma paraları toplaması, gelen giden müşterilerle ilgileniyordu. S.'a ve İzmir'e gidiyorum. Şirket Nuri abim ve bana ait olduğu için eşyaların alımlarıyla biz ilgileniyoruz. Biz sadece Denizli'den değil de daha uygun malzeme nereden uygunsa oradan alıyoruz. Avize siparişi vermiştik. Bakmamız için aramıştı. Yanlış gelen avizeleri topladım. İzmir'e yalnız gittim. Araç benim kendi aracımdı. 34 ...plaka sayılı B.markaydı. 17 Ekim akşam saatleri 19.30 gibi çıktım. H.'i aradım. S.'da kalmadım diye hatırlamıyorum. İhtiyaç molası için 10 dakika falan kalmış da olabilirim. İzmir'de L. Kafe'ye gittik. Yemek yedik. L.Kafe'de çay içerken A.'i gördüm. O da ablasına gelmiş. A.'e nereye gideceksin dedim. Arkadaşların yanına gideceğim oradan ablama geçerim demişti. Ben de arkadaşlarının yanına gitmesini istemedim. Yanımızda H. D.de vardı. Ben H.'in evinde kalmayı planlıyordum. A.S. Otel'e gittik. Zira H. ile A. birbirlerini tanımıyorlardı. H. evine gitti. Biz otelde kaldık. A.'in kimliği yoktu. Otelci, ‘Alırım ilerleyen saatlerde polis geliyor sorun olur.' dedi. Karakoldan kimliği olmadığı için kağıt istedik. A. ceketinin cebinden kimlik çıkarttı. Soğuk mühür olmadığından şüphelendiği için polislere söylüyor. Ondan sonra ayrıldık. O günden sonra A.'i ilk defa burada görüyorum. Benim Denizli'den nereye çıktıysam belgeleriyle ne için gittiğimi verebilirim. C. abim de İzmir'e gelmiş. Şoförle birlikte gelmişler. Gece ben kendi otelime gittim. Onlar da kendi otellerine gittiler. Özkan sabah 07.30-08.00 gibi yanıma geldi. Birlikte yola çıktık. Yengemin rahatsızlığı nedeniyle termal otel araştırmak için Germencik'teki termal otele uğramıştık. Öğlen gibi otelden çıktık. Ya da öğlene doğru çıktık. Denizli'ye dönüyorduk. Kuyucak'ta şoför kaza yapmıştı. Buradaki adliyeye uğramak istedi. Kaza davası vardı, adliye kapalıydı. Baldızımın eşi vardı. İşin bittiğinde beni ara gelip alırım demiştim. Ben de S.'da bulunan Forum'un yanında bulunan T. Sitesi'ne gittim. Bacanağım N. Ş.'le oturduk. Onun arabası da sanayideymiş. Benimle gidip gidemeyeceğini sordu. Onu istediği yere götürdükten sonra Denizli'ye gittik. Kuyucak'tan S.'a döndüğümüzde saat 14.00-14.30 civarı olabilir. S.'dan ayrıldığımızda 1,5-2 saat kaldık. Diş hastanesi civarına gitmedik, yerini de bilmiyorum. Ben zaten Ö. ile birlikteydim. C. ile hiçbir şekilde görüşmedim. Denizli'ye döndüğümde yanlış olmazsa 20-25 dakika sonra C. abim geldi. Tam hatırlamıyorum. Annem en büyük abim E.'le (E.) kaldığı için akşam yemeklerini de genelde hep orada yeriz. Abim de ben vardıktan 20-25 dakika sonra büyük abimin evine geldi. Kendisini orada gördüm. Sabah da Özkan'ı yanıma getirdiğinde görmüştüm. Ben Özkan'la ayrıldıktan sonra kendisi İzmir'de kaldı. 0532 ...numaralı cep telefon hattını kullanıyorum. A. ile İzmir'de tesadüfen görüştük. Hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum. Denizli'de ticaretim zedelenmek üzere, tahliyemi istiyorum.”,

C. Ç.27.11.2010 tarihinde Kollukta; “M.Ç. isimli kardeşim Ö. K.tarafından öldürüldükten sonra A. Ç.'in kardeşi B. Ç.sanırım bu olayın etkisi ile bunalıma girerek intihar etti. Kardeşimin öldürülmesinde silahın Mermerci İbo isimli şahıs tarafından verildiğini öğrendik ancak bunu ispatlayamadık. A. Ç.ve diğer amcamın oğlu D.Ç., B. Ç.'in intiharını M. Ç.'in öldürülmesi olayına bağlıyordu. Bunun için Mermerci İbo lakaplı İ. A.ile Bayramyeri Mahallesi'nde kavga etmiş, bunu aynı gün öğrendik. Sonuçta olay mahkemelik oldu, ancak mahkemenin neticesini bilmiyorum. Ben Ö. K.'ın eşi ile M. Ç.'in öldürülmesinden sonra bir sefer telefonla görüştük. Ancak bu görüşme tehdit şeklinde olmadı. Bizim aileden de Ö. K.'ın ailesi ile görüşen veya tehdit eden olmadı. Tehdit suçlamasını kabul etmiyorum. A. Ç.bana ve çevresine karşı bu olayın intikamını alacağını söylüyordu. Ancak biz bunu hiç ciddiye almadık. A. Ç.'in birçok suçtan dolayı sabıkası vardı. D. Ç. bir suçtan dolayı cezaevine girdi. Bizim sonradan duyduğumuza göre A. Ç. M.İbo lakaplı İ. A. isimli şahıs ile görüşmüş, İ. A.'de Ö. K.'ın diş hastanesine tedavi için götürüleceğini söylemiş. Daha sonra da olay tarihinde S.'a giderek olayı gerçekleştirmiş. Ben bütün bu olanları daha sonradan çevremden öğrendim. A.'in hareket tarzını daha önceden bilmiyordum. Bilsem engel olurdum. Bu olay bizi her yönden olumsuz yönden etkilemiştir. İşlerimizi bile etkilemiştir. Ö. K.'ın cezaevinden diş hastanesine gideceği hakkında kesinlikle benim bilgim yoktur. A. Ç.'in de Ö. K.'ın hastaneye gideceğini yukarıda belirttiğim şekilde İ. A.'den öğrendiğini duydum. İ. A.'ün de bu bilgiye nasıl ulaştığını bilmiyorum. A. Ç.benim öz amca oğlum olur. Kendisi eski ismi Karaman Mahallesi olan yeni ismi Merkez Efendi Mahallesi'nde oturduğunu biliyorum. Olaydan önce annesi ile birlikte hayvan pazarında çalıştığını biliyorum. Ancak belirgin bir işi yoktur. Ara sırada pazarlarda karpuz ve balık satış işi yaptığını biliyorum. A. Ç. bekârdır. Ben evliyim. Bundan dolayı aile görüşmemiz olmaz. Ancak öz amcamın oğludur. Genelde düğün, cenaze gibi merasim olduğunda görüşürüz. Ancak sıklıkla görüşmemiz yoktur. Benim telefonumda A. Ç.'in telefonu 0543 947 43 17 olarak kayıtlıdır. Kendisi ile 6-7 ay önce bir görüşmem olmuştu, bu numaradan veya başka bir numaradan da görüşmüş olabilirim. Benim A. Ç.'in S.'a nasıl gelip gittiği hakkında herhangi bir bilgim yoktur. Benim S.'da herhangi bir akrabam yoktur. Tanıdığım şahıs da yoktur. İzmir'de akrabam ve kendime ait iş bağlantılarım var. S.'da herhangi bir iş ve akraba bağlantım yoktur. İşlerim gereği 18.10.2012 gün İzmir'e gittim. 19.10.2012 tarihinde tekrar Denizli'ye tam olarak hatırlayamıyorum tahmini olarak saat 17.30 veya 18.00 sıralarında geri döndüm. S.'da durmadım. Denizli'ye hangi arabayla gittiğimi tam olarak hatırlayamıyorum ancak beyaz renkli 20 ...plaka sayılı Volkswagen marka oto ile gitmiş olabilirim, çünkü o sıralarda bu arabayı kullanıyordum. Ancak olaydan sonra saat 20.00 sıralarında olayı Denizli'de öğrendim ve aynı gün gece olayı öğrenmek üzere tekrar S.'a tam olarak hatırlamıyorum 4-5 araba ile akrabalarımla birlikte yola çıktık. Yolda iken Sarayköy yakınlarında aslen İzmirli olan H. D.de olayı öğrenmiş, Denizli'ye doğru yola çıkmış, telefonda görüştüğümüzde Sarayköy yakınlarında buluştuk ve onun arabası ile S.'a gittik. Onun arabasının plakasını bilmiyorum ancak kendine ait 34 plakalı Volkswagen J. marka bir araçtı. S.'a giderken tam S.'a girmeden sanırım Sultanhisar ilçesi olabilir orada iken olayın içeriğini öğrendik, gitsek de A. Ç.'i göremeyeceğimizi bildiğimiz için Sultanhisar'dan geri döndük. S. Ceza İnfaz Kurumunda jandarma görevlisi, infaz koruma görevlisi, mahkûm olarak kalan. S. Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi'nde herhangi bir rütbede görevli memur veya işçi, bunun haricinde herhangi bir kamu kurumunda çalışan tanıdığım yoktur. Tanıdığım olmadığı için buralarla ilgili görüşmem de yoktur. Benim S.'da resmi veya sivil olarak, iş olarak ve ya arkadaşlık olarak herhangi irtibatlı olduğum şahıs yoktur. Ö. K.'ın ailesini çok iyi tanırım. Yukarıda belirtiğim gibi eşi ile tehdit içerikli olmayan bir adet telefon görüşmem olmuştur. Benim ve ailemin Ö. K.'ın ailesine karşı herhangi bir tehdit içerikli telefonla veya yüz yüze görüşmemiz olmamıştır. Ö. K.'ın eşi haricinde başka bir aile ferdi ile görüşmemiz olmamıştır.”,

09.05.2013 tarihinde Kollukta; “Yukarıda bildirdiğim Unicity 1 isimli apartı işletirim. Unicity 2 isimli apartı bu tarihten yaklaşık 4-5 ay öncesine kadar yeğenim olan M. H. Ç.işletiyordu. Bildirdiğim tarihten sonra B. isimli soyadını bilmediğim bayan işletmeciliğini yapıyor. Yine yeğenim M. H. Ç. de bu apartta çalışıyor. Yukarıda belirttiğim 0532 3628777 numaralı hattı yaklaşık 10 yıldır kullanmaktayım. Bu tarihten yaklaşık 1,5 yıl kadar önce İzmir'de ortağım olan H. S.'ın oğlu olan Y. S.'a iki adet kontörlü hat aldırdım. Bu hatlar Y.S. adına kayıtlıdır. Ben bu hatların numarasını hatırlamıyorum. Bu hatları aldırmamdaki sebep ise, işletmiş olduğum apartta kalan öğrenciler ve ailelerine yukarıda belirttiğim numaramı vermiştim. Ancak aparttakiler ve ailelileri zamanlı zamansız beni aradıklarından başka bir hat alma ihtiyacı duydum. Bu nedenle İzmir'de H. S.'ın iş yerinde bulunduğum sırada H. S.'dan bir adet şirket hattı istedim. H. S.'ın çalıştırdığı S.Madencilik isimli şirketin gayriresmî ortağıyım. Bu yüzden H.'dan şirket hattı istedim. Y. S.bana kendi adına kayıtlı iki adet kontörlü hat aldı. Ben bu hatlarla ilgili ücret ödediğimi hatırlamıyorum. Ben bu hatları H. S.'dan mı yoksa oğlu Yağızcan'dan mı aldığımı hatırlamıyorum. Almış olduğum hatlardan bir tanesini hiç kullanmadım. Diğer hatla ise Nokia X2 marka cep telefonunda kullandım. Ben sürekli telefon değiştiririm. Nokia X2 marka cep telefonunun şu anda nerede olduğunu bilmiyorum. İzmir'de Y. S. adına kayıtlı aldığı kontörlü hat ile işlettiğim apartta kalan öğrenci ve yakınlarıyla konuştum. Bu hatla yakın çevremden veya ailemden kimseyle konuşmadım. Benim Yağızcan Soykan'dan aldığım kontörlü telefon hattının numarasını ailemden ve çevremden kimse bilmez. Kullandığım 0532...numaralı hat şirket hattı olduğundan ve yakınlarında da şirket hattı olduğundan genellikle bu hattı kullanırım. Bu nedenle diğer hattı kimse bilmez. Maddi durumum iyidir. Aylık gelirim yaklaşık 5.000-10.000 TL arasıdır. Belirttiğim apartın yönetimi bendedir. Ayrıca H. İnşaat Limited Şirketi isimli aile şirketimiz var. Bu şirketin resmi olarak sahibi N. Ç. ve N. Ç. olarak görünüyor. İşlettiğim apartta yeğenlerim olan E. Ç., S.Ç.ve temizlik işlerine bakan L.Y. isimli bayan çalışıyor. İşlettiğim apartta kalan tüm kişilerin kayıtları tutulmaktadır. Sözleşmesi biten yani aparttan ayrılanların kayıtları iade ediliyor. Apartlar stüdyo daire olarak geçtiğinden Kimlik Bildirme Kanunu'na tabi değildir. S.'da tanıdığım arkadaş olduğum ve görevli memur ve benzeri herhangi bir kimse yoktur. Ancak S.'dan Denizli'ye gelen öğrencilerin aileleri ile görüşmüşlüğüm vardır. Bunları isim olarak bilmem. Benim S.'da S. Cezaevi'nde çalışan herhangi bir memur veya S. Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi'nde çalışan herhangi bir görevli veya S.'da çalışan herhangi bir kimseyi tanımıyorum. A. H. isimli bir şahsı tanımıyorum. Telefonumda A. H. isimli bir kayıt yoktur. D.H. isimli bir bayanı tanımıyorum. Bu bayanın nerede okuduğunu nerede kaldığını bilmiyorum. Benim yönetimimde olan apartta kalmış olsaydı bilirdim. Ancak benim çalıştırdığım apartta şu an için kalmadığına eminim. Önceki tarihlerde apartta kalmış ise bunu hatırlamıyorum. Aparttan çıkanların herhangi bir kaydı tutulmuyor. Ben S. İ. isimli şahsı tanıyorum. Kendisinin Denizli'de gardiyan olduğunu biliyorum. Samimiyetim yoktur. Ancak N. Ç. ve E. Ç. abilerimle samimi olabilir. S. İ.'ın A. H.'ın kızının apartta kalması için bir ricada bulunmuş ise de haberim yok. Kayıt zamanı dışında olduysa bundan haberim olurdu. İlk kayıt yoğunluğundan sonra S. İ.aparta iki bayan getirdi. Bayarlara yardımcı olduğumu hatırlıyorum. Bu bayanların oğlunun arkadaşları olduğunu söylemişti. Kayıt zamanı çok kalabalık olduğundan böyle bir rica varsa hatırlamıyorum. Bildirdiğiniz 0535 ...numaralı telefon benim cep telefonumda kayıtlı değildir. A. H.isimli bir şahsı tanımıyorum. Yaptığımı bildirdiğiniz iki adet telefon görüşmesini yaptıysam da hatırlamıyorum. Bu şahsın S. Cezaevi'nde gardiyan olarak çalıştığını, kızının Denizli'de üniversitede okuduğunu ve nerede kaldığını bilmiyorum. Ancak Müdürlüğünüzde bana gösterilen resminden, Deniz Hıracan'ı tanıdım. Bu bayan apartta kalmaya başladıktan 1 - 1,5 ay sonra oda arkadaşı ile problem yaşamıştı. Bu kızlar ailelerine haber vermişler araya aileler girince devreye ben girdim. Her iki kızın anneleri ile telefonla konuştum. Sonra iki bayanı da aparttan çıkarttık. D.H. benim işlettiğim aparttan çıktıktan sonra iki kızı da M. H. Ç.'e gönderdim ve bunların Unicity 2'de kalmalarını, iki kızın da ayrı odalarda kalmaları konusunda yardımcı olmalarını söyledim. Apartta tek kişi kaldıklarında fiyat pahalı olduğundan bunlara odalarında başka birini bulmalarını söyledim. Sonrasını bilmiyorum. 18.10.2012 tarihinde Denizli'den çıktıktan sonra S.'da çay içmek, yemek yemek veya mazot almak için durmuşumdur. S.'da durakladığım süre içerisinde kimse ile buluşmadım ve görüşmedim. Sonra İzmir'e gittim. O tarihte yalnız olarak Denizli'den İzmir'e gittim. Tam olarak hatırlamıyorum ancak 20 ... plakalı beyaz renkli P. araç olabilir. Ben galericilikte yatığımdan değişik araçlara biniyordum. S.'dan İzmir'de otoban üzerinden gittim. Ben bazen Ortaklar beldesine uğrar orada yemek yer sonra otobana girerim. 18.10.2012 tarihinde İzmir'de gittiğimde direkt Konak ilçesinde N. İş Hanı'nda S.Madencilik isimli şirkete H. S.'ın yanına gittim. Burada H. S. ile şirket hesaplarını kontrol ettik. 18.10.2012 tarihinde İzmir'e gittikten sonra geç saatlerde asker arkadaşım H. Dönmez ile birlikte H.'e ait araçla Selçuk ilçesine geldik. Selçuk'ta H. D. bir arkadaşı ile görüştü. Sonra Ortaklar'a geldik. İzmir istikametine giderken sağda bulunan Kalyon isimli lokantada yemek yedik. Sonra tekrar Selçuk'tan otobana çıkmış olabiliriz. H. D. ile birlikte İzmir'e gittiğimizde Liman tarafından Pasaport Karakolu'nun olduğu yerde L. Kafe'de H. D.ile birlikte oturduk. Geceyi H. D.'in evinde geçirdim. 19.10.2012 tarihinde sabah katlıktan sonra saat 08.00- 08.30 sıralarında Konak'ta bulunan Sinerji Madencilik isimli şirkete gittim. Gittiğimde şirket açık değildi. H. S.daha şirkete gelmemişti. 19.10.2012 tarihinde öğlen saatlerine kadar İzmir'de kaldım Sonra öğlen saatlerinde otoban üzerinden S.'a yalnız olarak geldim, S.'da nerede durduğumu hatırlamıyorum ancak bir yerde durakladım. S.'da en fazla yarım saat kadar durakladım sonra Denizli'ye doğru hareket ettim. 19.10.2012 tarihinde saat 16.30-17.00 sıralarında Denizli'ye vardım. Abim E. Ç.' in evinde E. Ç., N. Ç. ve yengelerim ile birlikte otururken, A. Ç.'in annesi Eşref abimi aradı. A., Ö.'ı vurmuş dedi. Bunun üzerine biz de evden kalktık ve A. Ç.'in babasıgile gittik. Evde A. Ç.'in ailesi vardı. 18.10.2012 tarihinde İzmir'den yanımda asker arkadaşım H. D.ile birlikte Ortaklar beldesine kadar geldik. Oradan tekrar Selçuk istikametinden İzmir'e geçtik. Belirttiğiniz şekilde İzmir'den S.'a bir defa geldim. Yukarıda anlattığım gibi ortaklar beldesine kadar geldik. Ortaklar'da yemek yedikten sonra tekrar İzmir'de döndük. H. D.'in arcı ile Ortaklar beldesine gelip gittik. A. Ç.'in numarası cep telefonumda 0543 ...olarak kayıtlıdır. A. Ç.'in olay günü S.'a nasıl geldiğini bilmiyorum. Ben 18.10.2012 tarihinde İzmir'e 20 ... plakalı araçla gidip gitmediğimden emin değilim. O tarihte otobanda Karayolları KGS kartını kullandım. Benim H. Bank- I.Bank- F.Bank Fix - T. ve G.Bankası Bonus kredi kartlarım vardır. I. Bank'tan para alış verişim olur. H. D.'i 17 yıldır tanırım. Asker arkadaşım olur. Kendisi ile sürekli görüşürüm. Kendisi İzmir'de kömür işleri yapar. Çevremdeki herkes H. D.'i tanır. Kendisi ile en son 1,5 ay kadar önce görüştüm. Ben 18.10.2012 tarihinde yalnız olarak Denizli'den İzmir'de gittim. Geceyi asker arkadaşım H. D.'in evinde geçirdim. 19.10.2012 tarihinde öğle saatlerinde Denizli'ye dönüş yaptım. Saat 17.00- 17.30 sıralarında Denizli'de oldum. A. Ç. ile olaydan önce yaklaşık 15-20 gün kadar önce görmüştüm. Sonrasında görmedim. Olaydan önce A. Ç. ile İzmir'de veya Denizli'de görüşmedim. Bana sorduğunuz bu sorudan sonra tekrar düşündüm. 18.10.2012 tarihinde yani olaydan bir gün önce öğlene doğru yanımda Ö. Y. ile birlikte benim kullandığım ancak plakasını hatırlamadığım 20 ...olabilir, aracımla S.'a geldik. S. merkeze uğradık. Yemek yedik. İhtiyaç giderdik. Sonra Ö.ile birlikte İzmir'e gittik. İzmir'de ben Pasaport Karakolu'nun orada araçtan indin. Özkan araçla yanımdan ayrıldı. Bir bayan ile görüşmeye gitti. Özkan yaklaşık 1 saat sonra yanıma geldim. Bana sorduğunuz saat 17.15 sıralarında S.'a gelip gelmediğimi hatırlamıyorum. Akşam geç saatlerde dediğiniz gibi saat 22.40 sıralarında Ortaklar'a H. D.'in aracıyla H. D.ve Ö. Y. ile birlikte geldik. Ortaklar'da yemek yedik. Yanımızda başka bir şahıs yoktu. Ortaklar'dan İzmir'e gittik. Ö. Y. ile birlikte otele gittik. Otele ne şekilde gittiğimizi hatırlamıyorum. H. D.götürmüş olabilir. 19.10.2012 tarihinde sabah saatlerinde Özkan ile birlikte otelden çıktık. Konak, Çankaya tarafına gittik. Çankaya'da ayaküstü kardeşim N. Ç. ile görüştük. Kardeşim Nevzat yalnızdı. N.İzmir'e benden bir gün önce gitmiş olabilir. Ben Konak'ta önce L. Kafe'ye geçtim. Sonra şirkete gittim. Özkan ile Nevzat, plakasını ve markasını hatırlamadığım Nevzat'ın aracıyla Özkan ile Nevzat 19.10.2012 tarihinde sabah saatlerinde Denizli'ye gitmek üzere yanımdan ayrıldılar. Ben 19.10.2012 tarihinde Denizli'ye döndüğümde Nevzat ve Özkan Denizli'deydi Nevzat'ı abim Emirşah'ın evinde gördüm. Ben 18.10.2012 tarihinde belirttiğiniz şekilde İzmir'den S.'a gelerek. A. H.ile görüşmedim. Yine sorduğunuz A. H. ile para alışverişi yapmadım. 19.10.2012 tarihinde öğleden sonra tek olarak İzmir'den Denizli'ye doğru ayrıldım. S. merkezde yaklaşık yarım saat kadar durakladım. S. şehir merkezinde yemek yedim, nerede yemek yediğimi hatırlamıyorum. Sonrasında yalnız olarak Denizli'ye gittim. Bana 19.10.2012 tarihinde İzmir'den S.'a gelişim, olay saatine yakın S. Merkez Kemer Mahallesi tarafında bulunduğum şeklinde sorduğunuz konunum tamamen tesadüfi olduğunu düşünüyorum. A. Ç.' in o saatlerde cinayet olayını işlediğini ve S.'da olduğunu bilmiyordum. Yine N. Ç. ve Ö. Y.'ın S.'da olduklarını bilmiyorum. Denizli'ye giderken S. çıkışında bir benzinlikte durarak çay içtim. Denizli'ye vardığımda benden önce Nevzat'ın aynı benzinlikte durduğunu çay içtiğini yani aynı zamanda Denizli'ye gittiğimizi öğrendim. Bana sorduğunuz Y.Y. isimli şahsı tanımıyorum. Yine bu şahsa ait olduğunu söylediğiniz numarayı bilmiyorum. Bu numara telefonumda kayıtlı değildir. Görüştüğümü belirttiğiniz 0530 ... numaralı hattın kime ait olduğunu bilmiyorum. Y. Y. isimli şahsı tanımıyorum. Bu hattı Y. S.'ın İzmir'de kendi adına alarak bana verdiği hat olarak hatırladım. Bu hattı tam olarak hatırlamamakla beraber cinayet olayından sonra yani 19.10.2012 tarihinde sonra kullanmadığımı biliyorum. Bu hattı kullandığım N. X2 marka cep telefon makinesinin nerede olduğunu bilmiyorum, bir yakınıma vermiş olabilirim. Ben daha önceki ifademde A. Ç.'in olayı nasıl gerçekleştirdiği ve Ö. K.'ın diş hastanesine gideceğini nasıl öğrendiğini bilmediğimi söylemiştim. Aynı şeyi tekrar ediyorum. Ben üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum.”,

Cumhuriyet Başsavcılığında; “Ben polis merkezinde vermiş olduğum ifademi aynen tekrar ederim. Hem S.'da hem de Denizli'de bu olayla ilgili savunmamı yaptım. Ben A. H.'ın bizde kalan bir öğrencinin velisi olduğunu biliyorum. Hiç kendisi ile yüz yüze görüşmedim. Telefonla görüşmemiz olmuştur. Maktul Ö.'ı öldüren A. Ç.öz amcamın oğludur. Ben bana söylediğiniz cinayetten tarihinden bir hafta ya da on gün önce S.'a geldiğimi hatırlamıyorum. Benim S.'da işim yoktur, hususi olarak S.'a gelmem ancak işlerimden dolayı İzmir'e gitmiş olabilirim. Ben A. Ç.'le de cinayet öncesi S.'a gelmiş değilim. Olaydan bir gün önce yani 18.10.2012 tarihinde İzmir'e Özkan Y.'la birlikte gittim. Akşam saatlerinde arkadaşımın H.'in işi için Selçuk'a geldik. Sonra ortaklara yemek yemeye geldik, sonra İzmir'e geri döndük. Geceyi İzmir'de geçirdim. Ertesi gün yani 19.10.2012 tarihinde kardeşim Nevzat da İzmir'deydi. Özkan'la Nevzat Denizli'ye geri döndüler, ben işim olduğundan İzmir'de kaldım. 19.10.2012 tarihinde öğleden sonra işim bitince yola çıktım, S.'a geldim. 14.30-15.00 civarı S.'a geldim, saat 16.00 civarı da olabilir, tam hatırlamıyorum. Yaklaşık 20-25 dakika kaldım, çünkü benzin almıştım. Otobandan çıktıktan sonra kavşağa varmadan sol tarafta İzmir'e giden yoldan benzin aldım. Daha sonra kavşaktan geri dönüş yaparak Denizli'ye devam ettim. Arabanın içinde hiç benzin kalmadığı için sol tarafa geçiş yaptım. Otobandan çıktıktan sonra sağ tarafta benzinlik yoktu. Bu nedenle sol tarafa geçtim. Benim unutkanlık sıkıntım vardır. Bu konuda raporumu sunacağım. Bu nedenle ayrıntıları hatırlamayabilirim, ya da zamanla yanlış söyleyebilirim. Y. Y.'ı tanımıyorum. Kendisi ile çok görüştüğümü söylüyorsunuz. Ancak ben kim olduğunu bilmiyorum. Bu şahısla bir alakam yoktur. Hakkımdaki suçlamayı kabul etmiyorum.”,

Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Öncelikle A. H. isimli şahsı bizzat tanımıyordum, soruşturma nedeniyle tanışmış oldum, daha öncesi itibarıyla kendisi ile hiç yüz yüze görüşmedim, kızının Denizli'de işletmekte olduğum apart dairelerden birisinde kalması nedeniyle ve oda arkadaşıyla sorun yaşaması nedeniyle telefon görüşmemiz olmuştur. Bunun haricinde kendisi ile herhangi bir irtibatım olmamıştır. Maktul Ö.'ı öldüren A. Ç. benim öz amcamın oğludur. Bu cinayet olayını bir hafta ya da on gün önce S.'a geldiğimi hatırlamıyorum, gelmişsem de İzmir'e gitmek için geçmişimdir. Hususi olarak S.'a gelmemişimdir. S.'da herhangi bir işim yoktur. Benim işim Denizli merkez ve İzmir'dedir. A. Ç.'le cinayet öncesi İzmir'e de gelmiş değilim, olaydan bir gün önce 18.10.2012 tarihinde Ö.Y. ile birlikte İzmir'e birlikte gittik, aynı gün akşam saatlerinde arkadaşım H.'in işi olduğu için yanımızda Özkan ile birlikte üç kişi Selçuk'a geçtik, H. işini halletti, daha sonra Ortaklar'da yemek yedik, sonra tekrar İzmir'e geri döndük, geceyi İzmir'de otelde geçirdim, Özkan da benimle birlikte otelde kaldı, aynı odada kalmadık, farklı odalarda kaldık, Özkan alkol aldığı için ben aynı ortamda bulunmak istemedim, aynı gün Nevzat'ın İzmir'de olduğunu biliyordum ancak nerede olduğunu bilmediğim gibi ne için İzmir'de olduğunu da bilmiyordum, özel bir sebebi olduğunu düşündüğüm için sormadım çünkü kendisinden 7 yaş kadar büyüğüm, 19.10.2012 tarihinde Özkan ile Nevzat Denizli'ye geri döndüler, ben işim olduğu için onlarla dönmedim, işlerimi tamamlayıp, öğleden sonra yola çıktım, saatini tam olarak hatırlayamıyorum ancak saat 16.00 civarları olabilir, bu saat civarlarında S.'a gelmiştim. Otobandan geldiğim için benzin alamadım, benzinim bitmişti, hemen otoban çıkışında İzmir istikametine doğru sağda, Denizli istikametine doğru solda bulunan ilk petrole girdim, yaklaşık 20-25 dakika kadar kaldım, benzin aldım, daha sonra kavşaktan dönüş yaparak Denizli'ye devam ettim. Arabamda hiç benzin kalmadığı için hemen karşıdaki petrole geçtim çünkü baktığımda sağ tarafta benzinlik yoktu, Yiğit Yavaş diye bir şahsı tanımıyorum. Kendisi ile çok görüştüğüm beyan edildi ancak ben kim olduğunu bilmiyorum, bu şahısla alakam yoktur, bir görüşme olmuşsa da apartla ilgili olabilir. Ayrıca 2006 yılında İstanbul'da Depam isimli özel bir poliklinikte unutkanlık sıkıntımla ilgili tedavi gördüm, buna ilişkin raporumu dosyaya sunacağım, ciddi bir şekilde unutkanlık sıkıntım var, bazen evden söylenen bir ihtiyacı ancak bir hafta on gün sonra eve götürebiliyorum, eşime de sorulabilir. Ben üzerime atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Yaptığım iş gereği şu anda el konulan telefonumda kayıtlı numaralar kontrol edildiğinde Ege bölgesi ağırlıklı olmak üzere birçok öğrenci velisinin telefonunun bulunduğu görülecektir, hatta S.'dan da birçok öğrencimiz apartta kalmaktadır, ben bunların velileri ile de görüşmüş olabilirim, telefonumun dökümü çıkarıldığında yaptığım görüşmeler ve hemen hemen Türkiye'nin birçok yerindeki öğrenci velileri ile görüştüğüm anlaşılacaktır çünkü öğrencilerin arada sorunları olmakta, bizim de bununla ilgilenmemiz gerekiyor, biz 6 kardeşiz, apartla ilgilenen benim, apartımız kız erkek karışık bir aparttır, bu nedenle aileler daha sık bir şekilde arayıp çocuklarını kontrol etmemi isterler, ben de bu sebeple çok sık ve çeşitli yerlerle görüşme yapmışımdır. İddiaları kesinlikle kabul etmiyorum, Y.S.benim İzmir'deki ortağım H. S.'ın oğludur. Y. adına kayıtlı olan hattı bizzat alıp vermesini istememiştim, ben şirket hattı istemiştim, H. S. şirket kendi adına kayıtlı olmadığı için bunu yapamadı, mahcup olmamak için de oğlunun adına kayıtlı bir hat verdi, ben bu hattı genelikle dediğim gibi apartta kalan öğrencilerin aramaları için kullanıyordum, kendime ait hattı pek kullanmak istemiyordum çünkü çok ters zamanlarda arandığım oluyordu bu da eşimle aramda huzursuzluk yaratıyordu, bu nedenle bu hattı kullandım, A.'in böyle bir hazırlık yaptığını bilseydim kesinlikle kendisine engel olurdum, benim hayatım boyunca içki, sigara, kumar alışkanlığım olmadı, sabıkam da yoktur, çevremdekilerin de düzgün bir hayat yaşamalarını istedim ancak A. kardeşimle ilgili cinayet haberlerinin altına bile intikam yorumları yazardı, bu hususta araştırılırsa bulunabilir, kardeşimin ölümünün yıl dönümünde A.'in kardeşi intihar etti, bu olay da A.'i çok kötü etkiledi, daha sonra A. bu eylemi gerçekleştirmiş, yukarıdaki savunmamı aynen tekrarla olayla hiçbir ilgim olmadığını beyan ediyorum, 3 çocuk babasıyım, ailemin yaşadığı ölüm olayları yeterince kötü bir şekilde bizleri sarstı, olası bir cezaevi durumunda ailevi olarak da çok mağduriyet yaşayacağız, bu hususların da dikkate alınmasını ve serbest bırakılmamı talep ederim.”,

Mahkemede; “Ahmet benim amcamın oğlu, kardeşlerimiz ölmüş. Aynı kan bağından insanlarız. Bu konuyla ilgili suçlandığım şeyler işimden kaynaklanan yaptığım telefon görüşmeleri, yaptığım yolculuktan dolayı suçlanıyorum. Hayatım boyunca ne ben, ne kardeşlerim sıradan bir hayvana basmaya bile çekinirken, şu anda buradayız. 2011 Haziranı'nda kardeşimi kaybettik. Öldüren kişi evimizi ve ekmeğimizi yıllarca paylaşan biriydi. Kardeşimin ölümünün ilk haftasında Ö. ile ilgili haber aldık. Ö. tutuklandıktan sonra bize gösterdiğimiz yakalama sonuçlanmasından dolayı teşekkür için evimize bile geldiler. Zira Denizli Emniyeti ile birlikte çalıştık. A. ile irtibatımız Denizli'de müteahhitlik yapıyoruz, apart işi yapıyoruz, Denizli Pamukkale bölgesinde apart işletiyoruz, apartta %90 öğrenci, ya da müdür, şehir dışından gelen mühendisler, öğretim görevlileri, doktor kalıyor. A. H.'ın kim olduğunu tutuklandıktan sonra öğrendim. 500 öğrenci ve velisi oluyor. Sıkıntılarıyla ben ilgileniyorum. Apart için alınacaklara Nevzat ve Nuri abim ilgilenir. Apartın sorunlarıyla ben ilgilenirim. Kimseyi kötülemiyorum. Üç gün nezarette kalıyoruz. B. Hanım sözleşme yapılırsa, temizliği olursa onunla ilgilenir, işin içinden çıkamazsa ben ilgilenirim. Onlar apartın kiralarını toplarlar. Yaptığımız yerlerin çoğunu sattık. Apartın asıl işletmecisi benim. B. Hanım ve yeğenlerim var. Bütün öğrenci velileri ile muhatap olurum. Yeğenlerim genç olduğu için kız erkek karışık aslında stüdyo daire buralar. Normal daire gibidir. A.'ın kızı S. İ. isimli bir gardiyanla gelmiş. Bir dönem sıkıntı yaşadık. Apartın giriş çıkışlarına, arkadaşlarına karışmadıklarımızı söyleriz. Özel hayatlarına müdahale etmeyiz. D.H.'ın apart 34 numarasını bilirim. Bir müddet sonra yüksek sesle müzik dinlediği için şikâyet geldi. Deniz'den çıkmasını istedim. Bir gün sonra ya da aynı gün babasıyla görüştük. Tekrar ben aradım. Bu sefer ev arkadaşıyla problem yaşadılar. Birbirlerine uyum sağlayabilecek kişileri aynı odaya yerleştiriyoruz, sorun olduğunda yardımcı oluruz diyoruz. Babasıyla görüştüm. A. H. ile görüşmelerim işimden dolayıdır. Cinayetin işlendiği gün görüşmüşümdür. Cinayet günü ya da önceki gün Deniz'e ilişkin bir görüşmedir, A. ile telefon görüşmem çok defalarca değildir, bu konuyla ilgili görüşmem, 7 ya da 8 defa görüşmemdir. Ciddi büyük bir sıkıntı yoktu. Sonuç olarak sorunu hallettik. Ekim ayında ya da sonuna doğru bitmişti. Bu süreçte 15 günde bir İzmir'e gidiyorum. Olaydan önceki 4-5 haftaya ya da sonrası 4-5 haftaya bakılsın ben İzmir'e gitmişimdir. Tek istikamet yolum S.'dır ve S.'dan de geçmek zorundasınızdır. Gideceğim yerler bellidir. S.'da otobanın yakınında sağ tarafta benzinlik vardır. Oraya uğrarım. Başka da bir yere uğramam. Dediğim yer de bulvar denilen yerin başındadır. Zaten bu istikamette S. merkezden geçer. Ö. Y. uzun zamandır şirkette şoförlük yapar. Şirketin şehir içindeki işlerine gider gelir. Nuri abimle malzeme alımlarına gider gelir. Eşref abimin ehliyeti yoktur ona şoförlük eder. İşlerimize koşar. 18.10.2012 tarihinde S.'dan geçtim. İzmir'e gidiyordum. Yanımda o gün Özkan da vardı. İzmir'de dosyası olduğunu söylemişti. Tam olarak bilmiyorum Aliağa Adliyesi'nde bir alacağı varmış tam bilmiyorum. Araç benim değildi. İddianameyi okuduktan sonra hangi arabayı kullandığımı hatırladım. A. ile görüşmedim. Yüz yüze buluşmam mümkün değildir. 18'inde benzin alıp almadığımı hatırlamıyorum ama benzinlikte 15 dakika kaldım. Yoluma devam ettim. İzmir'e gittim. S.'da kesinlikle 15 dakika kaldım, 20 dakika diyemem. Deniz'in ücret konusunu S. İ.getirmiş. Hatır gönül koyarak indirim yaptırmıştı. Odası değişince 450 TL'ye kalıyordu. A. ile bu konuda görüşmedim. Z9'a geçtiğinde ben yoktum, yeğenim ve B. Hanım ilgilenmişler. 19'unda S.'a İzmir'den geçerken gelmiştim. Ben yalnız aynı araçla döndüm. S.'da hiç durmadım. N. Ç., Ö.Y.'ın yanında diş hastanesi civarında olduğumuz doğru değildir. Ben onları Deniz'li de gördüm. Onlar bir gün önceden İzmir'den çıkmışlardı. İzmir'de Özkan'la birlikte otelde kaldık. Onlar Nevzat'ın arabasıyla çıkmışlardı. Nevzat iki gün öncesinden gelmiş Çankaya tarafında, biz ise Balçova tarafında otelde kaldık. Olay günü olan ayın 19'unda Nevzat ve Özkan sabah erken Nevzat'ın arabasıyla çıktılar. Özkan'la aynı otelde kalmıştık. Nevzat daha önce geldiği için başka bir otelde kalmıştı. Ben geç saatte dönecektim. Nevzat olmamış olsaydı Özkan'ı otobüsle gönderecektim, çünkü orada işlerimiz vardı. Öğleden sonra da ben yalnız çıktım. Ben S.'dan geçtiğimde Nevzat ve Özkan benden önce geçmişlerdi. Ben Denizli'ye vardığımda Nevzat abimlerdeydi. Nevzat ve Özkan'ın cep telefonlarının sinyal vermiş olsa dahi onlarla herhangi bir görüşmem olmamıştır. Özkan ile K. Termal Balçova'da idi. 18'i gece geç saatlerde olduğu için 19'u olarak kayda geçmiştir. 19'un da otelden ayrılmıştık. Özkan sabah saatlerinde çıktı. Ben 15.30'a doğru çıktım. Ben İzmir'e 2009 yılından beri gidiyorum. Kömür firmasına ortaktım. Sıkıntıdan dolayı gittim, H. S. ortağımdır, onunla kömür işi yapıyoruz. Kömür işi için gider gelirdim. Benim olayla alakam yoktur. Biz Denizli'de yargılansaydık en ufak bir şüphe bile duymazlardı. Ö.'ı öldürdü ama kardeşimin katilini gerçekten bilmiyorum. Hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum. İki cep telefon numarası kullanıyordum. İlki 0532 ..şirket hattıdır. N.Ç. adına kayıtlıdır. 0507 ...numaralı hat Y.S. adına kayıtlıdır ancak ben kullanıyordum. S. Madencilik'te ortağım H. S.'ın oğludur. Olaydan 1-1,5 sene öncesinden beri kullanıyordum. Yağızcan adına kayıtlı telefonu kendim kullanıyorum.”,

Sanık N. Ç. Kollukta; “0532..cep telefonu numaramı 1995 yılından beridir sadece kendim kullanırım ve hattı ismime aittir. Ayrıca bir adet hattım daha bulunmaktadır. Bu numara da 0552 ...numaralı hattır. Bu da kendi adıma kayıtlıdır ve yaklaşık 5-6 yıldır kullanmaktayım. Ben Denizli'de müteahhitlik ve oto galeri işi ile uğraşırım. Kardeşlerimle beraber bu işleri yapmaktayım. Ö. K.'ın şüpheli A. Ç. tarafından öldürüldüğünü olay günü akşam saatlerinde Denizli il sınırları içerisinde aracımın içerisinde N. Ç. tarafından öğrendim. Ancak olayı çok ciddiye almadım şaka zannettim, daha sonra avukatımız aracılığı olayın gerçekliğini öğrendim. Gece ilerleyen saatlerde S. Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi'nde akrabamız olan A. Ç.'in Ö. K.'ı silahla vurarak öldürdüğünü öğrendim. Olayın nasıl ve ne şekilde geliştiğini kesinlikle bilmiyorum, ayrıca A. Ç.'in Ö. K.'ın diş hastanesine gideceğini daha sonra İ. A.tarafından söylenmiş olabileceğini öğrendim. Bu konu hakkında başka bilgim yoktur. A. Ç. amcamın oğlu olur, Karaman Mahallesi'nde ikamet eder. Seyyar balık, sebze meyve satar, kendisi ile çok sık görüşmezdim, çok özel zamanlarda görüşmelerimiz olmuştur, ancak süresi kısıtlıdır, en son kendisini olaydan 15-20 gün önce mahallelerimizin birbirine yakın olması sebebi ile yolda yürürken görmüştüm, ayaküstü sohbet ve muhabbet ettik ancak ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum, daha sonra kendisini görmedim. A. Ç.'in olay günü veya öncesi olayı gerçekleştirmek için S.'a ne şekilde ve nasıl gittiği hususunda hiçbir bilgim yoktur, yukarıdaki sorunun cevabında belirttiğim gibi kendisini olaydan 15-20 gün önce mahalle arasında ayak üstü görmüştüm, S.'a gideceği hakkında bir bilgim yoktur. S. ili, Nazilli ilçesinde infaz koruma başmemuru olan benim kayınbabam olan İmaleddin Bilici yaşamakta ve çalışmaktadır. Hâlen bu görevi devam ettirmektedir. Nazilli ilçesinde ikamet etmektedir. Kendisini 10 günde bir veya daha uzun zamanlarda aralıklarla görmekteyim, zaman zaman kendisi Denizli'ye yanımıza gelir, bazen de ben işim gereği İzmir'e giderken yol üzerinde olması sebebi ile kayınbabama uğrarım. En son öldürme olayından bir hafta önce İzmir'den Denizli'ye dönüşüm sırasında ikametine uğradım ancak kendisi evde olmadığı için görüşemedim ve geri döndüm. Ayrıca S.'da başka bir akrabam yoktur. Nazilli ilçesi ve Kuşadası, Söke ilçelerinde işim gereği tanıdığım arkadaşlarım vardır. Bunların çoğu galericilik işi ile uğraşır, il merkezinde herhangi bir tanıdığım yoktur. 19.10.2012 tarihinde meydana gelen silahla kasten tasarlayarak öldürme olayından bir gün öncesi yani 18.10.2012 tarihinde Denizli'deydim, rutin işlerimi yaptım, il dışına kesinlikle çıkmadım. 19.10.2012 tarihinde yani olay günü sabah kalktığım saatten olay saatine kadar Denizli ili içerisindeydim, olay saati civarında ben Denizli Kınıklı Mahallesi'nde bulunan apart ofisimde saat yaklaşık 16.30 sıralarında misafirlerim geldi, onlarla yaklaşık iki saat civarında oturduk, ancak isimlerini şu an için hatırlayamıyorum. Misafirlerim saat 18.30 sıralarında ofisimden ayrıldılar, ben de aracım ile evime giderken kardeşim N.Ç.beni cep telefonumdan arayarak A. Ç.'in Ö. K.'ı silahla vurduğunu söyledi, ben de bu şekilde araçta bilgi sahibi oldum. Olayı aile içinde konuştuktan sonra tam olarak hatırlayamadım ancak akrabalarımla beraber yola çıktık, S.'a yakın bir ilçeden avukatımızın ‘Gelmenize gerek yok.' şeklinde telefonla bildirmesi üzerine hep beraber geri dönüş yaptık, S.'a hiç girmedik. 20.10.2012 tarihinde yani olaydan bir gün sonra A. Ç.'in adliyeye çıkacağını duyduğumuz için akrabalarımızla beraber adliye önünde A. Ç.'in sonucunu bekledik. Tutuklandığını öğrenince biz de hiçbir yere uğramadan geri dönüş yaptık, yol üzerinde Nazilli ilçesinde Numune Tek isimli restoranda yemek yedik ve Denizli'ye döndük. S. il sınırları içerisinde kamu görevlisi olarak tek tanıdığım kişi Nazilli Ceza İnfaz Kurumu'nda çalışan kayınbabam infaz koruma başmemuru İ. B.'dir. Bunun haricinde hiçbir kamu görevlisini tanımam. Maktul Ö. K.'ı rahmetli kardeşim M. Ç.'in çocukluk arkadaşı olması sebebi ile tanırım. Yıllardır bir dostluğumuz ve arkadaşlığımız vardır. Eşi ve çocuklarını da tanırım. Maktul Ö. K.'ı olay öncesinde yani cezaevine girmeden önce ve cezaevine girdikten sonra kesinlikle tehdit etmedim, ayrıca ailesine yönelik de herhangi bir tehdidimiz olmamıştır. Hatta Ö. K.cezaevinde vermiş olduğu dilekçesinde annesinin tarafımızdan tehdit edildiğine dair beyanları bulunsa da bu konu ile ilgili olarak Denizli'de tahkikat yapılmış, annesi de bizim herhangi bir şekilde tehditte bulunduğumuzu beyan etmemiştir.”,

Cumhuriyet Başsavcılığında; “A.H.'ı tanımam, kendisiyle şahsen ya da yüz yüze görüşmem olduğunu da hatırlamıyorum, telefonla görüşmem olmadı. Y. Y.'ı tanımam, poliste verdiğim ifadem doğrudur. Maktul Ö. K.'ın ölümüyle ilgili bilgim yoktur, A. Ç. benim amcamın oğludur, kendisini Ö.'ın öldürülmesine ben azmettirmiş ya da yardım etmiş değilim. Ö. K.'ın öldürülmesinden, tam hatırlamıyorum, bir hafta ya da 10 gün önce bir iş için İzmir'e gidecektim, S. otobanı gişelerinde işimi hallettiğim için geri döndüm. S.'a girdim, ne kadar kaldığımı hatırlamıyorum, üniversitenin oralarda biraz dolaştım. İşim de müteahhitlik olduğu için arsa durumlarına baktım. Denizli'de yerlerimiz vardır. Apart 1 ve Apart 2 bize aittir. Daha doğrusu bir kısmı bize aittir, çoğunluğu satılmıştır. A. H.'ın kızının Apart 2'de kaldığını dün duydum. A. H. kayıt döneminde geldiyse görmüş olabilirim ancak onun dışında hiç bir görüşmemiz olmadı. Kızın ne kadar ücretle kaldığını bilmiyorum, kira işiyle B. T. A. isimli elemanımız ilgilenir. Apart 2'nin tüm işi ile o ilgilenir, bu nedenle bu konu ona sorulabilir. A. Ç.amcamın oğludur, onun gerçekleştirdiği olayda bizim azmettirmemiz ya da yardım etmemiz olmamıştır. Böyle bir şeyi duysaydım ben müsaade etmezdim, ben cinayet günü olduğunu söylediğiniz tarihten önce İzmir'e gitmiş değilim, cinayet günü ben Denizli'de iş yerindeydim, benim iki tane telefon hattım vardır, bu hatları kullanıyorum, başkasına ait hat kullanmış değilim.”,

Mahkemede; “Suçlamaları kabul etmiyorum, A. amcamın oğlu, Özkan çalışanımız, N. ve C. ise kardeşlerim olur. Müteahhitlik yapıyorum. Nevzat ve ben bu şirketin resmi sahipleriyiz. Apartı C. işletiyor. Alımlara biz bakıyoruz. Telefonlarıma el konulmuştu. Fakat telefonlarım açıktı. Babamın telefonundan mesaj gönderdim. Suç duyurusunda bulunacağıma ilişkin mesaj göndermiştim. Telefonlarım kapanmadı. Ertesi günü Denizli Adliyesi'ne gidip suç duyurusunda bulundum. Benim iki hattım vardır. 0532 ...hattımı 15 yıldır kullanırım, kendi adıma kayıtlıdır. Diğer hat 0552 ... hattımı da 7-8 yıldır kullanırım, bu hattım da kendi adıma kayıtlıdır. Sanıklardan A.'ı tanımam, yüz yüze ve telefonla da görüşmedim. Kimseyle muhatap olmam. Aparta çok sık gitmem. Genelde satışlara bakarım. A. ile sık sık görüşmezdim, yüz yüze ve telefonla da görüşürdük. Neticede amcamın oğludur. Y.Y.'ı tanımam. Y. Y.adına kayıtlı telefondan kesinlikle görüşmedim. Kendi telefon hattımdan başka hiçbir telefon hattı kullanmadım.”

Şeklinde savunmalarda bulunmuşlardır.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, 765 Sayılı Kanun'daki “asli iştirak-feri iştirak” ayrımı terk edilerek suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.

“Azmettirme” ise 5237 Sayılı TCK'nın 38. maddesinde;

"(1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.

(2) Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme hâlinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi hâlinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.

(3) Azmettirenin belli olmaması hâlinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğer hâllerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir" şeklinde düzenlenmiştir.

Azmettirme, belli bir suç işleme hususunda henüz bir düşüncesi olmayan kişide, bir başkası tarafından suç işleme kararının oluşmasının sağlanmasıdır. Eğer kişi daha önceden suçu işlemeye karar vermiş ise, bu takdirde azmettirme değil, artık aynı Kanun'un 39/2. maddesi kapsamında manevi yardım söz konusu olacaktır. Azmettiren konumundaki kişinin kasten hareket etmesi gerekir. Bu kastın, failde belli bir suçu işleme konusunda karar oluşturmayı, suçun bu kişi tarafından işlenmesi hususunu ve azmettirilen suçun kanuni tanımındaki unsurlarını kapsaması gerekli olmasına karşın, eylemin yer ve zamanı ile işleniş tarzına ilişkin ayrıntıların belirlenmesine gerek yoktur.

"Yardım etme" ise 5237 Sayılı TCK'nın 39. maddesinde;

"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.

(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur.

a-) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.

b-) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.

c-) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,

"Bağlılık kuralı" da aynı Kanun'un 40. maddesinde;

"(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.

(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.

(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.

Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 Sayılı TCK'da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 Sayılı Kanun'un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.

TCK'nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.

1-) Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;

a-) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,

b-) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,

Olarak sayılmıştır.

2-) Manevi yardım ise;

a-) Suç işlemeye teşvik etmek,

b-) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,

c-) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,

d-) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,

Şeklinde belirtilmiştir.

Kişinin eyleminin, bir suçun katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hâkimiyetinin bulunmamasıdır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanıklar Nuri, C. ve N.Ç.'in kardeş oldukları, Denizli'de müteahhitlik, araç alım satımı gibi çeşitli iş kollarında faaliyet gösterdikleri, kardeşleri M. Ç.'in 29.06.2011 tarihinde maktul Ö. K. tarafından Denizli'de öldürüldüğü, Ö. K.'ın yargılamasının yapılarak tasarlayarak kasten öldürme suçundan müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Ö. K.'ın hükmen tutuklu bulunduğu Denizli D Tipi Kapalı Cezaevi idaresine 09.01.2012 tarihinde dilekçe yazarak diş doktoruna gitmek için başvuruda bulunduğu, kalabalık cezaevinde başvuruların çeşitli kriterlere göre sıraya konularak mahkûmların cezaevi dışındaki sağlık kurumlarına sırayla sevk edilmeleri nedeniyle Ö. K.'ın Denizli D Tipi Kapalı Cezavevinde bulunduğu dönemde dişini tedavi ettiremediği, 20.07.2012 tarihinde S. E Tipi Kapalı Cezaevine nakledilen Ö. K.'ın 29.08.2012 tarihinde yeniden cezaevi idaresine dilekçe yazarak yaklaşık bir yıldır sevk sırası beklediğinden bahisle mağdur olduğunu ifade ettiği, 19.10.2012 tarihinde Manisa Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesine 7 tutuklu ve hükümlü ile birlikte sevk edilen Ö. K.'ın hastanede, kollarına girmiş iki jandarma erinin arasında, elleri kelepçeli vaziyette doktor sırası beklediği esnada, tasarlayarak öldürmekten mahkûm olduğu M. Ç.'in amcasının oğlu inceleme dışı sanık A. Ç.tarafından tabanca ile ateş edilerek 8 isabetle vurulup olay yerinde hayatını kaybettiği, Ö. K.'ın cezasının infaz ettiği S. E Tipi Kapalı Cezaevinde infaz koruma baş memuru inceleme dışı sanık A. H.'ın sanıklarla kimi yüz yüze ve kimi de telefonla olmak üzere çok sayıda görüşme yaptığı, sanıklardan Nevzat ile inceleme dışı sanık A. Ç.'in olaydan iki gün önce 17 Ekim 2012 tarihinde İzmir il merkezinde buluşarak geceyi aynı odada geçirdikleri, olay günü N.ve C.'in ikamet ettikleri Denizli'de değil de A. Ç.'in Ö. K.'ı öldürdüğü S. il merkezinde bulundukları, inceleme dışı sanık A.'in maktulü öldürmeye olaydan aylar önce karar verdiğini, bu kararını yakınlarına söylediği gibi öldürülen amcasının oğlu M. Ç.'in ölüm haberini yayınlayan bir haber sitesinin okuyucu yorumları bölümüne 24.11.2011 tarihinde “İntikam yemeği soğuk yenir.” başlıklı “M.Ç. sadece amcamız değildi, bizim geleceğimizdi ve bizim geleceğimizi elimizden aldılar, şimdi sıra bizde, bu kan yerde kalmayacak ve adı geçen herkesin kanı akacak. M. Ç. ölmedi, biz hepimiz M. Ç.'iz, alayınıza da yeteriz, A. Ç.-D. Ç. 28 yılın kahrını çektik ama iyi, ama kötü M. Ç. için bir ömür kahır da çekeriz, ceza da çekeriz, bize koymaz, çünkü kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmadı, mekanın cennet olsun amca.” ibareli mesaj ile “Soğuk Meze” başlıklı, “Akan kan yerde kalmayacak, biz hepimiz seniz, biz hepimiz M.'iz, alayına yeteriz, sen rahat uyu amca, A. Ç.-D.Ç.” ibareli mesajları amcasının oğlu D.Ç.ile birlikte yazdıklarını ifade ettiği, D.Ç.'in bu hususu doğruladığı, yazılan bu mesajları içeren haber çıktısının dosyaya konulduğu, sanıkların suçlamaları kabul etmedikleri anlaşılan olayda;

Hakkında tasarlayarak kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen A. Ç.'in, 29.06.2011 tarihinde amcasının oğlu M. Ç.'i kasten öldüren maktulü öldüreceğini, olaydan yaklaşık bir yıl kadar önce yakın akrabalarına ve arkadaşlarına söylemesi, M. Ç.'in ölüm haberini yayınlayan bir yerel haber sitesinin okuyucu yorumları bölümüne, 24.11.2011 tarihinde maktulü öldürme niyet ve kararını hiçbir sakınca görmeksizin açıkça yazarak dışa vurması, olaydan önce bu suçu işlemek maksadıyla tabanca tedarik etmesi, maktulü öldürme fikrini başkalarının uyandırmasına gerek kalmadan, suç işleme kararını tek başına alması ve olay günü maktulü tasarlamak suretiyle kasten öldürmesi hususları ile azmettirmeden bahsedebilmek için, belli bir suç işleme hususunda henüz bir düşüncesi olmayan kişide, bir başkası tarafından suç işleme kararının oluşmasının sağlanmasının gerekmesi, kişi daha önceden suçu işlemeye karar vermiş ise, bu takdirde azmettirmenin değil, artık TCK'nın 39/2. maddesi kapsamında manevi yardımın söz konusu olacağına ilişkin yerleşik içtihat hükmü birlikte değerlendirildiğinde; sanıklar N., C. ve N. Ç.'in, olaydan aylar önce maktulü öldürme kararını tek başına alarak bu suç kararında sebat ve ısrar eden inceleme dışı sanık A. Ç.'e, maktulün kaldığı cezaevinden diş tedavisi için sevk edileceği hastane ve sevkin yapılacağı gün ve saati, infaz koruma başmemuru A. H.'a maddi menfaat temin etmek suretiyle öğrenip kendisine bildirilmesi şeklinde gelişen eylemlerinin, Kanun'da suç işleme kararını kuvvetlendirme, fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etme, suçun nasıl işleneceği hususunda yol gösterme, suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırma şeklindeki seçimlik hareketleri de içeren suça yardım kapsamında kaldığının kabulü gerekmektedir.

Bu itibarla haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne Özel Daire bozma ilamının (2-a) paragrafında belirtilen bozma nedeninin ilamdan çıkarılmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi H. A.; "Sanıklar N., N. ve C. Ç.'in; diğer sanık A. Ç.'in maktül Ö. K.'ı öldürmesi olayında, bu sanıkların eyleminin, TCK'nun 38 anlamında azmettirme olarak kabul edilmesi gerekiğini düşündüğünden, bu sanıkların eylemlerinin yardım eden olarak kabulüne karar verilmesi yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum;

Şöyle ki;

Bu olayın maktülü olan Ö. K., tartışma konusu üç sanığın Nuri, Nevzat ve C.'in kardeşleri, inceleme dışı sanık A.'in de amcaoğlu olan M.'i 29.06.2011 tarihinde öldürmüş ve bunun sonucunda mahkum olmuştur.

Sanık A. Ç.'de maktül Ö.'ı diş rahatsızlığı için gittiği hastanede 19.10.2012 tarihinde ateşli silahla vurarak öldürmüştür.

Sanıklar, maktülün diş hastanesine gideceği gün ve saati cezaevinde infaz koruma memuru olarak görev yapan A. H.'dan öğrenmiş, A. H.'da bu dosyada öldürmeye yardım suçundan mahkum olmuş ve bu karar kesinleşmiştir.

A. H.'ın kızı sanıkların işlettiği apartta kalmakta ve A. H.maddi durumu iyi olmamasına rağmen olaydan bir gün önce 18.10.2012 tarihinde çeşitli hesaplara 8.568,55 TL para yatırdığı hesaplarının incelenmesinden anlaşılmıştır. Sanık A. önceki olayda öldürülen ve Nuri, Nevzat ve Celalin kardeşi olan M.'in yanında çalışırken onun ölümü üzerine bu sanıkların yanında çalışmaya başlamış ve bu parayı verecek ekonomik durumu yoktur.

Sanıklar Nuri, Nevzat ve C.'in sanık A. ile de birçok kez Denizli ve S.'da baz çakışması olduğu, dolayısıyla aynı yerde oldukları baz kayıtlarının incelenmesinden anlaşılmıştır.

Yine olay günü ve saatinde sanıklar Nevzat ve Özkan'ın olay yeri yakınında oldukları baz istasyonu verilerinden anlaşılmıştır.

Sanıklar C., Nuri ve Nevzat'ın kardeşleri olan önceki olayın maktülü M. Ç.'in, bu dosyanın maktülü Ö. K. tarafından öldürülmesinden sonra, bu olaydan dolayı intikamlarını almak amacıyla yardım eden olarak mahkumiyeti kesinleşen cezaevi infaz koruma memuru A. H.'dan belli menfaat karşılığında maktül Ö.'ın diş tedavisi için gideceği gün ve saati öğrenip, yanlarında çalışan amcaoğlu olan A.'e önceki alınan karar gereği bildirip, sanık A.'in maktülü hastane içinde 8 el tabanca ile ateş edip 7 isabetle kalp, her iki akciğer, karaciğer ve dalak laserasyonları iç ve dış kanama sonucu öldürdüğü anlaşılan olayda, sanıkların birlikte hareket ederek kardeşlerinin intikamını almak için amcalarının oğlu olan ve ölümünden önce de M.'in yanında çalışan sanık Ahmetle fikir ve eylem birliği içinde maktülün öldürülmesi konusunda azmettirmek ve ilk olayın oluşumundan (29.06.2011), maktülün öldürüldüğü bu dosyadaki suç tarihi olan 19.10.2012 tarihine kadar birlikte hareket edip, alınan kararın arkasında duran sanıkların eylemi TCK'nun 38/1. maddesi esas alınmak suretiyle azmettirme sonucu adam öldürmeye iştirak olarak kabulü gerekir. Bu yüzden itirazın reddine karar verilmesi gerekir düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun sanıkların eyleminin TCK 39 anlamında yardım eden olarak sorunlu olmaları gerekir yönündeki düşünceye katılmıyorum.",

Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi M. E.; "Olay tarihinden önce sanıklar C. Ç., N. Ç. ve N.Ç.' in, kardeşleri M. Ç.'in maktul Ö. K.tarafından öldürülmüştür. Sanıklar daha önce maktulün öldürdüğü kardeşleri M. Ç.'in intikamlarını almak amacıyla, maktulün bulunduğu S. E Tipi Ceza İnfaz Kurumunda baş infaz koruma memuru olarak görev yapan sanık A. H.'dan maktulün tedavi için gideceği diş hastanesinin gün ve saatini öğrenip kuzenleri olan sanık sanık A.' e bildirmişlerdir. Sanıkların sanık A. Ç.'i azmettirmesiyle, sanık A. maktulü diş hastanesinde tedavisi bittikten sonra ateşli silahla öldürmüştür.

İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, sanıklar C. Ç., N. Ç.ve N.Ç.hakkında maktul Ö. K.'ın sanık A. tarafından öldürülmesi suçun yardım eden olarak kabul edilip TCK 39. maddesi gereğince hüküm kurulmuştur. Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesinde, sanıklar C., Nuri ve Nevzat‘ın eylemlerinin TCK 38/1 maddesi gereğince azmettiren olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle, bu sanıklara ait kararın bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı sanıklar C., Nuri ve Nevzat'ın TCK 39. maddesi kapsamında suça yardım ettikleri gerekçesiyle ile 1.Ceza Dairesinin bozma kararına itiraz etmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunda yapılan inceleme sonucunda, oy çokluğu ile sanıkların eylemlerinin TCK 39. maddesinde düzenlenen kasten adam öldürme suçuna yardım suçu kapsamına girdiği gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmiştir. Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızdaki görüş ayrılığı sanıklar C. Ç., N. Ç. ve N. Ç.' in, nitelikli kasten adam öldürme suçuna yardım eden mi, yoksa azmettiren olarak mı iştirak etiklerine ilişkindir.

Sanıklar C. Ç., N. Ç. ve N. Ç.' in, olay tarihinden önce maktul E.K. tarafından öldürülen M. Ç.'in kardeşleridirler. M. Ç.in intikamını almak için maktul Ö. K.ı öldüren A. Ç. ise Ö.'ın öldürdüğü M. Ç.in ve sanıklar C. Ç., N.Ç.ve N.Ç.'in kuzenleridir. Sanıklar C. Ç., N. Ç. ve N. Ç.daha önce maktulün öldürdüğü M. Ç.'in intikamlarını almak amacıyla, sanık A.'i maktulü öldürmesi için azmettirmişlerdir. Sanıkların azmettirmesiyle sanık A. maktul Ö. K.'ı diş hastanesinde tedavisi bittikten sonra ateşli silahla birden çok ateş ederek öldürmüştür.

Sanıkların kardeşleri M. Ç.'in maktul Ö. K. tarafından öldürülmesinden sonra intikamlarını almak amacıyla baş infaz koruma memuru sanık A.' dan maktulün tedavi için gideceği diş hastanesinin gün ve saatini öğrenip sanık A.' e bildirip A.' in maktulü tedavisi bittikten sonra ateşli silahla öldürdüğü anlaşılan olayda, sanıklar C., Nuri ve Nevzat'ın azmettiren konumunda bulunduğu kabul edilerek, TCK 38/1. maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği, sanıkların eylemlerinin TCK 39. maddesi kapsamında yardım eden olduğuna dair Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının isabetli olmadığı, bu nedenle itirazın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğundan

İtirazın kabulüne karar veren Ceza Genel Kurulu sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.",

Düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1-) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,

2-) Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 04.10.2017 tarihli ve 2511-3027 Sayılı ilamının (2-a) bendindeki bozma nedeninin ilamdan ÇIKARILMASINA,

3-) Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 31.03.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.