MAHAL ŞARTLARININ İKİ KATI HIZLA GİDEN VE İSTİAP HADDİNİ AŞAN SANIK HAKKINDA BİLİNÇLİ TAKSİR KOŞULLARININ OLUŞTUĞU

MAHAL ŞARTLARININ İKİ KATI HIZLA GİDEN VE İSTİAP HADDİNİ AŞAN SANIK HAKKINDA BİLİNÇLİ TAKSİR KOŞULLARININ OLUŞTUĞU

2019/1342 E.

2019/4065 K.

26.03.2019 T.

Özet: Kaza mahallinden 70 metre önce yol çalışması nedeniyle hız sınırının 50 km olduğunu işaret eden trafik levhası bulunmasına rağmen mahal şartlarının iki katı hızla istiap haddini de aşarak seyrettiği anlaşılan sanık hakkında bilinçli taksir koşullarının oluştuğundan TCK’nın 22/3 maddesinin uygulanması gerekir.

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK’nın 85/2, 62/1, 50/4-1-a, 52/2-4, 53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii,katılanlar vekili ve katılan … zorunlu müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

(I) Katılan … zorunlu müdafiinin temyiz talebinin incelenmesinde:
Katılan zorunlu müdafiinin yokluğunda verilen kararın, zorunlu müdafiiye 27.12.2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, kararın katılan zorunlu müdafii tarafından CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 11/01/2019 tarihinde temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında; 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi gereğince temyiz isteminin REDDİNE,
(II) Sanık müdafii ve katılanlar vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesine gelince:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin, kusur durumuna, katılanlar vekilinin ise suçun olası kastla işlendiğine yönelik yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dosya içeriğine göre, sanığın idaresindeki minibüsüyle istihap haddinden 6 yolcu fazla alarak 20 yolcuyla birlikte geceleyin şehir içindeki aydınlatma bulunmayan bölünmüş yolda seyri sırasında kaza mahalli olan orta refüj yapımı nedeniyle yol çalışması yapılan ve buna dair ışıklı işaret levhasının bulunduğu mevkiye geldiğinde yolun sol kısmındaki parke taşlarını farketmeyerek bunlara çarpıp 21 metre refüj taşları üzerinde sürüklendiği takla atarak dört tekeri üzerinde 45,43 metre sonra durduğu kazada 1 kişinin ölümüne ve üçü nitelikli olmak üzere 4 kişinin yaralanmasına tam kusurlu şekilde sebebiyet verdiğinin kabul ve tespit olunduğu olayda,
1- Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, tamamen kusurlu olarak meydana getirdiği kaza sonucu bir kişinin ölümüne ve üçü nitelikli 4 kişinin yaralanmasına neden olan sanık hakkında, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan daha fazla uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurularak sanık hakkında eksik cezaya hükmolunması;
2- Kaza mahallinden 70 metre önce yol çalışması nedeniyle hız sınırının 50 km olduğunu işaret eden trafik levhası bulunmasına rağmen mağdur … Kaynar Ağaç’ın “hız göstergesine baktığımda saate 90-100 km hızla gidiyordu ama daha sonra aracın daha da hızlandığını farkettim” şeklindeki beyanından da anlaşılacağı üzere mahal şartlarının iki katı bir hızla istihap haddini de aşarak seyrettiği anlaşılan sanık hakkında bilinçli taksir koşullarının oluştuğunun ve dolayısıyla TCK’nın 22/3 maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak, BOZULMASINA 26/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.