KONUT DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ SUÇU - İŞ YERİ DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ SUÇU

KONUT DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ SUÇU - İŞ YERİ DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ SUÇU

T.C.
YARGITAY
2. CEZA DAİRESİ
2021/3937 E.
2022/16477 K.
10.10.2022 T.

KONUT DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ SUÇU ( Sanığın Muhasebeci Olan Müştekini Ofisine Girerek Askıdaki Pantolonunun Cebinden Kredi Kartını Aldığı - Yerin Konut Vasfı Bulunmadığından Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Oluşmayacağı/İş Yeri Dokunulmazlığının İhlali Suçunun İşlendiği Yer ve Zaman İtibarıyla Müştekiye Ait İş Yerinin Suç Saatinde Açık Olup Olmadığı Sorulmadan Pantolonun Bulunduğu Yerin Açık Bir Rızaya Gerek Duyulmaksızın Girilmesi Mutat Olan Yerler Dışında Kalan İşyerleri ve Eklentilerinden Olup Olmadığı Hususu Açıklığa Kavuşturulmadan Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

İŞ YERİ DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ SUÇU ( Müştekiye Ait İş Yerinin Suç Saatinde Açık Olup Olmadığı Sorulmadan Müştekinin Askıya Asmış Olduğu Pantolonun Bulunduğu Yerin Açık Bir Rızaya Gerek Duyulmaksızın Girilmesi Mutat Olan Yerler Dışında Kalan İşyerleri ve Eklentilerinden Olup Olmadığı Hususu Açıklığa Kavuşturulmadan Eksik Araştırma ve Kovuşturma ile Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

GEREKÇE ( Sanık Hakkında İş Yeri Dokunulmazlığının İhlali Suçundan Dava Açılıp Gerekçeli Karar Başlığında da Suçun İş Yeri Dokunulmazlığının İhlali Olarak Yazılmasına Rağmen Gerekçe Bölümünde ve Hüküm Fıkrasında Suç İsminin Konut Dokunulmazlığının İhlali Olarak Yazılması ve Sanık Hakkında Hüküm Kurulurken Uygulama Maddesinin 5237 Sayılı TCK'nın 116/2. Maddesi Yerine Aynı Kanun'un 116/1. Maddesi Olarak Yanlış Yazılmasının Bozmayı Gerektirdiği )

5237/m.116

ÖZET : Dava, konut dokunulmazlığının ihlali suçuna ilişkindir.

Sanığın muhasebeci olan müştekinin çalışma ofisine girerek müştekinin uyuduğu sırada askıda bulunan pantolonunun cebinden kredi kartını alması şeklindeki olayda, mahkemece sanık hakkında hüküm kurulduğu üzere, suça konu yerin konut vasfının bulunmaması sebebiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşmayacağı, bununla birlikte sanık hakkında kamu davasının açıldığı iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun işlendiği yer ve olayın gerçekleştiği zaman dilimi itibarıyla, müştekiye ait iş yerinin suç saatinde açık olup olmadığı sorulmadan, müştekinin askıya asmış olduğu pantolonun bulunduğu yerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentilerinden olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmadan eksik araştırma ve kovuşturma ile karar verilmesi,

Sanık hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan dava açılıp, gerekçeli karar başlığında da suçun iş yeri dokunulmazlığının ihlali olarak yazılmasına rağmen, gerekçe bölümünde ve hüküm fıkrasında suç isminin konut dokunulmazlığının ihlali olarak yazılması ve sanık hakkında hüküm kurulurken uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK'nın 116/2. maddesi yerine, aynı Kanun'un 116/1. maddesi olarak yanlış yazılması, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 1-Sanık hakkında hırsızlık ve banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Müştekinin beyanına göre hırsızlık ve banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu kaynaklı olarak 2.340 TL zararının bulunduğu, kovuşturma aşamasında müştekinin de hazır bulunduğu 27/04/2016 tarihli duruşmada, sanığın müştekinin zararını karşılamadığını belirtmesi üzerine, mahkemece sanığa bir sonraki celse olan 06/06/2016 tarihine kadar süre verildiği, 06/06/2016 tarihli duruşmada, sanığın müştekinin zararını gidermediğini belirttiği, 10/06/2016 tarihli karar duruşmasında ise sanığın zararı gidermediği hususunu yinelediği, karar verildikten sonra müştekinin 17/06/2016 havale tarihli dilekçesi ile, zararının karar tarihinden önce karşılandığını, karar duruşmasına katılamadığı için bu durumu belirtemediğini beyan etmesi karşısında;

Sanığın, mağdurun/zarar görenin zararını iade veya tazmin suretiyle gidermesi halinde doğal olarak amacı TCK'nın 168. maddesindeki ceza indiriminden faydalanmak olup, bunu da yasal düzenleme gereği hükümden önce yapması ve mahkemeye bildirmesi halinde etkin pişmanlıktan istifade edebilecektir. Rıza sorulması gereken veya tereddüt olan halde müştekinin beyanına başvurulabilecektir. İnceleme konusu olayda da yasal düzenlemeden istifade hakkı olmakla birlikte bu hakkın kanunun koruduğu yöntemle, hakkın suistimaline ve adil yargılamanın olumsuz etkilenmesine yol açmayacak şekilde kullanılıp kullanılmadığının denetlenmesi gerekir.

Hükümden sonraki başvuruda; hükümden önce ödeme yapıldığının banka dekontu veya PTT havale makbuzu gibi maddi ve sonradan üretilemeyecek bir belgeyle ispat edilmesi halinde itibar edilmesi gerekecektir.

Somut olayda ise bu nitelikte bir belge sunulmadığı gibi, yapıldığı iddia edilen ödemenin hüküm verilinceye kadar mahkemeye neden bildirilmediğinin yargı makamlarınca itibar ve kabul edilebilir meşru mazereti de ortaya konulamamıştır. Aksine bir kabul tarafların muvazaalı bir şekilde geçmişe dönük başvurularına, CGK’nın 14.02.2012 tarih, 2012/195 Esas, 2012/40 Karar sayılı kararında kısmen konu edildiği gibi sanık-suça sürüklenen çocuk’dan korkan tedirgin olan mağdurların sanıkları koruma amaçlı beyanlarına, açıklanan şekilde soyut beyanlar ile yargılamaların uzatılmasına, davaların zamanaşımına uğratılmasına yol açabileceği değerlendirilmekle tebliğnamedeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının değerlendirilmesi yolundaki düşünceye iştirak edilmemiş; sanığın müştekinin iş yerine girerek müştekinin uyuduğu sırada askıda bulunan pantolonun cebinden kredi kartını alması şeklindeki eyleminin TCK'nın 142/2-h maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek aynı Kanun'un 142/2-a,h maddesi gereğince hüküm kurulması, her iki bentte öngörülen cezaların aynı olması nedeniyle sonuca etkili görülmediğinden bozma sebebi yapılmamıştır.

5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükümlerin kısmen istem gibi ONANMASINA,

2-Sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;

Sanığın muhasebeci olan müştekinin çalışma ofisine girerek müştekinin uyuduğu sırada askıda bulunan pantolonunun cebinden kredi kartını alması şeklindeki olayda, mahkemece sanık hakkında hüküm kurulduğu üzere, suça konu yerin konut vasfının bulunmaması sebebiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşmayacağı, bununla birlikte sanık hakkında kamu davasının açıldığı iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun işlendiği yer ve olayın gerçekleştiği zaman dilimi itibarıyla, müştekiye ait iş yerinin suç saatinde açık olup olmadığı sorulmadan, müştekinin askıya asmış olduğu pantolonun bulunduğu yerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentilerinden olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmadan eksik araştırma ve kovuşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabule göre de;

Sanık hakkında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan dava açılıp, gerekçeli karar başlığında da suçun iş yeri dokunulmazlığının ihlali olarak yazılmasına rağmen, gerekçe bölümünde ve hüküm fıkrasında suç isminin konut dokunulmazlığının ihlali olarak yazılması ve sanık hakkında hüküm kurulurken uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK'nın 116/2. maddesi yerine, aynı Kanun'un 116/1. maddesi olarak yanlış yazılması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle istem gibi BOZULMASINA, 10.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.