KAMBİYO SENEDİNDE TANZİM TARİHİ OLMAMASI-ADİ SENET VASFINDA-GÖREVLİ MAHKME

KAMBİYO SENEDİNDE TANZİM TARİHİ OLMAMASI-ADİ SENET VASFINDA-GÖREVLİ MAHKME

TC

YARGITAY

11. Hukuk Dairesi         

2018/1058 E.  

2019/6703 K.

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ


TÜRK MİLLETİ ADINA


Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14/06/2017 tarih ve 2015/1229 E- 2017/622 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 07/12/2017 tarih ve 2017/655 E- 2017/837 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.10.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile asil davalı ... ile vekili Av. ... ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ve diğer iki kardeşi ile birlikte dava dışı anonim şirketin ortakları olduklarını, 2005 yılı ve sonrasında taraflar arasında ihtilaf çıkması üzerine müvekkilinin, şirketteki %25 hissesinin %10'unu kardeşi ...'a sattığını, davalı ...'ın müvekkilinden 1.000.000,00 Euro borç talep etmesi üzerine müvekkilinin davalıya 935.500 Euro’yu verdiğini, karşılığında 233.500 Euro bedelli bir adet ve 58.500 Euro bedelli 12 adet senet aldığını, davalının aldığı borcu ödemediğini, müvekkili 233.500 Euro bedelli senet için Küçükçekmece 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/4020 esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, davalının borca itiraz ettiğini, diğer senetler yönünden ise Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü’nün 2014/10184 esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, davalının bu takibe de itiraz ettiğini, takibe konu senetlerin davalının kızı ... tarafından doldurulduğunu, bu sebeple itirazında haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı, şirketteki %25 hissesinin %10 hissesini şirketin diğer ortağı ...'a sattığını, kalan %15 hissenin müvekkili ve ... tarafından yarı oranında satın alınması konusunda anlaşmaya varıldığını, ...'ın hisse alımından vazgeçmesi üzerine müvekkilinin de hisse alımından vazgeçtiğini, davaya konu senetlerin hisse bedeline istinaden düzenlenerek davacıya verildiğini, aslında müvekkilinin senetleri imzaladığından dahi haberinin bulunmadığını, yapılan icra takibi sonucu, doldurduğu senetlerin imha edilmediğini ve halen davacının elinde olduğunu öğrendiğini, davaya konusenetlerin tanzim tarihlerinin bulunmadığını, bu sebeple kambiyo vasfında olmadıklarını, davacının iddia ettiği gibi, davacı şirkete borç para vermiş olsaydı müvekkilinin senetleri şirket adına imzalaması gerektiğini, bu durumda müvekkilinin şahsi teminat vermesinin söz konusu olmayacağını, davacının iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacının verilen kesin sürede tanık bildirmediği ve tanık dinletme talebinde bulunmadığı, davalı tarafından bildirilen ve dinlenen tanık beyanları ile yetinilmesini beyan ettiği, davacının temel ilişkiye dayanarak davalıya borç para verdiğini iddia ettiğine göre ispat yükünün davacı alacaklı da olduğu, bu konuda delil sunmadığı, dinlenen davalı tanıklarının ise davacının davalıya borç verdiği yönünde davacının iddialarını doğrular mahiyette olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, dava ve takip dayanağı senetlerin tanzim tarihi içermediğinden TTK'nın 77. maddesi uyarınca bono vasfında olmayıp, borç ikrarı içeren adi senet niteliğinde olduğu, davalı tarafın bu belgeleri hükümden düşürecek bir belge sunmadığı gibi ödeme savunmasında da bulunmadığı, davacının yazılı belge ile ispat ettiği bir alacağa karşı tanık beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, dava dilekçesinde yemin deliline de dayanılmadığından mahkemenin, yemin delilini hatırlatma yükümlülüğünün de bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin ispat yükünde yanılgıya düşerek davayı reddetmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile davacının istinaf sebepleri haklı bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, işin esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğünün 2014/10184 E sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, İİK 67/2. maddesi uyarınca, likit alacağa yönelik haksız itiraz nedeniyle takdiren %20 oranında hesaplanan 394.524,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
(1) Dava, 12 adet senede istinaden davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6103 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukuki fiillerin, bağlayıcılıkları ve hukuki sonuçları itibarıyla gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tâbi olacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dolayısıyla, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu dönemde düzenlenmiş olan senetlerin, bono vasfını taşıyıp taşımadığı, 6762 sayılı TTK'nın 688/6. maddesine göre belirlenecektir. Takibe dayanak senetlerin, tanzim tarihi olmadığından, ödeme tarihi (vade tarihi) nazara alındığında, uygulanması gereken 6762 sayılı TTK'nın 688/6. maddesine göre kambiyo senedi vasfını taşıyabilmesi için, “tanzim edildiği gün” unsurunu ihtiva etmesi gereklidir. Takibe dayanak senetlerde tanzim tarihi belirtilmediğinden, anılan belge kambiyo senedi vasfı taşımayıp adi senet hükmündedir.
Yine dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 23/10/2012 tarihinde açılmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Somut olayda, tacir sıfatını haiz olmayan kardeşler arasında düzenlenen senetlerin kambiyo senedi vasfı bulunmayıp, senetler adi senet hükmündedir. Bu itibarla mahkemece davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.