İSTİHKAK DAVALARININ ASIL İCRA TAKİBİNİN YAPILDIĞI YER MAHKEMESİ İLE DAVALININ YERLEŞİM YERİ MAHKEMELERİNDE AÇILMASI MÜMKÜNDÜR

İSTİHKAK DAVALARININ ASIL İCRA TAKİBİNİN YAPILDIĞI YER MAHKEMESİ İLE DAVALININ YERLEŞİM YERİ MAHKEMELERİNDE AÇILMASI MÜMKÜNDÜR

T.C.

Yargıtay

8. Hukuk Dairesi         

2015/1636 E. 

2015/4750 K.

    MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Şikayet, istihkak

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı üçüncü kişi vekili, . İcra Müdürlüğü’nün 2014/4833 sayılı takip dosyasından yazılan talimat uyarınca, .. İcra Müdürlüğü’nün 2014/566 sayılı talimat dosyası ile müvekkili üçüncü kişi-şirkete ait işyerine 23.05.2014 günü haciz için gelindiğini, müvekkiline ait menkullerin haczedildiğini, hacze konu menkullerin borçlu ile bir ilgisinin bulunmadığını, bu haciz işlemi sırasında haciz ve muhafaza işleminin durdurulması için takibe dayanak ihtiyati haciz kararında yazılı borç miktarı olan 50.500,00 TL nin ihtirazi kayıtla ödendiğini ve bu paranın asıl icra dosyasına yatırıldığını belirterek, öncelikle haczedilen menkullerin davacı- üçüncü kişiye ait olup üçüncü kişinin elinde bulunmasına göre icra memuru tarafından haciz işlemi esnasında İİK’nun 99. maddesi uygulanarak istihkak davası açmak için alacaklıya süre verilmesi gerekirken İİK nun 96 ve 97.maddeleri gereğince işlem yapılması hukuka aykırı olduğundan icra memurunun bu hukuka aykırı haciz işleminin şikayet yolu ile kaldırılmasına, cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınan 50.500,00 TL’nın iadesine, bu talebin kabul görmemesi halinde ise istihkak iddiasının kabulüne ve haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı alacaklı vekili, asıl icra takibinin yapıldığı yer olan. İcra Hukuk Mahkemesi’nin yetkili olduğunu belirterek yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Dahili-davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
    Mahkemece, asıl takibin yapıldığı icra müdürlüğünün bağlı olduğu . İcra Mahkemeleri’nin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 3. kişinin İİK’nun 96. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak davası ile birlikte istihkak şikayeti (İİK’nun 96-97-99 maddelerinin uygulaması) ve istirdat istemine ilişkindir.

    Dava, 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra 28.05.2014 ’de açılmıştır. 1086 sayılı HUMK’nun 512/1. maddesine göre eşyanın bulunduğu ya da icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde istihkak davasının açılabileceği açıkça düzenlenmiştir. Bu özel yetki kuralı HUMK’nun 9. maddesindeki genel yetki kuralına ayrıcalık oluşturmakla birlikte genel yetki kuralını ortadan kaldırmadığı ve İİK’nun 50. maddesi gereğince de HUMK’nun yetkiye ilişkin hükümleri takip hukukunda da uygulandığı için hacizden doğan istihkak davaları genel yetki kuralınca, yasada ayrıca düzenlenmiş olmadıkça (taşınmazlarda ve iflastaki istihkak davası gibi,) davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir, özel yetki kuralı uyarınca da; haciz icra takibinin yapıldığı yerde uygulanmış ise bu yer, talimat aracılığı ile uygulanmışsa hacizli malın bulunduğu yer ya da icra takibinin yapıldığı yer haczi uygulayan talimat icra dairesi ile takip yeri farklı ise hacizli malın bulunduğu yer icra mahkemesinde açılabilirdi (HUMK’nun 512/1, 9, İİK’nun md. 97–99. maddeleri).
    Somut olayda dava, 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olup bu Kanun’da 1086 sayılı HUMK’nun 512. maddesine paralel bir düzenleme getirilmemiştir. Bu durumda İİK’nun yetkiye ilişkin 4, 50. maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nun 5, 6. maddeleri uyarınca genel yetki kuralının uygulanması gerekir. Buna göre istihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemelerinde açılması mümkündür. HMK’nun 7/1. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür.
    Davalı alacaklı taraf cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ise de davalı borçlunun yerleşim yeri adresi…sınırları içinde kalmakta olup davanın açıldığı …İcra Hukuk Mahkemeleri’nin yargı çevresi sınırları içindedir. Bu durumda; Mahkemece, yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 20.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.