İŞÇİYE SORMADAN PRİMİNİN DÜŞÜRÜLMESİ İŞÇİ YÖNÜNDEN HAKLI FESİH NEDENİDİR

İŞÇİYE SORMADAN PRİMİNİN DÜŞÜRÜLMESİ İŞÇİ YÖNÜNDEN HAKLI FESİH NEDENİDİR

T.C.

ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

6. HUKUK DAİRESİ

E. 2017/1149

K. 2017/1445

DAVA : Davacı işçi, iş sözleşmesini iş şartlarının aleyhe değiştirilmesi sebebiyle haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti ile asgari geçim indirimi alacaklarının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah talebinde bulunmuştur.

Davalı işveren, davaya konu tazminat ve alacaklara hak kazanılmadığını ve iş sözleşmesinin davacı tarafından haksız olarak feshedildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

İlk derece Mahkemesi tarafından, tanık beyanlarıyla davacının fazla mesai ücretine dair alacağının bulunduğu, aynı zamanda asgari geçim indirimi alacağının bulunduğu, alacaklı olunan ücretlerin miktarının az olmasının feshin haklı olup olmadığı hususunda kriter olmadığı, davacının iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiği gerekçesiyle,

Davacının davasının KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,

1-)Davacının kıdem tazminatına dair talebinin kabulüyle bilirkişi raporunda hesaplanan net 16.552,48 TL kıdem tazminatının iş akdinin fesih tarihi olan 13.08.2015 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi düzeyinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

2-)Davacının fazla mesai ücreti alacağına dair talebinin kısmen kabulüyle bilirkişi raporunda hesaplanan net 307,60 TL ücret alacağının net 100 TL'sinin dava tarihinden bakiyesinin ıslah tarihi olan 03.11.2016 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi düzeyinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine,

3-)Davacının yıllık izin ücreti alacağına dair talebinin kabulüyle bilirkişi raporunda hesaplanan net 1.247,23 TL yıllık izin ücreti alacağının net 100 TL'sinin dava tarihinden bakiyesinin ıslah tarihi olan 03.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

4-)Davacının asgari geçim indirimi alacağına dair talebinin kabulüyle bilirkişi raporunda hesaplanan net 198,26 TL asgari geçim indirimi alacağının net 10 TL'sinin dava tarihinden bakiyesinin ıslah tarihi olan 03.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Karara karşı davalı yasal süresi içinde istinaf yoluna başvurmuştur.

Davalı işveren istinaf dilekçesinde özetle, davacının nonfood görevinin bölge müdürlüğünde olmadığını, sadece mağazalarda bulunduğunu, davacıya hiçbir zaman mobing uygulanmadığını, yapılan iş değişikliği ile ücretinde bir düşüş olmadığını, sözleşmeleri gereği işveren olarak işyeri değişikliği hakkının olduğunu, davacının eksik primi yatırılması ya da statüsünün düşürülmesi iddialarının doğru olmadığını, bildirilen tanıkların süresinde bildirilmediğinden bahisle dinlenilmemesi sebebiyle savunma hakkının kısıtlandığını, Yargıtay kararlarına göre tanıklarının dinlenmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda belirtilen davacı feshinin haklı nedene dayandığı görüşünün kabul edilemez olduğunu, yapılan fazla mesainin karşılığının bordro ile ödendiğini, ödeme olmayan aylarda fazla mesai yapılmadığını, bu sebeple yapılan hesaba itiraz ettiklerini, davacının evli olduğuna dair bilgi sunmadığını, evlilik izni kullanmasının evli olduğu anlamında yorumlanamayacağının, bu sebeple fark asgari geçim indirimi alacağına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu beyan ederek mahkemenin kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Taraflar arasında, davacının ücretinin düşürülmesinin 4857 Sayılı Kanun'un 22. maddesi kapsamında geçerli olup olmadığı, davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.

4857 Sayılı Kanun'un "‘Çalışma Koşullarında Değişiklik ve İş Sözleşmesinin Feshi” başlıklı 22. maddesinde iş yeri şartlarında yapılacak esaslı değişikliklerin yapılabilme şartları düzenlenmiştir.

4857 Sayılı Kanun'un 22. maddesinde: “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir sebebe dayandığını veya fesih için başka bir geçerli sebebinin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir.

İşçi bu durumda 17. ila 21. madde hükümlerine göre dava açabilir. Taraflar aralarında anlaşarak çalışma şartları her zaman değiştirebilir. Çalışma şartlarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.” hükmünü içermektedir.

Madde metninde, işverenin, işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarındaki esaslı bir değişikliği işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabileceği, bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişikliklerin işçiyi bağlamayacağı, açıkça belirtilmiştir.

4857 Sayılı Kanun'un 22. maddesinin birinci fıkrasının asıl konuluş amacı işverenin tek taraflı değişiklik işlemlerine karşı işçiyi korumak; işçinin istemi dışında işini, işyerini ve diğer çalışma şartlarını değiştirecek işveren davranışlarına engel olmaktır. Öte yandan, 4857 Sayılı Kanun'un 62. maddesinde, her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin kanuni olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen kanuni bir yükümlülüğün yerine getirilmesi sebebiyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamayacağı belirtilmiştir. 4857 Sayılı Kanun'un 62. maddesinde düzenlenen ücretlerde indirim yapılamayacağı yasağı, işverenin tek taraflı indirim yapamaması ile ilgilidir. Taraflar karşılıklı anlaşarak ve ileriye dönük her zaman asgari ücretin altına inmemek şartıyla ücrette indirim yapabilirler. Zira işyerinin ekonomik şartları bunu zorunlu kılabilir ve işçi işsiz kalmamak için bunu kabul edebilir.

Somut olayda davacının, 10.03.2006 tarihinde Konya Merkez Mağazasında iç giyim personeli olarak göreve başladığı, Konya Merkez Mağaza ve Ankara yolu mağazalarında nonfood personeli olarak çalıştığı, 21.11.2011 tarihinde Karaman Mağazasına nonfood şefi olarak ataması yapıldığı, davacının Konya'dan Karaman'a gitmesinin zor olması nedeni ile davacının Konya Bölge Müdürlüğünde Ankara'ya bağlı nonfood personeli olarak görev yaptığı, davacının 10.03.2015 tarihine kadar burada görev yaptığı, davacının ataması pozisyonunda ve ücretinde bir değişiklik olmayacak şekilde Konya Bölge Müdürlüğü ile aynı yerde yer alan Aydınlıkevler Mağazasına yapıldığı davalının da kabulündedir. Davacı tanığı ...'ın beyanından, davacının görev yeri değiştirilerek mağazaya alınması ile davacının pozisyonu düşürüldüğü, emir veren pozisyonundan emir alan pozisyonuna düştüğü gibi priminde de azalma olduğu, bölge müdürlüğünde 20 mağazanın toplam cirosunun %1,5 üzerinden prim alırken, mağazada görevlendirilmekle sadece çalıştığı mağazanın cirosunun %1,5'unu oranında prim alır hale geleceği anlaşılmıştır. Bu husus, iş koşullarının aleyhe değiştirilmesi ve rızası olmadan ücretin düşürülmesidir. Bu sebeple davacının feshi haklı nedene dayanmakta olup kıdem tazminatının hüküm altına alınması doğrudur.

Davacının fazla mesai ücreti alacağı yönünden yapılan hesaplama hatalıdır. Dinlenen davacı tanıkları davacının 09:00 - 18:00 saatleri arasında çalıştığını, bir saat öğle tatili, 2 kez 15'er dakika çay molası kullandığını, ayrıca gün içinde serbestçe çay içebildiğini, Cumartesi günü saat 09.00- 15:00 arası çalıştığını, pazar günü çalışmadığını beyan etmişlerdir. Bilirkişi davacının hafta içi 09.00-18.00 arasında çalıştığı kabul edilirse günlük 9 saat çalıştığı, 1 saat ara dinlenmesi düşüldüğünde günlük 8 saat çalışıldığı 8x5=40 saat hafta içi çalışma yapıldığı, cumartesi günü ise 09.00-15.00 arasında günlük 6 saat çalışma yapıldığı kanun gereği yarım saat ara dinlenmesi düşüldüğünde 5,5 saat çalışma yapıldığı 40+5,5=45,5 saat haftalık çalışma yapıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda davacının 45,5-45=0,5 saat yani haftalık yarım saat fazla çalışması bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak tanık beyanları ile davacının günlük 1,5 saat ara dinlenme kullandığı sabit olup, yasal sınırların indirilmesi olaya uygun değildir. Bu durumda davacının haftalık çalışma süresi 9-1,5=7,5x 5 +5,5= 43 saat olup fazla mesai alacağı olmadığı açıktır. Bu sebeple davacının fazla mesai alacağı talebinin reddi gerekir.

Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, davalının istinaf talebinin fazla mesai alacağı yönünden kabulüyle, mahkemenin kararının kaldırılarak aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.

SONUÇ : 1-)Davalının istinaf başvurusunun fazla mesai alacağı yönünden kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b 2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,

2-)Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,

Davacının kıdem tazminatına dair talebinin kabulüyle bilirkişi raporunda hesaplanan net 16.552,48 TL kıdem tazminatının iş akdinin fesih tarihi olan 13.08.2015 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi düzeyinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davacının yıllık izin ücreti alacağına dair talebinin kabulüyle bilirkişi raporunda hesaplanan net 1.247,23 TL yıllık izin ücreti alacağının net 100 TL'sinin dava tarihinden bakiyesinin ıslah tarihi olan 03.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davacının asgari geçim indirimi alacağına dair talebinin kabulüyle bilirkişi raporunda hesaplanan net 198,26 TL asgari geçim indirimi alacağının net 10 TL'sinin dava tarihinden bakiyesinin ıslah tarihi olan 03.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Fazla mesai ücreti talebinin REDDİNE,

Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.229,44 TL karar ve ilam harcından dava ile yatırılan 27,70 TL ve ıslah ile yatırılan 309,31 TL olmak üzere toplam peşin alınan 337,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 892,43 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,

Davacı tarafından yatırılan 337,01 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Kabul kısmı nazara alınarak yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi gereğince 2159,7564 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Red kısmı nazara alınarak yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi gereğince 424,08 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Davacı tarafından istinaf öncesi yapılan 486,40 TL yargılama giderinin kabul red oranı nazara alınarak 475,21 TL'sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Davalı tarafından istinaf öncesi yapılan 525,00 TL yargılama giderinin kabul red oranı nazara alınarak 12,09 TL'sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Taraflarca kullanılmayan bakiye gider avansının ilgili tarafa iadesine,

3-)Davalı tarafından peşin yatırılan 313,00 TL istinaf harcının talep halinde davalıya iadesine,

Davalı tarafından istinaf sonrası yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Kararın tebliği ile harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10.07.2017 tarihinde 6763 Sayılı Kanun ile değişik 5521 Sayılı Kanun'un 8/3. maddesi gereği miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.