HAYVAN BAKIMI VE BAHÇIVANLIĞIN EV İÇİNDE GÖRÜLEN İŞLERDEN OLMAMASI NEDENİYLE İŞ MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞU

HAYVAN BAKIMI VE BAHÇIVANLIĞIN EV İÇİNDE GÖRÜLEN İŞLERDEN OLMAMASI NEDENİYLE İŞ MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞU

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

2015/3384 E.

2018/1281 K.

27.06.2018 T.

Özet: Davacı davalılara ait villa tipi bahçeli evde bekçilik bahçe ve hayvan bakımı gibi işlerde haftanın yedi günü aralıksız çalıştığını ileri sürerek işçilik alacaklarının ödetilmesini talep etmiş iken davalılar ise davacı ile aralarında işçi ve işveren ilişkisinin bulunmadığını, davacının zaman zaman günde yarım saati aşmayacak şekilde evlerinin bahçe sulama işini yaptığını, aralarındaki ilişki hizmet alımından ibaret olduğundan davacının iş ilişkisinden kaynaklanan alacaklara hak kazanmasının yasal olarak mümkün olmadığını savunmuşlardır. Davacının davalılara ait evin bahçesinde bahçe işi ile uğraştığı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Davacı asil de 14.04.2015 tarihli duruşmadaki beyanında, davalıların villasında bahçe işlerinde çalışıp, davalıların tavuklarına baktığını, bu şekilde her gün sabahtan akşama kadar 17 sene çalıştığını beyan etmiştir. Diğer taraftan davacı tanığı davacının dini ve milli bayram günlerinde dahi hayvanların bakımını yaptığını açıklamıştır. Buna göre de mahkemenin kabulünün aksine davacının yaptığı işlerin ev hizmeti olarak kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Hayvan bakımı ve bahçıvanlığın aşçı, uşak, temizlikçi gibi ev içinde görülen işlerden olmadığı açıktır. Hâl böyle olunca, davacının yaptığı işler İş Kanunu kapsamında, ev hizmetleri kapsamı dışında kaldığından taraf delilleri toplanmak suretiyle işin esasına girilerek sonuca gidilmesi gerekirken iş mahkemelerinin görevine giren bu davada görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 22. İş Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen 03.06.2014 gün ve 2013/1308 E., 2014/382 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06.11.2014 gün ve 2014/24263 E., 2014/33093 K. sayılı kararı ile;
“…A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalılara ait bahçeli villa tipi lüks evde bahçe ve hayvan bakımı bekçilik işlerinde çalıştığını iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, manevi tazminat, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, taraflar arasında hizmet akdinin bulunmadığını, davacının zaman zaman bahçe sulama ( yarım saati geçmeyecek kadar ) işini yaptığını, bahçe bakımı ile ilgili herhangibir iş yapmadığını, ağaçların budanması, çiçeklerin ekimi gübrelenmesi gibi işlerin ziraatçı Metin İlkkutlu tarafından, havuzun bakımının, tamiratının Şükrü Gündoğdu usta tarafından yapıldığını, 15-20 tane tavuğu olduğunu, davacının kendine ait tavuklarla birlikte arasıra bu tavuklarada yem ve su verdiğini, yaptığı işler karşılığı günlük ücretini verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, tanık beyanlarına göre sadece davalıların ev hizmetlerinde çalıştığı evin içine girmeksizin bahçede yapılması gereken çimlerin sulanması temizliği, biçilmesi gibi ev işlerini yaptığı 4857 sayılı yasanın 4/1-e maddesi gereği ev hizmetlerinde çalışanlara İş Kanunu hükümleri uygulanamayacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca, “ev hizmetlerinde çalışanlar” hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Ev hizmetlerinde aşçı, uşak, temizlikçi gibi işlerde çalışan işçi ile ev sahibi işveren ararındaki uyuşmazlığın iş mahkemesi yerine genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekir. İş Kanunu kapsamı dışında bırakılan bu hizmetleri gören kimselerle bunları çalıştıranlar arasındaki hukukî ilişkilerde Borçlar Kanununun hizmet akdine ilişkin hükümleri uygulanır. Aile bireylerini evden alarak alışverişe, şehir içinde gezmeye götüren, boş zamanında ev ve eklentilerinde zamanını geçiren şoföründe ev hizmeti yaptığı ve iş kanunu kapsamında olmadığı kabul edilmelidir (Yargıtay 9.HD. 09.10.2008 gün ve 2007/27814 Esas, 2008/25988 K.).
Buna karşın evde hastaya bakan hemşire ve çocuk eğiticisi İş Kanunu kapsamında değerlendirilmelidir.
Somut olayda davalılardan Zafer polise verdiği ifade de davacının 1998 den beri yanlarında çalıştığını, aylık 600 TL ödediğini, önceki bahçıvanın ölümü üzerine davacıyı bahçe işlerinde çalıştırmak üzere aldıklarını belirtmiştir.
Davalıların komşusu olan davacı tanığı; davacının yazın sabah 07.00, kışın saat 08.00 sıralarında gelip yazın 18.00 kışın 17.00 gibi ayrıldığını, bahçenin içinde davacının kaldığı baraka tarzı küçük bir yapı olduğunu, davacının evin içine girmediğini, bahçede; hayvanların bakım işi ( tavuk ve köpek) havuz ve etrafının yıkanması işi, bahçenin süpürülmesi temizlenmesi, yaprakların toplanması, bitkilerin bakım işlemleri, çimlerin biçilmesi, sulanması, temizlenmesi gibi rutin bahçe işlerini yaptığını, bitki ekim işlerini yılda bir kere gelen profesyonel bahçıvan ekibinin yaptığını, gündüz ayrıca bekçilik işini de bu şekilde yaptığını ifade etmiştir.Davacının çalıştığı yer yazlık bahçeli villa olup davalı ise sürekli ikamet etmemektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 23.05.1960 gün ve 11-10 ile 10.05.1974 gün ve 3-44 sayılı kararları uyarınca, özellikle iş hukukunda istisnaî hükmün genişletilerek değil, dar yorumlanması gerekir. İşçiler yararına getirilen düzenlemelerin yine işçiler yararına yorumlanması asıldır. Hal böyle olunca gerek davalılardan Zaferin davacı ile ilgili olarak karakolda vermiş olduğu ifade gerek tanık beyanı gözetildiğinde davacının yaptığı işlerin iş kanunu kapsamında, ev hizmetleri kapsamı dışında kaldığı anlaşılmakla mahkemece tarafların delilleri toplanarak işin esasına girilerek sonuca gidilmelidir.Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır…”
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalılara ait bahçeli villa tipi evde bahçe, hayvan bakımı ve bekçilik işlerinde çalıştığını, davalıların iki köpeği ile yüze yakın tavuğunun bulunduğunu, bahçe ve hayvan işlerinin doğası gereği yazın 06.00-19.30, kışları ise 07.00- 17.00 saatleri arasında haftanın 7 günü aralıksız çalıştığını ileri sürerek işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalılar vekili taraflar arasında iş ilişkisinin bulunmadığını, davacının zaman zaman günde yarım saati geçmeyecek şekilde müvekkillerinin bahçe sulama işini yaptığını, bahçe bakımı ile ilgili işlerin ziraatçi bir tanıdıkları tarafından, havuzun bakımı ve tamirat gibi işlerin ise Şükrü Gündoğdu adlı bir usta tarafından yerine getirildiğini, müvekkillerinin 15-20 tane tavuğu olduğunu, davacının kendine ait tavuklarla birlikte ara sıra bu tavuklara da yem ve su verdiğini, yaptığı işler karşılığında talep ettiği tutarda bir bahşiş ödemesinin yapıldığını, evin yakınındaki bir çok kişinin de davacıdan benzer konularda hizmet aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacının davalılara ait evde davacı tanık beyanına göre ev hizmetinde çalıştığı, evin içine girmeksizin bahçede yapılması gereken çimlerin sulanması, temizliği, biçilmesi gibi ev işleri ile uğraştığı hususunun taraflar arasında çekişmesiz olduğu, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanun’un 1. maddesine göre davacı ile davalılar arasındaki iş ilişkisinin 4857 sayılı İş Kanundan doğmadığı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4/1-e maddesi gereği ev hizmetlerinde çalışanlara İş Kanunu hükümleri uygulanamayacağından davada genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece davalı …’in karakolda vermiş olduğu ifade ile yine davacı asilin 14.04.2015 tarihli duruşmadaki beyanlarından davacının bahçe işlerinde çalıştığının açık olduğu, 4857 sayılı İş Kanun’un 4/1-e maddesi gereği ev hizmetlerinde çalışanlara İş Kanunu hükümlerinin uygulanamayacağı, nitekim Yargıtay içtihatlarının da ev hizmetlerinde aşçı, uşak, temizlikçi olarak çalışanlar ile iş sahibi arasındaki uyuşmazlıkların genel mahkemelerde çözülmesi ve bu kişiler ile bunları çalıştıranlar arasında Borçlar Kanunu’nun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği yönünde olduğu, bozma kararında dahi ev dışında iş gören, boş zamanlarında ev ve eklentilerinde vakit geçiren, ev dışında çalışıp, eve ilişkin bir hizmet yerine getirmeyen şoförün ev hizmetlisi olduğunun açıklandığı, davacının evin bahçesinde zaman geçirip bahçe işleri ile uğraştığının taraflar arasında çekişmesiz olduğu, davacının bahçe işlerine ek olarak gündüz bekçilik görevi yapmasının da İş Kanunu kapsamında sayılmasına yeterli olmadığı, nitekim bekçilik görevinin davalıların evinin bulunduğu yer itibariyle gündüzden ziyade geceleri gerektiği, davacının asıl işinin bahçe işi olduğunun açık olduğu, dolayısıyla asıl işi evin eklentisinde çalışmak olan ve bahçe işi yapan işçinin ev hizmetlisi sayılmamasının 4857 sayılı Kanun’un 4/1-e maddesine aykırı olacağı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının yaptığı işin ev hizmeti niteliğinde olup olmadığı buna bağlı olarak taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, sonucuna göre de eldeki davanın iş mahkemelerinde mi yoksa genel mahkemelerde mi görülmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Genel anlamda bir mahkemenin görevi: belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece (hüküm) mahkemelerinden, hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bir yerdeki ilk derece (hüküm) mahkemeleri; genel mahkemeler ve özel mahkemeler olmak üzere ikiye ayrılır. Genel mahkemeler ise asliye ve sulh hukuk mahkemesi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hangi davalara; özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir.
Gerek mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi gerekse 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5’inci maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
Bunun yanı sıra, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4’üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiş, aynı Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ise “ev hizmetlerinde çalışanlar” hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlenmiştir. Buna göre İş Kanunu kapsamı dışında bırakılan ev hizmeti gören kimselerle bu kişileri çalıştıranlar arasındaki hukuki ilişkilerde Borçlar Kanunu’nun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Somut olaya gelince, davacı davalılara ait villa tipi bahçeli evde bekçilik bahçe ve hayvan bakımı gibi işlerde haftanın yedi günü aralıksız çalıştığını ileri sürerek işçilik alacaklarının ödetilmesini talep etmiş iken davalılar ise davacı ile aralarında işçi ve işveren ilişkisinin bulunmadığını, davacının zaman zaman günde yarım saati aşmayacak şekilde evlerinin bahçe sulama işini yaptığını, aralarındaki ilişki hizmet alımından ibaret olduğundan davacının iş ilişkisinden kaynaklanan alacaklara hak kazanmasının yasal olarak mümkün olmadığını savunmuşlardır.
Bununla birlikte davalılardan Zafer, davacının yakınları tarafından tehdit ve hakarete uğradığını beyanla Üsküdar Emniyet Müdürlüğü’ne yaptığı 30.11.2013 tarihli şikâyetinde, davacının 1998 yılından beri yanlarında çalıştığını, kendisine aylık 600,00-TL ödediğini, önceki bahçıvanın ölümü üzerine davacıyı bahçe işlerinde çalıştırmak üzere işe aldıklarını belirtmiştir. Davalıların komşusu olan davacı tanığı ise yargılama sırasında alınan ifadesinde açıkça, davacının yaz aylarında 07.00-18.00, kış aylarında 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını, bahçenin içinde davacının kaldığı baraka tarzı küçük bir yapı olduğunu, davacının evin içine girmediğini, bitki ekim işlerini yılda bir kez gelen profesyonel bahçıvan ekibi yaparken davacının ise bahçede hayvanların bakımı, havuz ve etrafının yıkanması, bahçenin süpürülmesi, temizlenmesi, yaprakların toplanması, bitkilerin bakım işlemleri, çimlerin biçilmesi, sulanması, temizlenmesi gibi rutin bahçe işleri ile ilgilendiğini, gündüz ayrıca bekçilik işi de yaptığını beyan etmiştir.
Mahkemece davacının davalılara ait evin bahçe işleri ile uğraştığı, bahçıvanlık işinin ise evin eklentisinde gerçekleştirildiği, bu nedenle davacının ev hizmetlisi sayılması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiş buna göre de taraflar arasındaki ilişki İş Kanunu kapsamında kabul edilmemiştir.
Gerçekten de davacının davalılara ait evin bahçesinde bahçe işi ile uğraştığı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Davacı asil de 14.04.2015 tarihli duruşmadaki beyanında, davalıların villasında bahçe işlerinde çalışıp, davalıların tavuklarına baktığını, bu şekilde her gün sabahtan akşama kadar 17 sene çalıştığını beyan etmiştir. Diğer taraftan davacı tanığı davacının dini ve milli bayram günlerinde dahi hayvanların bakımını yaptığını açıklamıştır. Buna göre de mahkemenin kabulünün aksine davacının yaptığı işlerin ev hizmeti olarak kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Hayvan bakımı ve bahçıvanlığın aşçı, uşak, temizlikçi gibi ev içinde görülen işlerden olmadığı açıktır.
Hâl böyle olunca, davacının yaptığı işler İş Kanunu kapsamında, ev hizmetleri kapsamı dışında kaldığından taraf delilleri toplanmak suretiyle işin esasına girilerek sonuca gidilmesi gerekirken iş mahkemelerinin görevine giren bu davada görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.06.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.