HAKSIZ EL ATMANIN ÖNLENMESİ VE TECAVÜZLÜ YAPILARIN KAL'İ İSTEMİ - DOSYANIN İŞLEMDEN KALDIRILMASI KARARI

HAKSIZ EL ATMANIN ÖNLENMESİ VE TECAVÜZLÜ YAPILARIN KAL'İ İSTEMİ - DOSYANIN İŞLEMDEN KALDIRILMASI KARARI

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

2017/9643 E.

2020/5686 K.

1.10.2020 T.

HAKSIZ EL ATMANIN ÖNLENMESİ VE TECAVÜZLÜ YAPILARIN KAL'İ İSTEMİ ( Asıl Davanın Davacısı Birleşen Davanın Davalısı Vekilinin Üç Celse Üst Üste Mazeret Dilekçesi Sunduğu Bu Sebeple Mazeret Dilekçesinin Davayı Uzatmaya Yönelik Olduğu Gerekçesiyle Mahkemece Mazeret Dilekçesinin Reddine Karar Verilerek Yargılamaya Devam Olunduğu - Asıl Dava Yönünden Dosyanın İşlemden Kaldırılması Kararı Verildiği Ancak İşlemden Kaldırma Kararını İçeren Duruşma Zaptının Asıl Davanın Davacısı Birleşen Davanın Davalısı Vekiline Tebliğ Edilmediği/Kararın Hatalı Olduğu )

DOSYANIN İŞLEMDEN KALDIRILMASI KARARI ( Dosyanın İşlemden Kaldırılması Kararının Duruşmada Tefhimi ile Yetinildiği Sonrasında Nihai Hükümde Davanın Takip Edilmemesi Nedeniyle İşlemden Kaldırılmasına Karar Verildiği ve 3 Aylık Yasal Sürede Dosyanın Yenilenmediği Gerekçesiyle HMK'nın 150. Maddesi Uyarınca Asıl Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verildiği - İşlemden Kaldırma Kararının Asıl Davanın Davacısı Birleşen Davanın Davalısı Vekiline Tebliğine Karar Verilmesi Gerektiği )

HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI ( Mahkemece Asıl Davanın Davacısı Birleşen Davanın Davalısı Vekilinin Mazeret Dilekçesi Reddedilerek Karşı Taraf Vekilinin Asıl Davayı Takip Etmeyeceklerine Yönelik Beyanı Üzerine Asıl Dava Hakkında Verilen İşlemden Kaldırma Kararının Hukuki Dinlenilme Hakkı Çerçevesinde Asıl Davanın Davacısı Birleşen Davanın Davalısı Vekiline Tebliğine Karar Verilmesi Gerektiği )

2709/m.36

4721/m.683,713

6100/m.150

ÖZET : Asıl dava men'i müdahale ve kal istemli, birleşen dava ise TMK'nin 713/1. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemlidir.

Mahkemece asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı vekilinin üç celse üst üste mazeret dilekçesi sunduğu bu sebeple mazeret dilekçesinin davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle mazeret dilekçesinin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunduğu ve asıl dava yönünden dosyanın HMK'nin 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılması karar verildiği ancak işlemden kaldırma kararını içeren duruşma zaptının asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı vekiline tebliğ edilmediği ve nihai hükmün gerekçesinde, 02.02.2016 tarihinde takip edilmediğinden işlemden kaldırılmasına karar verilen asıl davanın 3 aylık yasal süresinde yenilenmediği belirtilerek, hükümde HMK'nin 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Anayasa'nın 36. maddesiyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 6. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma ilkesinin en önemli unsurunu oluşturan hukuki dinlenilme hakkına dair yapılan açıklamalar çerçevesinde mahkemece davanın 22. celsesinde asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı vekilinin mazeret dilekçesini reddederek ve karşı taraf vekilinin asıl davayı takip etmeyeceklerine yönelik beyanı üzerine asıl dava hakkında verdiği işlemden kaldırma kararının asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı vekiline tebliğine karar vermesi ve kararın tebliği ile vekilin işlemden kaldırma kararından haberdar olmasının sağlanması gerekirken, işlemden kaldırma kararının duruşmada tefhimi ile yetinilmesi ve sonrasında ninai hükümde davanın takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve 3 aylık yasal sürede dosyanın yenilenmediği gerekçesiyle HMK'nin 150. maddesi uyarınca asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru bulunmamış ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın açılmamış sayılmasına, birleşen davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde, ... ili ... ilçesi ... köyü hudutları dahilinde bulunan batısı ve güneyi orman, kuzeyi köy yolu doğusu 2/B arazisi ile çevrili Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tahmini 500 m² taşınmazın üzerine davalı ... tarafından 8*6 m² ebadında tek katlı prefabrik ahşap bina, toprak fırın, güneş enerjisi ile 7*6 ebadında tek katlı betonarma bina yapılmak suretiyle işgal edildiğinin tespit edildiğini, bu nedenle davalının ... adına kayıtlı taşınmaza yönelik haksız elatmasının önlenmesini ve taşınmaz üzerindeki tecavüzlü yapıların kal'ini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ya da köy orta malı niteliğinde olan yerlerden olmadığını, köy yolu fazlası niteliğinde ve 3402 Sayılı Kanun'un 20/C maddesi gereğince arazi olduğunu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile kazanımının mümkün olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/87 Esas, 2012/28 Karar sayılı dosyasında; davacı ... vekili dava dilekçesinde müvekkilinin 1999 depreminde evinin hasar görmesi üzerine dava konusu kuzeyi köy merkezine giden yol ve ötesi sahipli arazi, güneyi orman, doğusu ayı deresi, batısı orman ve yol olan yere vekil edeni tarafından ev, kuruluk, toprak fırın, bina ve güneş enerjisi yapıldığını, yapıların inşaa edildiği taşınmazın orman olmadığını, köy merası olmadığını, taşınmazı müvekkili dışında kimsenin kullanmadığını ve vekil edeninin taşınmazı 20 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla zilyet ederek kullandığını açıklayarak taşınmazın müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.

Davalı ... vekili birleşen davaya yönelik cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.

... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin birleşen 2011/187 Esas, 2012/28 Karar sayılı dosyasında Mahkemece 23.02.2012 tarihinde, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin açılan 2012/468 Esas sayılı dava ile mahkemelerinde açılan dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle mahkemelerinde açılan davanın, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin açılan 2012/468 Esas sayılı dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

Mahkememizde asıl dava yönünden davanın 02.02.2016 tarihinde takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve 3 aylık yasal sürede dosyanın yenilenmemesi gerekçesiyle, birleşen dava yönünden ise davacınında taraf olduğu ... Kadastro Mahkemesi'nin 2012/103 E., 2012/93 K. Sayılı dosyasından verilen kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2013/1622 E., 2013/7336 K. Sayılı ilamı ile onandığı dava konusu taşınmazın orman vasfıyla bu karara istinaden tapuya tescil edildiği, davacı tarafın taleplerinin iş bu dava dosya ile karara bağlandığı, davacının iş bu dava dosyasında dayandığı sebepler ile mahkemelerinde görülmekte olan davada dayanmış olduğu sebeplerin aynı olduğunun anlaşılması gerekçesiyle, asıl davanın HMK'nin 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, birleşen davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm asıl davanın davacısı ve birleşen davanın davalısı olan ...'nin vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Asıl dava men'i müdahale ve kal istemli, birleşen dava ise TMK'nin 713/1. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemlidir.

Hemen belirtilmelidir ki yargılama hukukunun temelini teşkil eden en önemli ilkelerden olan hukuki dinlenilme hakkı Anayasa'nın 36. maddesinde ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen A. Yargılanma Hakkı'nın da en önemli unsurudur. Hukuki dinlenilme hakkı tarafların öncelikle yargılama ile ilgili bilgi sahibi olmasını, bilgi sahibi olduğu konuda açıklama ve ispat hakkını kullanmasını ve mahkemenin de bu açıklamaları ve sunulan delilleri dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini gerektirir. Bu nedenle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur.

Somut olayda, Mahkemece 02.02.2016 tarihli 22. celsede asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı olan ... vekilinin üç celse üst üste mazeret dilekçesi sunduğu bu sebeple mazeret dilekçesinin davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle mazeret dilekçesinin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunduğu ve asıl dava yönünden dosyanın HMK'nin 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılması karar verildiği ancak işlemden kaldırma kararını içeren duruşma zaptının asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı olan ... vekiline tebliğ edilmediği ve nihai hükmün gerekçesinde, 02.02.2016 tarihinde takip edilmediğinden işlemden kaldırılmasına karar verilen asıl davanın 3 aylık yasal süresinde yenilenmediği belirtilerek, hükümde HMK'nin 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Az yukarıda Yargılama hukukunun temelini teşkil eden ve Anayasa'nın 36. maddesiyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin 6. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma ilkesinin en önemli unsurunu oluşturan hukuki dinlenilme hakkına dair yapılan açıklamalar çerçevesinde mahkemece davanın 22. celsesinde asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı olan ... vekilinin mazeret dilekçesini reddederek ve karşı taraf vekilinin asıl davayı takip etmeyeceklerine yönelik beyanı üzerine asıl dava hakkında verdiği işlemden kaldırma kararının asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı olan ... vekiline tebliğine karar vermesi ve kararın tebliği ile vekilin işlemden kaldırma kararından haberdar olmasının sağlanması gerekirken, işlemden kaldırma kararının duruşmada tefhimi ile yetinilmesi ve sonrasında ninai hükümde davanın 02.02.2016 tarihinde takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve 3 aylık yasal sürede dosyanın yenilenmediği gerekçesiyle HMK'nin 150. maddesi uyarınca asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davanın davacısı-birleşen davanın davalısı olan ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 01.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.