FAİZ İLE BORÇ PARA VERMEYİ MESLEK EDİNME TEFECİLİK SUÇUNUN UNSURU DEĞİLDİR

FAİZ İLE BORÇ PARA VERMEYİ MESLEK EDİNME TEFECİLİK SUÇUNUN UNSURU DEĞİLDİR

TC

YARGITAY

5. Ceza Dairesi         

2018/3622 E.  

2018/9468 K.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Beraat

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 gün ve 2014/118-2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve suçun TCK'nın topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, bu bağlamda TCK'nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK'nın 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması gerekeceği nazara alındığında; UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, sanık hakkında aynı suçtan Doğanşehir Asliye Ceza Mahkemesine 08/04/2009 tarihinde dava açıldığı ve Doğanşehir Asliye Ceza Mahkemesinin 21/06/2016 gün ve 2016/171 Esas, 2016/331 Karar sayılı ilamıyla sanığın tefecilik suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 11/10/2018 gün ve 2016/8371 Esas, 2018/7209 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmakla; dava konusu eylemler arasında irtibat bulunup bulunmadığının, suç ve dava tarihleri itibarıyla hukuki kesinti olup olmadığının ve teselsül ya da mahsup hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi bakımından söz konusu dosyanın onaylı suretinin dosya içine konulmasından, mağdur ...'ın hazırlık anlatımı ve tanıkların sanığın faiz karşılığı borç para verdiğine dair aşamalardaki tutarlı beyanları karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, vergi mükellefi olduğu anlaşılan sanık hakkında gerektiğinde suç tarihini kapsayan dönem için vergi incelemesi yaptırılmasından, alacaklı olduğu icra takip dosyası bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa incelenmesinden ve takip borçlularının faiz karşılığı sanıktan ödünç para alıp almadıkları hususunda beyanlarının alınmasından, ... 3. İcra Dairesinin 2010/3141 Esas sayılı takip dosyasının onaylı örneğinin getirtilmesinden ve ayrıca tefecilik yapıp yapmadığı hususunda kolluk araştırması yaptırılmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Katılan Hazinenin karar başlığında müşteki sıfatıyla gösterilmesi suretiyle CMK'nın 232/2-b maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.