BİLİNÇLİ TAKSİR - YOKUŞ YUKARI YOLDA KAPILARI AÇIK VAZİYETTE YOLCUNUN YERİNE OTURMASINI BEKLEMEDEN SEYİR YAPMA - ORANTILILIK

BİLİNÇLİ TAKSİR - YOKUŞ YUKARI YOLDA KAPILARI AÇIK VAZİYETTE YOLCUNUN YERİNE OTURMASINI BEKLEMEDEN SEYİR YAPMA - ORANTILILIK

T.C.
YARGITAY
12. CEZA DAİRESİ
2020/4768 E.
2023/695 K.
7.3.2023 T.

BİLİNÇLİ TAKSİR ( Hafif Yokuş Yukarı Yolda Kapıları Açık Vaziyette Yolcunun Yerine Oturmasını Beklemeden Seyreden Sanık Hakkında Bilinçli Taksir Hükümleri Uygulanması Gerektiği - Cezada Orantılılık İlkesi Dikkate Alınarak Asli Kusurlu Olarak Ölüme Sebebiyet Veren Sanık Hakkında Alt Sınırdan Makul Oranda Uzaklaşılarak Ceza Verilmesi Gerektiği )

YOKUŞ YUKARI YOLDA KAPILARI AÇIK VAZİYETTE YOLCUNUN YERİNE OTURMASINI BEKLEMEDEN SEYİR YAPMA ( Yolcunun Dolmuşun Açık Olan Kapısından Düşerek Yaralandığı Kaldırıldığı Hastanede Vefat Ettiği - Sanık Hakkında Bilinçli Taksir Hükümlerinin Uygulanacağı )

ORANTILILIK ( Taksirle Öldürme/Hafif Yokuş Yukarı Yolda Kapıları Açık Vaziyette Yolcunun Yerine Oturmasını Beklemeden Seyreden Asli Kusurlu Olarak Ölüme Sebebiyet Veren Sanık Hakkında Alt Sınırdan Makul Oranda Uzaklaşılarak Ceza Verilmesi Gereği )

5237/m.3,61,85

ÖZET : 1-Hafif yokuş yukarı yolda, kapıları açık vaziyette, yolcunun yerine oturmasını beklemeden seyreden sanık hakkında bilinçli taksir hükümleri uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

2-TCK 61. maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak asli kusurlu olarak ölüme sebebiyet veren sanık hakkında alt sınırdan makul oranda uzaklaşılarak ceza verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

DAVA : Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 Sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 Sayılı Kanun'un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (1412 Sayılı Kanun) 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 260. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 Sayılı Kanun'un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun'un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

KARAR : I. HUKUKİ SÜREÇ

1. ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.09.2015 tarihli ve 2014/626 Esas, 2015/487 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 85. maddesinin birinci fıkrası, 62. maddesi gereğince neticeten 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı kanunun 51. maddesi gereğince hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 28.09.2020 tarihli ve 2016/129729 sayılı, sanığa verilen cezanın az olduğu gerekçesiyle hükmün bozulması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

A-) Katılanlar vekilin temyiz istemi;

Sanık hakkında takdiri indirim uygulanmaması, sanığa verilen hapis cezasının ertelenmemesi, sanığın ehliyetin geri alınması gerektiğine, ilişkindir.

B-) Sanık müdafiinin temyiz istemi;

Sanığın kusuru bulunmadığına, beraat etmesi gerektiğine, ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

Yerel mahkemenin kabulü;

1. Olay günü sanığın yevmiyeli şoför olarak çalıştığı minibüse yolcu olarak ... aldığı, ...'nin yerine oturmasını beklemeden ve kapıyı kapatmadan istikametine göre çıkış eğimli yolda aracı hareket ettirdiği, yolcunun dolmuşun açık olan kapısından düşerek yaralandığı, kaldırıldığı hastanede vefat ettiği olayda; mahkemece sanığın asli kusurlu olduğu kabul ve tespit edilerek uygulama yapılmıştır.

2. Sanık savunmasında aracın kapısını kapattıktan sonra aracı hareket ettirdiğini savunmuş, kapının açılmasına ilişkin aşamalarda çelişkili beyanda bulunmuştur.

3. Katılanlar sanıktan şikayetçi olduklarını beyan etmiştir.

4. Olay günü minibüste yolcu olarak bulunan tanık Ayşegül ... "Olay günü maktül araca binmişti. Bende o sırada araçtaydım. Ayaktayken para uzattı. Şöförde parayı aldı. Maktül yerine oturmak istediği sırada şöför hareket etti. O sırada maktül dengesini kaybetti. Eli ile tuttuğu yerden eli boşaldı ve bir anda kapı açıktı. Oradan dışarıya düştü ve takla atmaya başladı. 15-20 metre dönerek yerde hareket etti. Bende dolmuşa binmiştim. Bindiğimden hiç kimsenin dengesini kaybederek düştüğünü görmedim. Dolmuş normal kalkış yaptı. Ancak maktül yaşlı olduğu için tutunamadı. Ayrıca dolmuş rampayı çıkıyordu. Maktül bu yüzden de tutunamamış olabilir'' demiştir.

5. 19/10/2014 tarihli görgü tespit ve araştırma tutanağında olayın gerçekleştiği yerin Kumbahçe mah. İçmeler Caddesinde faaliyet gösteren ... Polyester önü, ... Otelden Ağanlar Tersanesi istikametine doğru yolun sağ tarafı olduğu, yolun çift yönlü olduğu, genişliğinin 6-7 metre olduğu, yolda yolu ikiye ayıran herhangi bir yol çizgisi ve yol kenarlarında bir işaret levhası bulunmadığı, olay yerinde olay ile alakalı herhangi bir delil bulunmadığı belirtilmiştir.

6. Soruşturma aşamasında düzenlenen bilirkişi raporunda ... plakalı şehir içi ticari minibüs sürücüsü ...' ın kapıların kapanmasını beklemeden hareket etmesi sebebiyle kazada asli kusurlu olduğu, yolcu ...' nin hayatın olağan akışında yerine oturmak üzere yönelirken açık olan kapıdan düştüğü, ancak dengesini korumak için gerekli olan tertibatın ... içinde var olduğu halde kullanmadığı düşünüldüğünden tali kusurlu olduğu rapor edilmiştir.

7. ... Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda ...'nin yapılan, dış muayene, otopsi bulguları ve Kimyasal Tahliller İhtisas Dairesi ve histopatoloji raporu dikkate alındığında, kişinin ölümünün künt kafa ve genel vücut travmasına bağlı, kafatası kemik kırıkları, beyin doku laserasyonu, karaciğerde sentrilobüler nekroz etkisiyle meydana gelmiş olduğu rapor edilmiştir.

8. Sanığın adli sicil kaydının dosyada olduğu görülmüştür.

IV. GEREKÇE

Yapılan inceleme neticesinde yerel mahkemenin oluş ve kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür.

A. Katılanlar vekilinin temyiz istemi;

1. Hapis cezasının ertelenmemesi gerektiği yönünden;

5237 Sayılı Kanun'un 51. maddesinin birinci fıkrası uyarınca iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezasının ertelenebileceği düzenlenmiş olup; sanık hakkında hükmedilen sonuç ceza olan iki yılın altında kaldığından hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Sanık hakkında takdiri indirim uygulanmaması ve ehliyetinin geri alınması gerektiği yönünden;

5237 Sayılı Kanun'un 53. maddesinin altıncı fıkrası ile 62. maddesinin uygulanmasının hakimin takdirinde olduğu, mahkemece gerekçeli kararda ehliyetin geri alınmama ve takdiri indirim uygulanma gerekçesinin gösterildiği anlaşılmakla hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Sanık müdafiinin temyiz istemi;

Sanığın kusuru bulunmadığı, beraat etmesi gerektiği yönünden;

Soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunun oluş ve dosya kapsamının birbiri ile uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği, bu itibarla suçu sabit olan sanığın cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

C. Diğer Temyiz sebepleri bakımından;

1. Hafif yokuş yukarı yolda, kapıları açık vaziyette, yolcunun yerine oturmasını beklemeden seyreden sanık hakkında bilinçli taksir hükümleri uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

2. 5237 Sayılı Kanun'un 61. maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak asli kusurlu olarak ölüme sebebiyet veren sanık hakkında alt sınırdan makul oranda uzaklaşılarak ceza verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.

SONUÇ : Gerekçe bölümünde C numaralı bentte açıklanan nedenlerle ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.09.2015 tarihli ve 2014/626 Esas, 2015/487 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafii ile katılanlar vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 Sayılı Kanun'un 321. maddesi gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oybirliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.03.2023 tarihinde karar verildi.