"BİJİ SEROK APO (YAŞASIN BAŞKAN APO)''' SLOGANI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜDÜR

"BİJİ SEROK APO (YAŞASIN BAŞKAN APO)''' SLOGANI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜDÜR

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

ZERGA ÖZTÜRK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/4556)

Karar Tarihi: 9/1/2020

R.G. Tarih ve Sayı: 17/3/2020 - 31071

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. 1974 doğumlu olan başvurucu olay tarihinde Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) üyesidir.

10. BDP İzmir İl Teşkilatı Kadın Kolları üyeleri, Türkçe adı Kürdistan İşçi Partisi olan PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan'ın (A.Ö.) kaldığı ceza infaz kurumu koşullarını protesto etmek amacıyla 29/8/2012 tarihinde İzmir'in Konak ilçesinde bir basın Başvuru Numarası : 2015/4556 Karar Tarihi : 9/1/2020 3 açıklaması ve oturma eylemi yapmıştır. Başvurucu da bu basın açıklaması ve oturma eylemine katılmıştır.

11. Basın açıklaması yapıldığı sırada "Biji serok apo (yaşasın başkan [A.]); selam selam İmralı'ya bin selam; disa disa serhildan serokeme [Ö.] (Yine yine direniş başkanımız [Ö.] ); Barış, hemen şimdi; [Ö.ye] özgürlük; [Ö.ye] yaklaşın, savaş, barış geleceğimizdir; kadını yaratan [Ö.ye] bin selam" şeklinde sloganlar atılmış ve "Cerxa Şeroşe" (Devrim Çarkı)" isimli marş söylenmiştir.

12. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun terör örgütü propagandası yapma suçundan cezalandırılması istemiyle iddianame düzenlenmiştir.

13. Yargılamayı yapan İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi 28/10/2014 tarihinde terör örgütünün propagandasını yapma suçundan başvurucunun 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar vermiştir. Mahkeme gerekçeli kararında; İzmir Emniyet Müdürlüğü tarafından yürüyüş sırasında çekilen kamera kayıtlarını delil olarak kabul ettiğini belirterek başvurucunun BDP İzmir Kadın Kolları tarafından düzenlenen 29/8/2012 tarihli gösteriye katıldığını ve "Barış, hemen şimdi; [Ö.ye] özgürlük; [Ö.ye] yaklaşın, savaş, barış geleceğimizdir; biji serok apo (yaşasın başkan [A.]); kadını yaratan [Ö.ye] bin selam" şeklinde sloganlar attığını belirtmiştir. Söz konusu sloganların A.Ö.yü övücü nitelikte olduğunu belirten Mahkeme, başvurucunun eyleminin terör örgütü propagandası suçunu oluşturduğunu kaydetmiştir.

14. Başvurucunun bu karara itirazı İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince 14/1/2015 tarihinde reddedilmiş ve ret kararı başvurucuya 6/2/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu 9/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

(f) Somut Olayın Değerlendirilmesi

40. Anayasa Mahkemesi önündeki mesele, somut olayın koşullarında başvurucunun slogan atmak suretiyle açıkladığı düşüncesi nedeniyle terör örgütünün propagandasını yapma suçundan mahkûmiyetinin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelip gelmediği ve gerçekleşmesi amaçlanan meşru amaçla orantılı olup olmadığıdır.

41. Yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesi; BDP İzmir Kadın Kolları tarafından düzenlenen, başvurucunun katıldığı bir gösteride atılan (bkz. § 13) sloganların PKK terör lideri A.Ö.yü öven nitelikte olduğunu belirterek başvurucu hakkında terör örgütü propagandası yapma suçundan mahkûmiyet kararı vermiştir.

42. Bir düşünce açıklamasının terörün veya terör örgütünün propagandası olduğu iddia edildiğinde değerlendirilecek en önemli unsur ifadelerin gerek içeriği gerekse açıklandığı ortamın niteliği dikkate alındığında şiddete yol açma potansiyelinin bulunup bulunmadığıdır (Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 127; Sırrı Süreyya Önder, § 80).

43. Anayasa Mahkemesi; A.Ö.yü lider olarak benimseyen, onu öven sözler gibi tartışmalı açıklamaların tek başına şiddeti teşvik etmediğini, tespit edilmesi gereken meselenin tarihsel bağlamda ve konuşmanın bütünü içinde şiddete teşvik edip etmediği olduğunu daha önce ifade etmiştir. İçinde kişileri şiddete başvurmaya yönlendiren ifadeler yer almayan ve terör suçlarının işlenmesi tehlikesine yol açmayan açıklamaların terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerine başvurmayı teşvik etme olarak kabul edilemeyeceğinin altı çizilmelidir (Sırrı Süreyya Önder, §§ 71, 72).

44. Anayasa Mahkemesi; A.Ö.yü lider olarak benimseyen, onu öven sözler gibi tartışmalı açıklamaların tek başına şiddeti teşvik etmediğini, tespit edilmesi gereken meselenin tarihsel bağlamda ve konuşmanın bütünü içinde şiddete teşvik edip etmediği olduğunu daha önce ifade etmiştir. İçinde kişileri şiddete başvurmaya yönlendiren ifadeler yer almayan ve terör suçlarının işlenmesi tehlikesine yol açmayan açıklamaların terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerine başvurmayı teşvik etme olarak kabul edilemeyeceğinin altı çizilmelidir (Sırrı Süreyya Önder, §§ 71, 72). Buradan yola çıkan Anayasa Mahkemesi, toplantı ve gösterilerde söylenen tartışmalı sözlerin ve atılan sloganların şiddeti teşvik edip etmediklerine ilişkin yapılacak değerlendirmelerin sadece kullanılan sözcüklerin sözlük anlamlarından hareket edilerek değil, söz konusu toplantı ve gösterinin barışçıl nitelikte olup olmadığıyla birlikte ele alınması gerektiğini ifade etmiştir (bkz. § 39; ayrıca bkz. Meki Katar, §§ 70-72).

45. Başvurucu, BDP tarafından PKK terör örgütü lideri A.Ö.nün ceza infaz kurumunda tutulma koşullarının iyileştirilmesi, A.Ö.nün başka mahkûm ve tutuklularla daha fazla sosyalleşmesine imkân sağlanması amacı ile düzenlenen bir basın açıklaması ve oturma eylemine katılmıştır. Başvuru dosyasına sunulan bilgi ve belgelerden söz konusu gösterinin barışçıl olmadığı, söz konusu gösteride başvurucunun yahut diğer katılımcıların bir şiddet olayına karıştığı tespit edilmemiştir.

46. Başvurucu bahsi geçen toplantıda kalıplaşmış bazı sloganlara eşlik etmek sureti ile A.Ö.nün tutulma koşullarının iyileştirilmesini talep etmektedir. Toplantının amacının şiddet ve demokrasinin reddi gibi düşünceleri yaymak için platform hazırlamak olmadığı görülmektedir. "[Ö.ye] yaklaşın, savaş, barış geleceğimizdir." ve "Disa disa serhildan serokeme [Ö.] (Yine yine direniş başkanımız [Ö.])" şeklindeki sloganların sert bir tonlamayla atıldığı kabul edilse dahi bu sloganların barışçıl bir gösteride atılması sebebi ile ulusal güvenlik ve kamu düzeni üzerindeki olası etkisinin sınırlı olduğu görülmektedir. Bu sebeple sloganın şiddet kullanımını dolaylı veya doğrudan teşvik olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

47. İlk derece mahkemesinin kararı incelendiğinde başvurucunun PKK terör örgütü lideri A.Ö.yü öven sloganlara eşlik etmesi sebebi ile terör örgütünün propagandasını yapma suçundan cezalandırıldığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık ilk derece mahkemesi kararında başvurucu tarafından A.Ö.yü övmek amacı ile kullanılan tartışmalı ifadelerin terör örgütünün şiddet ve tehdit yöntemlerini meşru gösterdiğine veya övdüğüne ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik ettiğine ilişkin hiçbir değerlendirme yapmamıştır.

48. Yukarıdaki bilgiler dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin başvurucunun mahkûmiyetinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyduğunun kabul edilmesi mümkün olmamıştır.

49. Başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa'nın 26. maddesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir. Serdar ÖZGÜLDÜR ve Kadir ÖZKAYA bu görüşe katılmamışlardır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA Serdar ÖZGÜLDÜR ve Kadir ÖZKAYA'nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE, Serdar ÖZGÜLDÜR ve Kadir ÖZKAYA'nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın incelenmesine GEREK BULUNMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2014/103 /K.2014/451) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminata ilişkin taleplerinin REDDİNE,

F. 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/1/2020 tarihinde karar verildi.