BERAAT TARİHİNDEKİ VEKALET ÜCRETİNİN DE TAZMİNATA DAHİL EDİLMESİ GEREĞİ

BERAAT TARİHİNDEKİ VEKALET ÜCRETİNİN DE TAZMİNATA DAHİL EDİLMESİ GEREĞİ

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2014/905 E.

2014/9215 K.


Davacı vekilinin 19.01.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve Manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.06.2006 tarih, 2004/334 Esas - 2006/189 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) Yasadışı örgüt üyesi olmak suçundan, 18.03.2004 – 08.07.2004 tarihleri arasında tutuklu kaldığı ve hakkında beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 26.12.2006 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 19.01.2012 tarihinde haksız işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun gereğince yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı anlaşılmakla,
Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin manevi tazminat miktarına, davalı vekilinin davacının kendi kusuru ile tutuklanmasına neden olduğuna ve kendileri lehine Vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesi bakımından, tazminat davasının dayanağını oluşturan Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.06.2006 tarih, 2004/334 Esas - 2006/189 Karar sayılı beraat hükmünün, kesinleşme şerhli örneğinin davacıya tebliğ edilip edilmediği mahal mahkemesinden de sorulmak suretiyle, şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenerek, davanın süresinde açılıp açılmadığının tespit edilmesinden sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kabule göre de;

1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 112 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp fazla tayini,

2- Asgari ücret üzerinden maddi tazminata hükmedilmiş olması karşısında hesaplamada hafta sonu, dini ve milli bayram tatilleri nedeniyle indirim yapılamayacağının dikkate alınmaması,

3- Davacının, beraat ettiği ceza dava dosyasında kendisini vekille temsil ettirdiğinin anlaşılması karşısında, beraat kararının verildiği tarihte geçerli avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesaplanacak vekalet ücretinin de talep sebebiyle maddi tazminata dahil edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

4- Yasal faizin gözaltına alınma tarihinden itibaren talep edilmesi karşısında kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarları için yasal faize hükmedilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin maddi tazminat miktarına ve faiz uygulanması gerektiğine, davalı vekilinin eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak, BOZULMASINA, 15.04.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.