TAPU KAYDININ İPTALİ İLE TESCİLİ İSTEMİ - ASLİ MÜDAHİL - AKTİF DAVA EHLİYETİ - STEREOSKOPİK FOTOĞRAF - İMAR İHYA

TAPU KAYDININ İPTALİ İLE TESCİLİ İSTEMİ - ASLİ MÜDAHİL - AKTİF DAVA EHLİYETİ - STEREOSKOPİK FOTOĞRAF - İMAR İHYA

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
2023/714 E.
2023/1840 K.
28.3.2023 T.

TAPU KAYDININ İPTALİ İLE TESCİLİ İSTEMİ ( Davacının Çekişmeli Taşınmazlar Hakkında Aynı Nitelikteki Kazandırıcı Zamanaşımı Zilyetliği İddiası ile Dava Açtığı Her İki Dava Dosyasının Taraflarının Dava Konusunun ve Dava Sebebinin Aynı Olduğu Kesin Hükmün Bulunduğu Bu Sebeple Mahkemece Davacının Açtığı Davanın Kesin Hüküm Nedeni ile Usulden Reddine Karar Verilmesi Gerekirken Bu Hususun Gözden Kaçırılarak İşin Esasına Girilmesinin İsabetsiz Olduğu )

ASLİ MÜDAHİL ( Davacı ile Asli Müdahilin Kardeş Oldukları Kadastro Tespit Tarihine Kadar Zilyet Oldukları Bu Sebeple Davacı ve Asli Müdahil Adına Tescili İstemi - Keşifte Dinlenen Mahalli Bilirkişiler ile Tanıklar Bu Taşınmazların Davacı ve Asli Müdahile Babasından Kaldığını Beyan Etmiş Olmalarına Rağmen Mahkemece Asli Müdahile Muristen Kalan Taşınmazın Ne Sebeple Adına Tescilini İstediği Sorulmadan Bağış Taksim ya da Diğer Mirasçıların Miras Paylarının Devri Gibi Bir Nedene Dayanıp Dayanmadığı Buna Göre Aktif Dava Ehliyeti Olup Olmadığı Araştırılmadan Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu )

AKTİF DAVA EHLİYETİ ( Asli Müdahilin Tek Başına Dava Açma Hususunda Aktif Dava Ehliyetinin Bulunup Bulunmadığının Tespiti Amacıyla Çekişmeli Taşınmazların Babasından Kendisine Ne Şekilde Kaldığı Hangi Hukuksal Nedene Dayanarak Adına Tescil Talebinde Bulunduğu Asli Müdahilden Taraftan Sorularak Açıklattırılması Davacıya Bu Yöndeki İddiasını İspat Açısından İmkan Tanınması Asli Müdahilin Aktif Dava Ehliyetinin Olmadığının Anlaşılması Halinde Davanın Reddine Karar Verilmesi Gerektiği )

STEREOSKOPİK FOTOĞRAF ( Asli Müdahilin Tarafın Aktif Dava Ehliyetinin Bulunduğunun Anlaşılması Halinde İşin Esasına Girilerek Dava Konusu Taşınmazlara Ait Temin Edilebilen En Eski ve Yeni Tarihli Orto Foto ve Uydu Fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğünün Web Sitesinin Harita Sorgulama Sayfasına Girilerek Taşınmazların Bulunduğu Köyü Mahalleyi Kapsayacak Şekilde Hangi Yıllara Ait Stereoskopik Fotoğrafı Bulunduğu Araştırılıp Belirlenip İlgili Sayfanın Çıktısı Dosya İçerisine Konulması Gerektiği )

KEŞİF ( Tespit Tarihinden 15-20-25 Yıl Öncesine Ait Farklı Dönemlerde Çekilmiş En Az Üç Adet Stereoskopik Fotoğrafı Tarihleri Açıkça Yazılmak Suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden Getirtilerek Dosya Arasına Konulması Akabinde Mahallinde Yaşlı Tarafsız Yöreyi İyi Bilen Davada Yararı Bulunmayan Şahıslar Arasından Seçilecek Üç Kişilik Yerel Bilirkişi ve Taraf Tanıkları 3 Kişilik Ziraat Mühendisi Bilirkişi Kurulu Jeodezi ve Fotogrametri Uzmanı Bilirkişi Jeolog Bilirkişi ve Fen Bilirkişi Huzuruyla Keşif İcra Edilmesi Gereği )

TAŞINMAZIN NİTELİĞİ ( Taşınmazın Konumu ve Niteliğine İlişkin Gözlemi Tutanağa Geçirilmeli Taşınmazın Geçmişte Ne Durumda Bulunduğu Kime Ait Olduğu Kimden Nasıl İntikal Ettiği Kim Tarafından Ne Zamandan Beri Ne Suretle Kullanıldığı Taşınmazın İmar ve İhyaya Konu Edilip Edilmediği İmar ve İhyaya Konu Edilmiş ise İhyanın Hangi Tarihte Başlayıp Ne Zaman Bitirildiği Hususunda Yerel Bilirkişi ve Tanıklardan Maddi Olaylara Dayalı Ayrıntılı Bilgi Alınması Gerektiği )

İMAR İHYA ( Üç Kişilik Ziraat Mühendislerinden Oluşan Bilirkişi Kurulundan Taşınmazın İmar İhyasına Ne Zaman Başlandığı İmar İhyanın Tamamlanıp Tamamlanmadığı Tamamlanmış ise Tamamlanma Tarihini Açıklayan ve Komşu Parsellerle Karşılaştırmalı Biçimde Değerlendirilerek Çekişmeli Taşınmazın Toprak Yapısı Eğimi Bitki Deseni ve Diğer Yönlerden Tarımsal Niteliğini Belirten Taşınmazın Değişik Yönlerden Çekilmiş Fotoğrafları ile Desteklenmiş Somut Verilere Dayalı Önceki Raporları İrdeler Şekilde Ayrıntılı Rapor Alınması Gerektiği )

ZİLYETLİK ( Keşifteki Tanık ve Yerel Bilirkişi İfadeleri Bilimsel Esaslara ve Maddi Bulgulara Dayanılarak Hazırlanan Söz Konusu Bilirkişi Raporlarıyla Denetlenmesi Fen Bilirkişisine Keşif ve Uygulamayı Denetlemeye Elverişli Rapor ve Harita Düzenlettirilmesi Bundan Sonra Tüm Deliller Birlikte Değerlendirilerek Davacı Lehine Kadastro Tespit Tarihine Kadar Zilyetlik ile Kazanım Koşullarının Oluşup Oluşmadığı Tespit Edilerek Sonucuna Göre Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

4721/m.713/1

3402/m.14,36

ÖZET : Uyuşmazlık, tapu kaydının iptali ile tescili istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, çekişmeli taşınmazların hükmen tesciline esas alınan Kadastro Mahkemesi'nin dosyasında, eldeki dosya davacısı tarafından, çekişmeli taşınmazlar hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayalı olarak dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda davanın keşif avansının süresinde yatırılmaması nedeniyle 3402 Sayılı Kanun'un 36/1 maddesi gereğince davanın ispatlanamadığından reddine karar verildiği ve anılan kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, eldeki temyiz incelemesine konu davada ise, davacının, çekişmeli taşınmazlar hakkında aynı nitelikteki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiası ile dava açtığı, her iki dava dosyasının taraflarının, dava konusunun ve dava sebebinin aynı olduğu, kesin hükmün bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple mahkemece davacının açtığı davanın kesin hüküm nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılarak işin esasına girilmesi isabetsiz olmuştur.

DAVA : Taraflar arasındaki tapu kaydının iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sırasında taşlık vasfı ile Hazine adına tespit edilen 167 ada 4 parsel ile 169 ada 30 parsel sayılı taşınmazlara davacının 30 yılı aşkın süredir zilyet olduğunu, taşınmazın taşlık vasfında olmadığını, davacının daha önce Kadastro Mahkemesinde açtığı tespite itiraz davasının keşif giderinin yatırılmaması nedeniyle reddedildiğini ileri sürerek taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tescilini istemiştir.

Yargılama sırasında asli müdahil ..., davacı ile kardeş olduğunu ve aynı taşınmazlara zilyet olduğunu ileri sürerek vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kaydının iptali ile davacı ile beraber kendi adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine ve ... davaya cevap vermemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Çaldıran Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 21.04.2010 tarihli ve 2009/57 Esas, 2010/33 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların ... ve ...'e ait olduğu, taşınmazları yaklaşık 50 yıldır davasız ve aralıksız olarak kullandıkları, ekip biçtikleri, aralarında herhangi bir taksim anlaşması olmadığı, davacıların TMK 713/1 madde de sayılan zilyetlik şartlarını gerçekleştirmiş oldukları gerekçesiyle, Hazine'ye karşı açılmış davanın kabulüne, Çaldıran Belediyesinin söz konusu davada herhangi bir hak ve menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle Çaldıran Belediyesine karşı açılmış davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığını, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, araştırma ve incelemenin eksik olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C.Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, TMK'nın 713/1 ve 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddelerine dayalı tapu kaydının iptali ile tescili isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

HMK'nın 303. maddesi;

“(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.

(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.

(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer'î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.

(5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.”

HMK'nın "Dava Şartları" başlıklı 114/1-i bendi; "Aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması" HMK'nın 115/2 maddesi; "Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir."

3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümlerini düzenlemiştir.

3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 36/1. maddesi; “Taraflardan her biri dava harcını, dinlenmesini talep ettiği tanık ve bilirkişi ücretini ve diğer yargılama giderlerini karşılamak zorundadır. Davacı hakim tarafından belirlenecek süre içinde gerekli giderleri mahkeme veznesine yatırmadığı takdirde, onunla ilgili delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılır. Bu Kanun gereğince resen yapılması gereken soruşturma ve tebligat işlemleri için zaruri giderler, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere bütçeye konulan ödenekten karşılanır.”

İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ve 702. maddeleri gereğince, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte dava açılması gerekir. Buna göre; bir mirasçı özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için bütün mirasçılar adına yalnız başına dava açabilirse de, mirasçı kendi açtığı böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle davanın yürütülmesi mümkündür. Öte yandan, bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için dava açması halinde mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerekir. Böyle bir dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ve tereke temsilcisinin de bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davaya icazet verip davayı devam ettirmesine olanak yoktur.

3. Değerlendirme

HMK'nın 369. maddesi uyarınca temyiz dilekçesinde belirtilen sebepler ile kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususlar noktasında yapılan temyiz incelemesinde;

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, çekişmeli taşınmazların hükmen tesciline esas alınan Çaldıran Kadastro Mahkemesi'nin 06.03.1998 tarihli ve 1995/5 Esas, 1998/9 Karar sayılı dosyasında, eldeki dosya davacısı ... tarafından, çekişmeli taşınmazlar hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayalı olarak dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda davanın keşif avansının süresinde yatırılmaması nedeniyle 3402 Sayılı Kanun'un 36/1 maddesi gereğince davanın ispatlanamadığından reddine karar verildiği ve anılan kararın Yargıtay denetiminden geçerek 13.10.1999 tarihinde kesinleştiği, eldeki temyiz incelemesine konu davada ise, davacı ...'in, çekişmeli taşınmazlar hakkında aynı nitelikteki kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiası ile dava açtığı, her iki dava dosyasının taraflarının, dava konusunun ve dava sebebinin aynı olduğu, kesin hükmün bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple mahkemece davacı ...'in açtığı davanın kesin hüküm nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılarak işin esasına girilmesi isabetsiz olmuştur.

Asli müdahil ... yönünden yapılan incelemede; davacı vekili yargılama sırasında davacı ile asli müdahilin kardeş olduklarını, kadastro tespit tarihine kadar 30 yıl zilyet olduklarını ileri sürülerek davacı ve asli müdahil adına tescilini istemiş, keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ile tanıklar bu taşınmazların davacı ve asli müdahile babasından kaldığını beyan etmiş olmalarına ve davacı ile asli müdahilin 1957 yılında ölen babaları ... ...'nin başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmasına rağmen Mahkemece, asli müdahile muristen kalan taşınmazın ne sebeple adına tescilini istediği sorulmadan, bağış, taksim ya da diğer mirasçıların miras paylarının devri gibi bir nedene dayanıp dayanmadığı, buna göre aktif dava ehliyeti olup olmadığı araştırılmadan karar verilmesi hatalı olmuştur.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, asli müdahilin tek başına dava açma hususunda aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla, çekişmeli taşınmazların babasından kendisine ne şekilde kaldığı, hangi hukuksal nedene dayanarak (taksim, bağış, satış vs.) adına tescil talebinde bulunduğu asli müdahilden taraftan sorularak açıklattırılmalı, davacıya bu yöndeki iddiasını ispat açısından imkan tanınmalı, asli müdahilin aktif dava ehliyetinin olmadığının anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmelidir.

Asli müdahilin tarafın aktif dava ehliyetinin bulunduğunun anlaşılması halinde ise işin esasına girilerek, dava konusu taşınmazlara ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli orto foto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğünün web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek,taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait ... fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihi olan 1992 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik ... fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, jeolog bilirkişi ve fen bilirkişi huzuruyla keşif icra edilmeli, Mahkemenin, taşınmazın konumu ve niteliğine ilişkin gözlemi tutanağa geçirilmeli, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise, ihyanın hangi tarihte başlayıp, ne zaman bitirildiği hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı,

Üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazın imar ihyasına ne zaman başlandığı, imar ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise tamamlanma tarihini açıklayan ve komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde değerlendirilerek çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı, önceki raporları irdeler şekilde ayrıntılı rapor alınmalı;

Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinden, ... fotoğrafları ve uydu fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir, önceki raporları irdeler ve sınırlarının belirgin olup olmadığı, taşınmazların tamamında mı yoksa bir bölümü üzerinde mi tarımsal faaliyet sürdürüldüğünü açıklar şekilde rapor alınmalı;

Keşifteki tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı lehine kadastro tespit tarihine kadar zilyetlik ile kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine temsilcisinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle hükmün 6100 Sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 Sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.03.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.