OKUMA YAZMA BİLMEYEN KİŞİNİN VASİYETNAMESİNİN İPTALİ

OKUMA YAZMA BİLMEYEN KİŞİNİN VASİYETNAMESİNİN İPTALİ

TC

YARGITAY

3. Hukuk Dairesi         

2020/2644 E.   

2020/6717 K.

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 35. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davasında davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline dair hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacılar, 31/05/2010 tarihli vasiyetnamenin kanunun aradığı şekil kurallarını ihtiva etmediği, vasiyetnamenin murisin korku ve psikolojik baskı altına alınarak düzenlendiğini, ayrıca vasiyetnameye konu edilen taşınmazlar bakımından objektif imkansızlık halinin olduğunu belirterek vasiyetnamenin iptalini, iptal nedenlerinin kabul edilmemesi durumunda saklı paylarına tecavüz edilmesi nedeni ile vasiyetnamenin tenkisini talep etmişlerdir.
    Davalılar, vasiyetnamenin şekil kurallarına uygun olduğunu, baskı, tehdit ve ikrah iddiasının doğru olmadığını, vasiyetnameye konu yerde yapı kullanma izin belgesinin mevcut olduğunu ileri sürerek davanın reddini dilemişlerdir.
    İlk derece mahkemesince, davaya konu vasiyetnamede tanıkların "...önümüzde yapıldığını beyan ederiz." ibaresinin yer almadığı, bu durumun vasiyetnamenin iptali sebebi olduğu, ayrıca dava konusu vasiyetnamenin tasarruf konusu olan taşınmaz yönünden de hukuken imkansızlık içerdiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, verilen hükme karşı davalılarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince, vasiyetnamenin yasal şekil şartlarını taşıdığı, iptalini gerektiren bir husus bulunmadığı, bu nedenle davacıların terditli taleplerinden tenkis taleplerine
    ilişkin olarak yargılamaya devam edilmesi ve tenkis taleplerinin değerlendirilmesi gerekirken gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması gerekçesiyle HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, verilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Temyize konu uyuşmazlık, davaya konu edilen 31/05/2010 tarihli vasiyetnamenin kanunun aradığı şekil koşullarını ihtiva edip etmediğine ilişkindir.
    Türk Medeni Kanunu'nun 535. maddesi “Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder. Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.” hükmünü içermektedir.
    Somut olayda, dava konusu vasiyetname incelendiğinde, mirasbırakanın okur yazar olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, tanıklar hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetçinin son arzularını içerdiğini belirtmeleri ve bu beyanlarının altını imzalamaları gerekmektedir. TMK'nın 535.maddesinde öngörülen ilkeler geçerlilik şartıdır. Bunlardan birinin eksikliği vasiyetnameyi geçersiz kılar. Ne var ki, davaya konu vasiyetnamede tanıkların “mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” gösteren beyanları yoktur. Bu beyanın yokluğu vasiyetnameyi geçersiz kılar.
    Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; TMK'nın 535. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen şekil şartlarına aykırı olarak düzenlenen vasiyetnamenin iptali ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin karar usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere idaesine, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, kesin olmak üzere 18/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.