EĞER İŞÇİ TBK KAPSAMINDA HİZMET SÖZLEŞMESİ İLE ÇALIŞAN BİR KİMSE İSE, KIDEM TAZMİNATI TALEP EDEMEZ

EĞER İŞÇİ TBK KAPSAMINDA HİZMET SÖZLEŞMESİ İLE ÇALIŞAN BİR KİMSE İSE, KIDEM TAZMİNATI TALEP EDEMEZ

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi         

2021/8479 E. 

2021/13186 K.


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin 1993 yılından iş sözleşmesinin davalı işverence haksız feshedildiği 02.11.2005 tarihine kadar davalının evinde hizmetli olarak çalıştığını, haklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının tam zamanlı çalışmasının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Somut olayda davacı tarafça dava dilekçesinde kıdem tazminatı talep edilmekle birlikte, Borçlar Kanunu’nda bu konuda düzenleme bulunmadığından, davacının talebi Borçlar Kanunu’nun 345. maddesinde düzenlenen muhik sebep tazminatı olarak değerlendirilerek feshin haksız olması nedeniyle bu konudaki talebin kabulüne karar verilmiştir.
    Fesih tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 344-345. maddelerine göre hem işçinin hem de işverenin sözleşmeyi fesih hakkı olup, tazminat isteminde bulunulabilmesi için hizmet sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi, yada işçinin fesihte haklı olması gerektiği, ayrıca muhik sebeplerin bir tarafın akde riayet etmemesinden ibaret olduğu takdirde bu tarafın diğer tarafa uygun bir tazminat vermekle mükellef olduğu düzenlemesi mevcuttur.
    6098 sayılı Borçlar Kanununa göre işçi ya da işveren bakımından dürüstlük kuralına göre sözleşmeyi sürdürmeleri beklenemeyecek durum ve koşullar sözleşmenin derhal feshi için haklı sebeptir. Bu durumda, fesih sebebinin yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir (m.435). Söz konusu olan haklı fesih nedeni, karşı tarafın sözleşmeye uymamasından kaynaklanmışsa, sözleşmeyi fesheden, karşı taraftan sebep olduğu zararı, hizmet ilişkisine dayanan bütün haklarını göz önünde tutarak, tamamen gidermesini ister. Talepte bulunanın, sözleşme devam etseydi içinde bulunacağı (süresiz sözleşmelerde, önel sonundaki, süreli sözleşmelerde ise süre sonundaki) duruma getirilmesidir. O halde, örneğin işverenin kusuru nedeniyle işçi tarafından yapılan fesihlerde, süreli sözleşmenin işveren tarafından haklı nedene dayanmayan feshine bağlanan sonuçların (m.438) uygulanması gerekmektedir. Burada madde 438’de düzenlenen haksız fesih tazminatına kıyas yoluyla ayrıca hükmetmek de mümkün değildir. İşveren tarafından işçinin kusuru nedeniyle yapılan fesihlerde ise, işverenin zararı, yeni bir işçi buluncaya kadar diğer işçilere yaptırmak zorunda kaldığı fazla çalışma ile ilgili giderler veya ikame işçiye yaptığı fazla ödemeler, kaçırılan sözleşme fırsatları nedeniyle uğradığı kazanç kaybı gibi, kalemlerden oluşabilir. Sözleşmesi feshedilen işçiye ödenmeyen ücretin bu tutardan mahsup edilmesi gerektiği de açıktır. Nihayet, sözleşmenin haklı nedenle feshi, taraflardan birinin sözleşmeye aykırı davranışının dışında kalan bir olguya dayanıyorsa, önceki yasada olduğu gibi, hakime bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak haklı nedenle feshin maddi sonuçlarını serbestçe değerlendirme yetkisi tanımaktadır (m.437).
    Davacının Türk Borçlar Kanunu kapsamında kalan hizmet sözleşmesi ile çalıştığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nda kıdem tazminatı düzenlenmemiştir. Dolayısıyla anılan Kanun kapsamında kalan iş ilişkilerine bağlı olarak çalışanlar kıdem tazminatı talep edemezler. Davacının talebi açıkça kıdem tazminatı olduğu halde Mahkemece talebin Türk Borçlar Kanunu madde 345’de düzenlenen tazminat talebi olarak değerlendirilip hüküm altına alınması hatalı olmuştur. Kıdem tazminatı talebinin reddi yerine yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.09.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.