DAVA KONUSUNUN ISLAH YOLUYLA ARTTIRILMASI DURUMUNDA, ISLAH DİLEKÇESİNİN DAVALI TARAFA TEBLİĞİ ÜZERİNE İKİ HAFTALIK SÜRE İÇİNDE ISLAHA KONU KISIMLAR İÇİN ZAMANAŞIMI DEFİNDE BULUNULABİLİR

DAVA KONUSUNUN ISLAH YOLUYLA ARTTIRILMASI DURUMUNDA, ISLAH DİLEKÇESİNİN DAVALI TARAFA TEBLİĞİ ÜZERİNE İKİ HAFTALIK SÜRE İÇİNDE ISLAHA KONU KISIMLAR İÇİN ZAMANAŞIMI DEFİNDE BULUNULABİLİR

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi         

2017/5304 E. 

2017/9962 K.

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ

    DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm süresi içinde davalılardan … avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davalılardan alt işveren olan … Yapı ve Mermer ve Madencilik Tur. San. Ltd. Şti.nde, … Elektrik Üretim Barajı yapımı işinde 18/02/2009 ila 21/04/2010 tarihleri arasında çalıştığını, davacı işçinin iş akdinin davalılar tarafından çalışmaların bittiğinden bahisle tek taraflı olarak feshedildiğini, haftanın yedi günü (Cumartesi Pazar dinlenme olmaksızın) diğer işçilerle beraber yaz aylarında sabah 08:00 den akşam 18:00’a kadar kış aylarında ise sabah 07:00′ den akşam 17:00’a kadar en az 10 saat mesai yaparak çalışmasını sürdürdüğünü, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izinleri ve fazla çalışma mesai ücretleri ödenmediği gibi son beş aylık maaşlarının ödenmediğini, hafta sonu, genel tatil, dini ve milli bayramlarda da çalışmış olmasına rağmen ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret alacağını talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı … Elektrik Enerji Üretimi San. Tic. A.Ş. vekili, asıl işveren, alt işveren işçilerine karşı bu kanundan doğan yükümlülüklerden alt işveren ile birlikte sorumlu olduğunu, buna karşın bir işin bütünüyle devri durumunda veya anahtar teslimi ile ve ihale ile bütünüyle verilmesi durumunda işi devreden kişinin işverenlik sıfatı kalkacağından sorumluluğu cihetine gidilemeyeceği ve dolayısıyla husumet yöneltilemeyeceğini, davacının taleplerinin müvekkiline yöneltme imkanının bulunmadığını, davacının, müvekkili şirketin çalışanı olmadığını bu yönü ile de davacıya borcu bulunmayan müvekkilinin iddia edilen hususlar hakkında da bir bilgisi bulunmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı … Elektrik Enerji Üretimi San. Tic. A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-6100 sayılı HMK’nun 25. maddesi uyarınca hakim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz. Davacı dava dilekçesinde açıkça yazın 08.00-18.00 saatleri arasında, kışın 07.00-17.00 saatleri arasında mesai yapıldığını belirtmesine rağmen bilirkişi yaz kış ayrımı yapmadan 07.00-18.00 saatleri arasında çalışma kabul ederek hesaplama yapmıştır. Bu kabul yukarıda belirtilen maddia vakıaya bağlılık ilkesine aykırı olduğundan fazla mesai ücretinin davacının talebi dikkate alınarak hesaplanması gerekir.
    3-Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
    Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
    Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
    Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
    Zamanaşımı, dava devam ederken iki tarafın yargılamaya ilişkin her işleminden ve hâkimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden işlemeye başlar ve kesilmeden itibaren yeni bir süre işler.
    Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
    Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından ıslah dilekçesine karşı süresi içinde zamanaşımı definde bulunduğu halde, Mahkemece ıslaha karşı yapılan zamanaşımı defi değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildİ.