DANIŞTAY: 'TÜRK AİLE YAPISI DEĞERLERİNE UYMAMAK' DİSİPLİN CEZASINA GEREKÇE OLAMAZ

DANIŞTAY: 'TÜRK AİLE YAPISI DEĞERLERİNE UYMAMAK' DİSİPLİN CEZASINA GEREKÇE OLAMAZ

Danıştay 12. Dairesi, evli bir bayan memurla ilişki yaşayan ve kendisini şikayet eden iş arkadaşlarını tehdit eden memura verilen disiplin cezasına karşı açılan davayı reddeden ilk derece mahkemesi kararını onamakla birlikte gerekçeyi kabul etmedi.

"Davacının ahlaki zaafiyet gösterdiği, Türk aile yapısı değerlerine uymayan, aileyi yıkıcı fiil ve davranışlarda bulunduğu şeklindeki İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamaktadır."

Olayda, Yurt Yönetim Memuru olarak görev yapan davacı hakkında açılan disiplin soruşturması sonucu "evli olan davacının yine evli bir bayanla ilişki yaşama ve kendisini şikayet eden iş arkadaşlarını tehdit ettiği, şikayet edenlere iftira atacağı beyanında bulunmak" fiilleri sübut bulmuş ve aylıktan kesme cezası verilmiştir.

İlk derece mahkemesi bu davayı reddetmiştir:

Danıştay ise bu kararın sonucunu onaylamakla birlikte gerekçe olarak şu hususlara yer vermiştir:

Davacının tevhiden cezalandırmaya konu "aynı yurtta çalışan evli bayan memurla yurt dışında ilişki halinde olmak" fiili Anayasa'nın 20. maddesinin ilk fıkrası nedeniyle özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilerek cezalandırılmaya konu edilmesinin isabetsiz olduğu görülmektedir.

"Kendisini şikayet eden iş arkadaşlarını tehdit ettiği, şikayet edenlere iftira atacağı beyanında bulunmak" fiili kapsamında da cezanın tesis edildiği ve dinlenen tanık beyanlarından fiilin sübut bulduğu anlaşılmakla bu husus esas alınarak verilen disiplin cezasında ve mahkeme kararının bu işleme yönelik davanın reddine ilişkin kısmın hukuki isabetsizlik yoktur.

T.C.

D A N I Ş T A Y

ONİKİNCİ DAİRE

Esas No: 2016/6004

Karar No: 2020/3462

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .

VEKİLİ: Av. .

KARŞI TARAF (DAVALI) : . Kurumu / .

VEKİLİ: Av. .

İSTEMİN KONUSU : . İdare Mahkemesinin. tarih ve E:., K:. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/C-(ı) maddesi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin . tarih ve . sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

Uyuşmazlık konusu olayda, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgeler, inceleme raporu, tanık ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde; davacının ahlaki zaafiyet gösterdiği, Türk aile yapısı değerlerine uymayan, aileyi yıkıcı fiil ve davranışlarda bulunduğu, kendisini şikayet eden iş arkadaşlarını tehdit ettiği, şikayet edenlere iftira atacağı beyanında bulunduğu fiillerinin sübuta erdiği sonucuna ulaşılması karşısında hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunan davacıya disiplin cezası verilmesine ilişkin

işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, soruşturmanın hukuka aykırı olduğu, en önemli isim olan .'ın ifadesinin alınmadığı, yeterli ve tarafsız bir araştırmanın yapılmadığı, yeterli ifadenin alınmadığı, fiilinin Anayasanın 20. maddesi uyarınca özel hayat kapsamında olduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, evli olan davacının, yine evli olan bir bayanla ahlaki zaafiyet gösterdiği, Türk aile yapısı değerlerine uymayan, davacının aileyi yıkıcı fiil ve davranışlarda bulunduğu, kendisini şikayet eden iş arkadaşlarını tehdit ettiği, şikayet edenlere iftira atacağını beyan etmesi nedeniyle hizmet içinde devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunduğu, disiplin soruşturması sonucunda verilen cezanın hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:

İdare Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Dava dosyasının incelenmesinden; . Yurt Müdürlüğü'nde Yurt Yönetim Memuru olarak görev yapan davacı hakkında açılan disiplin soruşturması sonucu hazırlanan . tarih ve ., . sayılı inceleme raporunda özetle; "Evli olan davacının, yine evli olan bir bayanla ahlaki zaafiyet gösterdiği, Türk aile yapısı değerlerine uymayan, davacının aileyi yıkıcı fiil ve davranışlarda bulunduğu" gerekçesiyle 657 sayılı Kanunun 125/B-(d) maddesi uyarınca kınama cezası, "kendisini şikayet eden iş arkadaşlarını tehdit ettiği, şikayet edenlere iftira atacağı beyanında bulunduğu iddiaların sübut bulduğu" gerekçesiyle de adı geçenin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(ı) maddesi gereğince 1/8 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmasının teklif edildiği, bu teklif doğrultusunda davacının daha ağır cezayı gerektiren fiili doğrultusunda tevhiden 657 sayılı Kanunun 125/C-ı maddesi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile tecziye edildiği, bunun üzerine disiplin cezasının iptali için bakılmakta olan davanın açıldığı görülmüştür.

İLGİLİ MEVZUAT:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin B bendinin (d) alt bendinde, "Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak" fiilinin kınama cezasını gerektirdiği, anılan Kanunun 125/C-(ı) maddesinde; Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak fiilinin, memurun brüt aylığından 1/30-1/8 arasında kesinti yapılmasını gerektiren fiil ve hallerden olduğu belirtilmiştir.

Anayasa'nın "Özel hayatın gizliliği" başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında;

"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz" hükmüne yer verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" başlıklı 8. maddesinde de;

"(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi'nin 03/04/2014 tarihli ve 2013/1614 başvuru numaralı kararında özetle;

"Özel hayat, geniş bir kavram olup kapsayıcı bir tanımının yapılması oldukça zordur. Bu kapsamda korunan hukuki değer esasen kişisel bağımsızlık olup, bu koruma herkesin istenmeyen bütün müdahalelerden uzak, kendine özel bir ortamda yaşama hakkına sahip olduğuna işaret etmekle birlikte, özel hayat kavramının herkesin kişisel yaşamını istediği şekilde sürdürme ve dış dünyayı bu alandan uzak tutma kavramına indirgenemeyeceği açıktır.

Özel hayat, öncelikle bireylerin kendi bireyselliklerini geliştirebilecekleri ve diğer kişilerle en mahrem ilişkilere girebilecekleri kavramsal ve fiziksel bir alana işaret etmektedir. Bu mahremiyet alanı, Devletin müdahale edemeyeceği veya meşru amaçlarla asgari düzeyde müdahale edebileceği özel bir alanı kapsamaktadır.

Bireyin mahremiyet hakkının mekanı, kural olarak özel alandır. Ancak özel yaşamın korunması hakkı bazı durumlarda kamusal alana da genişleyebilir. Zira meşru beklenti kavramı, bireylerin mahremiyetlerinin kamusal alanda da bazı koşullar altında korunmasını mümkün kılmaktadır.

Anayasa'nın 20. maddesinde, herkesin özel hayatına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu ve özel hayatın gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmekte olup, bu düzenlemede yer verilen özel hayatın gizliliği hakkı, Sözleşme'nin 8. maddesi çerçevesinde özel yaşama saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan hakka karşılık gelmektedir. Bireyin mahremiyet alanının ve bu alanda cereyan eden eylem ve davranışlarının da kişinin özel yaşamı kapsamında olduğu açıktır. Mahremiyet hakkı ve bu alana ilişkin bilgilerin gizliliğinin korunması Anayasa Mahkemesi tarafından da, Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. Zira, kişinin mahremiyet alanının gizliliği ve bu alana saygı gösterilmesi hakkı, bireyin kişisel güvenliği, varlığı ve kimliği için gerekli olan en temel haklardan biri olduğu'' yolunda değerlendirmelere yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Olayda davacının tevhiden cezalandırmaya konu "aynı yurtta çalışan evli bayan memurla yurt dışında ilişki halinde olmak" fiili Anayasa'nın 20. maddesinin ilk fıkrası nedeniyle özel hayatın gizliliği kapsamında değerlendirilerek cezalandırılmaya konu edilmesinin isabetsiz olduğu görülmekle birlikte tevhiden cezalandırmaya konu fiillerden daha ağır olan "kendisini şikayet eden iş arkadaşlarını tehdit ettiği, şikayet edenlere iftira atacağı beyanında bulunmak" fiili kapsamında da cezanın tesis edildiği ve dinlenen tanık beyanlarından fiilin sübut bulduğu anlaşılmakla bu husus esas alınarak verilen disiplin cezasında ve mahkeme kararının bu işleme yönelik davanın reddine ilişkin kısmın hukuki isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Davacının subüt bulan eylemi nedeniyle disiplin cezası verilmesine ilişkin işlemde ve davanın reddi yolundaki kararda hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.

Bu durumda; davacının ahlaki zaafiyet gösterdiği, Türk aile yapısı değerlerine uymayan, aileyi yıkıcı fiil ve davranışlarda bulunduğu şeklindeki İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de , sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın reddine ilişkin . İdare Mahkemesince verilen . tarih ve E:., K:. sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile SONUCU İTİBARIYLA ONANMASINA,

3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.