ANAYASA MAHKEMESİ, ATANAMAYAN ÖĞRETMENE BELGE VERİLMEMESİNİ HAK İHLALİ SAYDI

ANAYASA MAHKEMESİ, ATANAMAYAN ÖĞRETMENE BELGE VERİLMEMESİNİ HAK İHLALİ SAYDI

MEB'in belge vermediği öğretmen adayını Anayasa Mahkemesi haklı buldu

Anayasa Mahkemesi, sözleşmeli öğretmenliğe atamanın güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması nedeniyle iptali yönündeki işleme karşı açılan davada, hükme esas alınan bilgi ve belgelerin tebliğ edilmemesini hak ihlali saydı.

Başvurucu 2017 yılı Temmuz dönemi sözleşmeli öğretmen atamalarında Batman'da bulunan bir ana okuluna okul öncesi öğretmeni olarak atanmıştır.

14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesi uyarınca yapılan değerlendirme sonucu mesleğe başlatılmasının uygun olmayacağı kanaatine ulaşılan başvurucunun ataması 19/10/2017 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı işlemi ile iptal edilmiştir.

Başvurucu, atamasının neden iptal edildiğini öğrenmek adına idareye başvurmuştur. 3/11/2017 tarihli cevap yazısı ile kendisine 657 sayılı Kanun'un 48. maddesi uyarınca atamasının yapılmadığı bildirilmiş ise de somut olarak atamasının neden yapılmadığı konusunda açıklama yapılmamıştır.

İlk derece mahkemesinde açılan davada, ara kararı ile başvurucunun atamasının iptaline gerekçe olan dayanak somut tüm bilgi ve belgeleri Milli Eğitim Bakanlığından istemiştir.

Davacı bu belgelerinde kendisine verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme davayı reddetmiş ve istinaf bu kararı onamıştır.

Anayasa Mahkemesi ise davacıyı haklı bulmuştur:

Somut yargılama sürecine bu çerçeveden bakıldığında başvurucuya hükme esas alınan belgeleri incelemesi, bu belgelere yönelik yorumda ve itirazda bulunabilmesi için pratik ve etkin imkanların sağlanmadığı görülmüştür.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

SÜPHAN OĞURTAY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/35544)

Karar Tarihi: 15/9/2021

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; sözleşmeli öğretmenliğe atamanın güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması nedeniyle iptali yönündeki işleme karşı açılan davada, hükme esas alınan bilgi ve belgelerin tebliğ edilmemesi, dava konusu işlemin sebebinin bildirilmemesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/11/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 2017 yılı Temmuz dönemi sözleşmeli öğretmen atamalarında Batman'da bulunan bir ana okuluna okul öncesi öğretmeni olarak atanmıştır.

9. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesi uyarınca yapılan değerlendirme sonucu mesleğe başlatılmasının uygun olmayacağı kanaatine ulaşılan başvurucunun ataması 19/10/2017 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı işlemi ile iptal edilmiştir.

10. Başvurucu, atamasının neden iptal edildiğini öğrenmek adına 25/10/2017 tarihinde idareye başvurmuştur. 3/11/2017 tarihli cevap yazısı ile kendisine 657 sayılı Kanun'un 48. maddesi uyarınca atamasının yapılmadığı bildirilmiş ise de somut olarak atamasının neden yapılmadığı konusunda açıklama yapılmamıştır.

11. Başvurucu söz konusu işleme karşı Ankara 10. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır. Başvurucu 21/12/2017 tarihli dava dilekçesinde işleme yönelik hukuka aykırılık iddialarını ileri sürmekle birlikte işlemin somut sebebini bilmediğini belirtmiştir.

12. Milli Eğitim Bakanlığının 30/1/2018 tarihli ilk savunma dilekçesinde güvenlik soruşturmasına ilişkin mevzuat hükümlerine, öğretmenlik mesleğinin niteliklerine yer verilmekle beraber başvurucunun neden mesleğe başlamasının uygun olmadığına ilişkin bir açıklamada bulunulmamıştır. Savunma dilekçesinde, Batman Valiliğinin gizli ibareli olarak gönderdiği evrakın incelenmesi sonucu başvurucunun mesleğe başlamasının uygun olmadığının değerlendirildiği ifade edilmiştir.

13. Mahkeme 6/2/2018 tarihli ara kararı ile başvurucunun atamasının iptaline gerekçe olan dayanak somut tüm bilgi ve belgeleri Milli Eğitim Bakanlığından istemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı 19/2/2018 tarihinde istenilen belgeleri Mahkemeye sunmuştur.

14. Başvurucu 21/2/2018 tarihli savunmaya cevap dilekçesinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından işlemin sebebine dair bilgi/belge sunulmaması nedeniyle beyanda bulunma şansının olmadığını belirterek idari işleme ilişkin belgelerin tarafına verilmesini talep etmiştir.

15. Milli Eğitim Bakanlığı 28/3/2018 tarihli ikinci savunma dilekçesinde ilk savunma dilekçesine eklenecek bir husus olmadığını beyan etmiştir.

16. Mahkeme 29/6/2018 tarihli kararı ile davayı reddetmiştir. Ret gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Dosyanın incelenmesinden; davacının 2017 Yılı Temmuz sözleşmeli öğretmen atama döneminde 20.7.2017 tarihinde Batman Merkez Yağmur Anaokuluna Okul Öncesi Öğretmeni olarak yerleştirildiği ancak güvenlik soruşturması kapsamında yapılan inceleme ile davalı idarece öğretmenlik mesleğinin hassasiyeti, öğrenciler üzerinde olumsuz bir etkinin geriye dönüşünün olmayacağı değerlendirilerek öğretmen olarak çalışmasının uygun olmayacağı değerlendirmesi ile atamasının iptal edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, Mahkememizin 6.2.2018 tarihli ara kararına cevaben dosyaya ibraz edilen;Milli Eğitim Bakanlığının (İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü) 19.2.2018 tarih ve E:3457827 sayılı işleminde; 'Batman Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü birimlerinden yapılan tahkikat neticesinde, PVSK Ek:7 madde kapsamında elde edilen istihbari bilgiler doğrultusunda' 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince işlem tesis edildiği görülmüştür.

Bu durumda; 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kişilerin, kamu hizmetinde istihdam edilmeyecekleri veya doğrudan/dolaylı olarak görevlendirilemeyecekleri hüküm altına alındığından, PKK/KCK terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı tespit edilen davacının sözleşmeli öğretmen olarak yapılan atamasının iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır."

17. Başvurucunun ret hükmüne yönelik itirazı Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi tarafından 27/9/2018 tarihinde reddedilmiştir. Başvurucu itiraz dilekçesinde de işlemin sebebini yargılama süreci boyunca bilmediğini ve PKK/KCK ile irtibatı olduğu yönündeki iddiayı gerekçeli kararla öğrendiğini, bu durumun yargılamayı hukuksuz kıldığını ileri sürmüştür.

18. Başvurucu 9/11/2018 tarihinde nihai kararı tebellüğ etmesinin ardından 30/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

19. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunur.

Davacının ikinci dilekçesi davalıya, davalının vereceği ikinci savunma da davacıya tebliğ edilir.

...

Davalara ilişkin işlem dosyalarının aslı veya onaylı örneği idarenin savunması ile birlikte, Danıştay veya ilgili mahkeme başkanlığına gönderilir. "

20. 2577 sayılı Kanun'un 20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. ..."

B. Uluslararası Hukuk

21. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir."

22. Sözleşme'deki hakların etkili bir biçimde korunması için davaya bakan mahkemelerin Sözleşme'nin 6. maddesine göre "tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi" vardır (Dulaurans/Fransa, B. No: 34553/97, 21/3/2000, § 33).

23. Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında kişilerin davalarının hakkaniyete uygun olarak görülmesini isteme hakları güvence altına alınmıştır. Hakkaniyete uygun yargılanmanın temel unsuru, yargılamanın çelişmeli olması ve taraflar arasında silahların eşitliğinin sağlanmasıdır (Rowe ve Davis/Birleşik Krallık [BD], B. No: 28901/95, 16/2/2000, § 60).

24. Hükme esas alınan bilirkişi raporu dahil yargılamaya esas olan tüm kanıt ve belgeler hakkında bilgi sahibi olma, bu unsurlara ilişkin yorumda/itirazda bulunma imkanının taraflara sağlanması, ayrıca bu imkanın pratik ve etkili bir niteliği haiz bulunması adil bir yargılamanın gereğidir (Dırama/Türkiye, B. No: 20797/07, 13/11/2018, §§ 22-24).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Mahkemenin 15/9/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

26. Başvurucu; işlemin gerekçesinin kendisine açıklanmadığını, aleyhine açılmış bir ceza davası bulunmadığını, işlemin sebepten yoksun olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

27. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, esas olarak işleme ilişkin sebep unsurunun ve işleme esas olan somut olguların kendisine sunulmaması nedeniyle iddia ve itirazlarını gereği gibi ortaya koyabilme imkanından yoksun bırakıldığını ileri sürdüğünden şikayet silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

30. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).

31. Anayasa'nın 36. maddesine "ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dahil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dahil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dahil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir (Mehmet Fidan, § 38).

32. Anayasa Mahkemesinin görevi başvuru konusu yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığını değerlendirmektir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara iddialarını sunma hususunda uygun imkanların sağlanması şarttır (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19).

33. Silahların eşitliği ilkesi; davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması, taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması ve yargılamaya etkin katılımlarının sağlanması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).

34. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkanı vermektedir. Bu çerçevede başvuranların bilirkişi raporunun sonucuna itiraz edememesi ya da delillerle ilgili görüş bildirmelerine fırsat verilmemesi çelişmeli yargılama ilkesinin ihlali olarak değerlendirilebilmektedir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).

35. Yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin güvence altına alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir (Mustafa Kupal, B. No: 2013/7727, 4/2/2016, § 52).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

36. Somut olayda uyuşmazlık başvurucunun atamasının güvenlik soruşturması nedeniyle iptal edilmesi işleminden doğmuştur. Mahkeme 6/2/2018 tarihli ara kararı gereği Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan belgeler uyarınca terör örgütü ile iltisaklı bulunduğu anlaşılan başvurucunun atamasının iptal edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bir başka ifadeyle Mahkeme uyuşmazlığın çözümünü büyük ölçüde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan belgeler üzerine temellendirmiştir.

37. Dosya içeriğinden ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinde yapılan incelemeden anlaşıldığı üzere başvurucu, atanmasının iptal edilmesine temel olan olguyu (terör örgütü ile iltisaklı olmak) Mahkeme kararı ile öğrenmiştir. Başvurucu işleme temel olan olguya ilişkin olarak bilgi/belge sahibi olmaması durumunu yargılama süreci boyunca Mahkemeye iletmiş ve tarafına bilgi/belge sunulmasını istemiştir. Mahkemenin 6/2/2018 tarihli ara kararı uyarınca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından iletilen uyuşmazlık konusu işleme esas olan belgeleri başvurucuya sunmadan yargılamayı sonuçlandırdığı anlaşılmaktadır.

38. Hükme esas alınan belgelerden hükümle birlikte haberdar olunması yargılamanın bütününe bakıldığında sürecin koşullarına göre tek başına adil yargılanma hakkı yönünden bir ihlal oluşturmayabilir. Adil bir yargılamanın gerçekleşmiş olduğu sonucuna varılabilmesi için yargılamanın bütününde taraflara yargılamaya esas olan tüm kanıt ve belgeler hakkında yorumda ve itirazda bulunabilmeleri için pratik ve etkin imkanların sunulmuş olması/çelişmenin sağlanmış bulunması gerekmektedir.

39. İlk derece aşamasında başvurucu, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan belgelerin içeriğinden hüküm verilene değin haberdar değildir. Başvurucu her ne kadar mahkeme kararı ile PKK/KCK terör örgütü ile iltisakı bulunmasından kaynaklı olarak atamasının yapılmadığını öğrenmiş ise de kararın gerekçesi (bkz. § 16) hükme esas alınan belgelerin içeriğini yansıtmaktan uzaktır. Bu nedenle terör örgütü ile arasında var olduğu iddia edilen bağın hangi delillere dayandığı, bu iddianın nasıl ve neden doğduğu konusunda idare tarafından Mahkemeye sunulan bilgi ve belgelere sahip olmayan başvurucunun ret hükmünün gerekçesi ile (istinaf aşamasında) hükme esas alınan belgelere ilişkin etkin olarak yorumda ve itirazda bulunması adına yeterli imkana sahip kılındığı söylenemez. Sonuç olarak somut yargılama sürecine bu çerçeveden bakıldığında başvurucuya hükme esas alınan belgeleri incelemesi, bu belgelere yönelik yorumda ve itirazda bulunabilmesi için pratik ve etkin imkanların sağlanmadığı görülmüştür.

40. Bu nedenlerle hükme esas alınan belgelere yönelik yorumda/itirazda bulunma konusunda başvurucuya etkin ve pratik imkanların sağlanmamasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığı ve bu bağlamda adil bir yargılamanın gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.

41. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

42. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir.

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

43. Başvurucu, yeniden yargılama yapılmasına hükmedilerek ihlalin giderilmesi ayrıca maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.

44. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

45. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hale getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

46. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir kararın kendisine ulaştığı mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).

47. İncelenen başvuruda yargılama süreci içinde silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

48. Bu durumda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

49. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

50. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 10. İdare Mahkemesine (E.2017/3455, K.2018/1586) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması halinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/9/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.