DAVANIN AÇILMASINDA KUSURU OLMAYAN DAVALI VEKALET ÜCRETİNDEN DE SORUMLU OLMAZ

DAVANIN AÇILMASINDA KUSURU OLMAYAN DAVALI VEKALET ÜCRETİNDEN DE SORUMLU OLMAZ

TC

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

2018/544 E.

2020/1162 K.

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 22/03/2016 gününde verilen dilekçe ile İİK'nun 89/3 maddesine dayalı menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22/11/2016 günlü kararın istinaf incelemesinde; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1. Fıkra (b-1) maddes gereğince esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince verilen 15/11/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzene aykırılık halleri re’sen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 89. maddesinin 3. fıkrası uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; bu karara karşı davalının istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalının alacaklısı olduğu ... 13. İcra Müdürlüğünün 2011/9678 esas sayılı takip dosyasından mernis adresine gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinden müvekkilinin yurt dışında bulunması nedeniyle haberdar olamadığını, bu nedenle süresinde itiraz edemediğini, davalının müvekkilinin yurt içindeki adresine 3. haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep ettiğini, icra müdürünün bu talebi reddetmesi üzerine davalının İcra Hukuk Mahkemesine yaptığı şikâyet sonucu 3. haciz ihbarnamesinin yurt dışı adresine gönderilmesine karar verildiğini, bunun üzerine müvekkilinin icra takip dosyasındaki borçlulara borcu bulunmadığından icra dosyasına sunulan vekaletname uyarınca ihbarnamenin tebliğ alınarak işbu davanın açıldığını, müvekkilinin takip dosyası borçlusu şirketteki hissesini takibe dayanak bonoların tanzim tarihlerinden önce devrettiğini belirterek icra dosyasındaki borçlulara herhangi bir borcu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince; limited şirket ortağının sorumluluğunun sadece taahhüt ettiği sermaye tutarı kadar olduğu, kamu borçları dışında takip borçlusu şirketin 3. kişilere olan borçlarından dolayı şirket alacaklılarına karşı davacı ortağın sorumluluğu olmadığı,
takibe konu senedin davacının ortaklıktan ayrıldığı tarihten sonra düzenlendiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalı taraf sorumlu tutulmuştur.
Hükme karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesince; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; ... 13. İcra Müdürlüğünün 2011/9678 esas numaralı takip dosyasında alacaklı olan davalının talebi üzerine davacının mernis adresine İİK’nın 89. maddesi gereğince 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı tarafından bu ihbarnamelere itiraz edilmediği, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihlerinde davacının yurt dışında olduğundan davalının haberdar olduğu yönünde dosyada bir bilgi ve belge bulunmadığı, 3. haciz ihbarnamesi düzenlenmesinin doğru olduğu ve eldeki davanın açılmasına davalının sebebiyet vermediği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenle; davanın açılmasında kusuru bulunmayan davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazının (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/03/2020 gününde oy çokluğuyla karar verildi.